Asgari ücrette sonucu belirleyecek olan ‘Ne kadar mücadele o kadar asgari ücret’tir!
Fotoğraf: Evrensel
Geçen yıla kadar yılda bir kez ve aralık ayında yapılan asgari ücrete 2022’de olduğu gibi bu yıl da temmuz ayında “ara zam” yapılacak. Bu amaçla Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK), beklendiği gibi ilk toplantısını 13 Haziran günü yaptı.
Toplantının ardından Türk-İş Temsilcisi Haber-İş Genel Başkan Vekili Veli Solak, Türk-İş’in bu ilk toplantıda masaya bir teklif sunmadığını belirtti. AÜTK’nin ikinci toplantısını 19 Haziran günü yapacağı belirtiliyor.
İlk toplantıdan bir gün önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile yaptığı görüşmeden sonra açıklama yapan TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, Önceki Bakan Vedat Bilgin’in seçim kampanyası sırasında, “Asgari ücretin 500 dolar düzeyinde olacağına” dair sözlerini hatırlatarak, “Türkiye Cumhuriyeti’ndeyiz, asgari ücret Türkiye’de başka para birimiyle belirlenmiyor. TL ile konuşacağız!” derken sadece asgari ücretin dolarla belirlenmesine değil 500 dolar karşılığı olan TL düzeyine çıkarılmasına karşı da bir çıta koymuş oldu.
ASGARİ ÜCRET TARTIŞMALARINDA NEREDE KALMIŞTIK HATIRLAYALIM!
Türk-İş ise bırakalım masaya bir teklifle oturmayı işçiler arasında asgari ücretin ne olması gerektiği konusunda bir tartışma bile açmadan AÜTK toplantısına gelerek asgari ücret pazarlığının patronların ve iktidarın istekleri doğrultusunda bitmesine itiraz etmeyeceğini daha ilk toplantıda göstermiş oldu.
Türk-İş yönetimi böylece, sadece asgari ücretin ne olması gerektiğini oldubittiye getirmek istemektedir.
Oysa son yıllarda asgari ücret tartışmalarında şunlar apaçık ortaya çıkmıştı:
1- 5 patron, 5 hükümet ve 5 işçi (yani Türk-İş) temsilcisinden oluşan AÜTK’de asgari ücretli işçi temsilcisi bulunmamaktadır.
2- AÜTK bugüne kadar çoğu zaman hükümet ve patron temsilcilerinin oy çokluğu ile kararlar alarak asgari ücreti tespit etmiştir. Yani komisyondaki işçi temsilcileri tamamen figürandır.
3- Türk-İş asgari ücreti, “Patronların ve hükümetin de rahatça kabul edeceği bir ücret” olarak görmektedir. Bu yüzden de AÜTK’yi oluşturan “taraflar” asgari ücretin belirlenmesini bir “orta oyunu”na çevirmişlerdir.
4- Bugün yasal bakımdan meşru olsa da işçinin gözünde AÜTK’nin meşruiyeti çok tartışmalı konumdadır.
AÜTK’NİN MEŞRUİYETİ TARTIŞILMAKTADIR
Son yıllarda AÜTK’nin bile artık sadece görünüşü kurtaran yasal bir kılıfa dönüştüğü, iplerin tamamen Erdoğan’ın eline geçmesi, hızlanan enflasyonla da birleştiğinde AÜTK’nin meşruiyetini de tartışılır hale getirdi.
Nitekim son yılarda özellikle de AÜTK’nin toplanması öncesinde asgari ücretin tespiti ve AÜTK’nin feshedilmesi de dahil;
- Asgari ücretin ne olması gerektiğinin asgari ücretli işçiler tarafından tartışılarak belirlendiği,
- Asgari ücretli işçiler tarafından seçilerek gönderilen temsilcilerinin çoğunlukta olduğu bir “toplu sözleşme” düzeninin oluşturulduğu,
- Asgari ücretin ne olduğundan dolaylı olarak etkilenen işçi ve emekçi kesimlerin temsilcilerinin de bu masada da yer aldığı,
- Asgari ücretli işçi ve emekçilerin grev hakkıyla donatıldığı bir mekanizmanın AÜTK’nin yerini alması tartışılmaktadır.
Ancak şu da bir gerçek ki bu tartışma henüz geniş işçi yığınları arasında değil, ileri işçiler ve mücadeleci sendikacılar ile emekten yana çevreler tarafından yapılmaktadır.
AÜTK’nin bugünkü bileşenleri olan Türk-İş bürokrasisi hükümet ve patron temsilcileri ise AÜTK etrafındaki bu tartışmaları duymazdan, görmezden gelmektedirler. Elbette AÜTK’nin Erdoğan’ın işaretine göre yatıp kalkan bir mekanizmaya dönüştüğünü de!
NE YAZIK Kİ EMEK CEPHESİNDE ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA BİRLİK YOK!
Ocak ayı itibarıyla 8 bin 506 lira olarak belirlenen asgari ücret, o günlerde yaklaşık 472 dolara karşılık geliyordu. Bugün ise 359 dolara karşılık gelmektedir. Sadece son iki haftada asgari ücret 68 dolar eridi.
Ancak patronlar asgari üretin “İşçinin ve ailesinin insanca yaşayacağı” bir düzeye çıkarılmasını değil, “ekonominin ihtiyacı” adı altında sistemin yükünü tümüyle işçilerin ve halkın üstüne yıkacak politikadan asgari ücretliye düşecek bir düzeyde belirlenmesini istemektedir.
Yerli ve uluslararası sermayenin programının uygulaması için Hazine ve Maliye Bakanı yapılan Mehmet Şimşek’in “Rasyonaliteye dönüş” adına halk için “acı reçete” dediği bir ekonomik program uygulayacağı besbelliyken; AÜTK’den, kapalı kapılar arkasında belirlenecek bir asgari ücretten işçileri memnun edecek bir sonuç çıkması beklenemezdir.
Nitekim bugünlerde gazetemizde işçiler arasından yapılan haberlerde işçiler 15-17 bin TL’lik bir asgari ücretten söz ediyorlar. Ama elbette eğer enflasyon bugünkü gibi yüksek olursa 15-17 bin TL’nin de bir anlamının olmayacağını belirtiyorlar.
DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise, asgari ücretin (ve diğer ücretlerin de) yılda dört kez yenilenmesi gerektiğini öne sürerken asgari ücretin “Bir evde iki kişi çalıştığında yoksulluk sınırının üstünde” olacağı bir oranda belirlenmesini istemektedir.
YOKSULLUK SINIRININ ÜSTÜNDE BİR ASGARİ ÜCRET TALEP ETMEK ÖNEMLİ
Tartışmaları dikkate alan Emek Partisi Milletvekilleri İskender Bayhan ve Sevda Karaca, salı günü TBMM’de yaptıkları basın toplantısında asgari ücretle ilgili; “Bugün başlayan asgari ücret görüşmelerinin masa başında al gülüm ver gülüm oyununa dönüşmesine seyirci kalmayalım. Asgari ücretin yoksulluk sınırı seviyesinde belirlenmesi, en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine çekilmesi için birlikte mücadele edelim. Gelin iş yerlerinde, mahallelerimizde kuralım komisyonları” diyerek işçileri taleplerini elde etmek için mücadeleye çağırdı.
Türk-İş’in mayıs ayı verilerine göre açlık sınırının 10 bin 362, yoksulluk sınırının ise 33 bin 752 lira olarak belirlendiği dikkate alındığında, demek ki bugün dört kişilik bir işçi ailesinin insanca yaşayabilmesi için yoksulluk sınırını taban yapan bir ölçüt konması belirleyici önemdedir.
Bunun çok yüksek, “İnandırıcı olmayan bir istek” olduğunu iddia edenler, geçen yılın sonunda 23 bin TL’lik yoksulluk sınırının üstünde bir asgari ücreti “absürt bir talep” olarak görüyorlardı ama bugün yılın ortasında asgari ücrete yeni bir zam talep etmek zorunda kalmışlardır.
Evet, işçi ve ailesinin insanca yaşayacağı bir asgari ücretin ölçütü “Yoksulluk sınırının üstünde bir asgari ücret”tir. Burada tartıştığımız elbette işçinin ve ailesinin yaşayacağı bir asgari ücrettir.
İşçi sınıfı ve emekçilerin tüm diğer taleplerinde olduğu gibi asgari ücret konusunda da sonucu belirleyecek olan “Ne kadar mücadele o kadar asgari ücret”tir!
Talebimize yakın bir asgari ücret istiyorsak “Haydi mücadeleye” deyip harekete geçmek gerekmektedir.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47