21 Haziran 2023

Hekimliğe dair

Fotoğraf: Pixabay

Hekimlikten yapay zeka beklentisi giderek artmakta. Böyle devam ederse sanat olmaktan çıkarıp zanaate dönüşmüş bir meslekle mi karşılaşacağız hep birlikte göreceğiz.

Nasıl bir ülkede ve hangi ahvalde var olduğumuz, iş yapma biçimimizi de elbet belirliyor. Bu bağlamda seçim öncesi okumuş olduğum Bekir Ağırdır’ın ‘Bize Yeni Bir Söz Lazım’ kitabını bu kez seçim sonrası bir kez daha okuyorum.

“40 yılı aşkın zamandır tüm yaşamı değişime zorlayan üç temel dinamik var” demekte Ağırdır. “Birincisi yerkürenin ritmi değişiyor. Küresel ısınma, erezyon kuraklık vb.” İkinci temel dinamik olarak ise “Gündelik hayatın ritminin hızlanması”nı vurguluyor ve “yerçekimsiz bir gündelik hayata” dikkat çekiyor. Son olarak “insan hareketlerindeki değişimi” vurguluyor.

Okumaya başladığım ikinci kitap Ercan Kesal’a ait: ‘Hekimlik Sanatları.’ İleriki yazılarımda yeniden bahsedeceğim. Dün İzmir Tabip Odasında bu bağlamda söyleşisi yoğun bir ilgi gördü. İletişim Yayınlarından çıkmış bu kitabı okumanızı öneririm.

“Hastasının ciğerindeki lekenin sorumlusunun evinin duvarındaki leke olduğunu bilen hekim, iyi hekimdir. Hekimlik hikaye biriktirme sanatıdır... Hastasının hikayesini dinlemektir” demekte Ercan Kesal.

Kendi adıma tıp fakültesine adım atalı 40 yılı aşmış. Hekimliğin bir sanat olduğunu önce hocalarımız anlattı, sonra mesleki pratikte kıdemlilerimizde gördük, nihayetinde hastalarımız ile deneyimlemiş olduk.

Hastanın teşhisini ona anlatma biçimi ve hızının, hekimlik sanatının en önemli ayrıntılarından olduğunu öğrenmem biraz zaman aldı.

Uzmanlığımın ilk yıllarıydı. Hasta kapıdan girer girmez yürüyüşü, sonrasında konuşması ile tanıyı kafamda şekillendirmiştim. Derken çantasından bir tomar tahlil kağıdı çıkardı. Düşündüğüm teşhise dair hiçbir tetkik yoktu. Birçok kez yağ düzeylerine bakılmış ve kolesterol düşürücü ilaçlar verilmişti. Bu veri de kafamdaki teşhisi güçlendiriyordu. Hastaya kestirmeden tiroid tembelliği yani hipotroidi olduğunu söyledim. Hızlıca test yapıp tedavisine başladık. Ama hastayı bir yıl boyunca bir daha göremedim. Tiroid tembelliğinde hastanın algısı oldukça azalır. Hani demişti ya Ercan Kesal “Hekimlik hikaye biriktirme sanatıdır“ diye, tam da orada hata yapmıştım. Oysa hekimlik sanatı “bilgiden çok bilgeliğe” dayanır. Ben bu hastada hastanın hikayesine aşırı bir hız katmıştım. Yani kendi hikayesini yazma biçimini elinden almıştım.

Bazı hastalar roman gibi anlatır, bazıları kısa öykü gibidir hekim ile paylaşımında. Hekimlik teşhis konma aşamasından itibaren, hastanın ilk yakınmaları ile bizatihi oluşturmaya başladığı hikayeyi kaldığı yerden hasta ile birlikte sürdürme sanatıdır.

İleriki yazılarda yeniden değinmek isterim bu konuya.

Sağlıcakla kalın

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et