Başlangıç olmayan başlangıçlar, veda olmayan vedalaşmalar
Fotoğraf: Pixabay
8 Temmuz 2020 tarihinde, yani bu Suça Ortak Olmayacağız bildirisini imzaladığım için kamudan ihraç edilmemin tam da ikinci, kampüsten uzaklaştırılmamın da üçüncü yıl dönümünde, “O bir avare, göçmen, mülteci, sürgün, aylak; bir seyyah. Zaman zaman bir yere yerleşmek istese de merak, keder ve itaatsizlik buna engel olur” (Deborah Levy, Swallowing Geography) diyerek bu köşede bir yolculuğa başlamıştım. Sıcak bir yaz günü Fatih Polat arayıp Evrensel gazetesinde köşe yazarlığı teklifi getirdiğinde kabul edeceğimi pek de sanmıyordum. Köşe yazarlığının biz bilim insanlarının işi olmadığını düşünmüşümdür öteden beri. Hoş hâlâ da öyle düşünüyorum. Gerçi ülkede kim kendi işini yapıyor ki? Yapsa da yapılan işe kim kıymet veriyor ki? Medyadaki görünürlükten ve söylenenlerden uzmanlık alanı devşirilen bir ülkede yaşadığımız gerçeği apaçık ortada sonuçta. Kitap yazarsın birkaç kişi ya okur ya okumaz, ama bir iki programa çıkarsın çok bilinen bir siyaset bilimci oluverirsin. Hele de ekrandan evine gitmiyorsan en büyük siyaset bilimci sensindir. Stüdyolarda yaşayan “bilim insanları” var bu ülkede. Gazetede iki satır yazmazsan onca yılını verip yaptığın araştırmalardan kimsenin haberi bile olmaz. Birkaç istisnası hariç tabi. Bu da bizim acı gerçeğimiz işte.
Bilim mi kaldı, üniversite mi? Evet kalmadı. Üniversiteler yüksek güvenlikli birer cezaevine dönüştürülmüş durumda. İçinde bilim yapılabilmesi neredeyse imkansız. Ne üniversitenin ne bilimin ne de bilim insanının bir değeri var. Öğrencisinden öğretim üyesine üniversitenin tüm bileşenleri denetim ve gözetim altında, George Orwell’ın 1984 adlı eserinin yeni bir yorumunu sahneliyorlar. Her dönemin insanları, her dönemde koltuklarını korumaya devam ediyor. Big Brother’ın unvan sahibi gözleri onlar. Bunun için varlar, yoksa bilim ve eğitim için değil elbette.
Tam altı yıl sonra ne iç açıcı bir “sahaya dönüş” yazısı değil mi? Karabasan gibi. Cehenneme yolculuk gibi. Arkaya dönüp son sürat kaçmak ister gibi.
Cehenneme yolculuk başlarken, üç yıl süren bu köşedeki yolculuğumun da sonuna geldim, diyerek, izleyen cümle ve satırlarla devam edecektim…
“Kimi zaman ne yöne gitsem diye durakladığım olduysa da beni iyi eden bir yolculuktu Evrensel’deki yolculuk. Hayatla bağımı sürdürmemi, meselelere farklı pencerelerden bakmamı mümkün kıldı. Ancak serde seyyahlık var, yerleşmek istesem de elimde değil, yine yollara düşerim. Buradaki bu iyi eden yolculuğun da sonuna geldim. Yanlış anlaşılmasın, bu yolculuğa son vermemin nedeni cehenneme yolculuğumun başlaması değil. Bu karar daha çok seçim sonrası içinde bulunduğum ruh hali ile ilişkili. Ne yapsan boş ne yazsan boş haletiruhiyesindeyim. Analiz görmeye ve duymaya tahammülüm yok. Bazı insanlara fena halde saygımı yitirmiş durumdayım. Televizyonu açamıyorum bile. Tek sığındığım yer radyo.
Bu ruh halinde insan bence sadece kendi içine yolculuk yapmalı. Bu yazı da kendime yolculuğun bir ilk adımı zaten. Yazmak en iyi ilaç olsa da kamuya yazmak her zaman iyi gelmiyor insana… Biraz yenilenmeyi bilmeli, yenilenemiyorsa da yeni kalemlere yer açmayı bilmeli insan. Hayatında koca bir boşluk açılacağını, çok özleyeceğini bilse de. Kim bilir, belki bir gün bir yolculukta yine yollarımız kesişir. O güne kadar kalın sağlıcakla.”
Bu satırları kaleme aldıktan sonra Fatih Polat’ı yazılarıma son vereceğimi söylemek için aradım. Bırakmadı, “Olmaz hocam” dedi. “Başlangıç olmayan başlangıçlara” böylece “Vedalaşma olmayan vedalaşmalar” ve buna dair yukarıdaki satırlar eklendi…
Haftaya 147. yazıda buluşmak üzere
- Umutla umutsuzluk arasında 2024 27 Aralık 2023 04:30
- Adabımuaşeret dersleri 20 Aralık 2023 04:42
- Zor zamanların dostu Tunç Soyer 13 Aralık 2023 04:57
- Bir mülksüzün konut krizi hatıratı 29 Kasım 2023 04:50
- Hukuk devletinde sona doğru 15 Kasım 2023 04:50
- Siyasetle ve siyaset için yaşayan kişiler 08 Kasım 2023 04:45
- Zordur barış akademisyeni olmak 01 Kasım 2023 04:57
- Filistin halkına destek, İsrail hükümetini protesto eylemleri 25 Ekim 2023 04:50
- Gazze'deki savaş Fransa'yı da yakar 18 Ekim 2023 04:20
- Gerçek dışı bir mekan olarak üniversiteler 04 Ekim 2023 04:57
- Göçmen karşıtlığından beslenen particiler 27 Eylül 2023 05:26
- Hakikat, özgürlükler ve otosansür 20 Eylül 2023 05:00