23 Haziran 2023

Almanya'nın Çin dansı

Hafta başında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in, dengi olmadığı halde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’i kabul etmesi, ABD’yle ilişkileri yumuşatma, tansiyonu düşürmeye yönelik bir hamleydi. Çin, zamana ihtiyaç duyduğu için “yumuşak güç” politikasında ısrar ediyor. ABD ise vakit kaybetmeden Çin’in ekonomik ve askeri yükselişinin önünü kesmek istiyor.

Bu nedenle Şi’nin “yumuşak güç” politikasına Biden ve ABD sermayesinin aynı tarzda karşılık vermesini beklemek yanıltıcı olur. ABD bu ziyaretle dünyaya “Diyalog kanallarının açık olduğu” mesajını vermeyi hedefledi. Başka bir deyişle, Çin’e etki alanlarını genişletme politikasından vazgeçme, ABD ile rekabette geri adım atarak, “küçük birader” rolünü kabul etmesi durumunda birlikte “barış içinde” yaşayabileceğini söylemek istiyor. Büyüyen Çin ekonomisinin yaptırım ve tehditlerle durdurulması zor görünüyor. Zira ABD, yıllardır izlediği barbar emperyalist politikaların pek çok ülke tarafından aslında tepkiyle karşılandığı, bu ülkelerin azımsanmayacak bir kısmının fırsatını bulduğunda Washington’a mesafe koyarak Pekin ile iş birliğini tercih ettiği bir dönemden geçiyor. ABD’nin agresif dış politikası Asya, Afrika, Ortadoğu ve Latin Amerika’da Çin lehine sonuçlar vermeye başladı. Son aylarda birçok ülkeyle Çin arasında kurulan ilişkiler, imzalanan anlaşmalar bunun ifadesi.

ABD ve Çin etrafında oluşan ya da oluşmaya başlayan stratejik iş birliği ortaklıklarında Avrupa’nın, daha doğrusu Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere’nin ibreyi hangi yöne çevireceği, ekonomik ve askeri güç dengeleri açısından önemli. Benzer bir denge esası ABD-Rusya ilişkileri açısından da söz konusu idi. ABD, Ukrayna savaşıyla Avrupa ile Rusya arasında kalın bir duvar örmeyi başardı. Emperyalist saflaşmanın bugünkü aşamasında yeniden bir Avrupa-Rusya yakınlaşması uzak bir ihtimal.

ABD, çelişkilerin seyrine bağlı olarak benzer kalın bir duvarı Almanya-Fransa ekseni ile Çin arasına örerek, AB’yi Çin’e karşı kendi safında tutmanın hesabını yapıyor. Çin ise özellikle ABD’nin “stratejik müttefiki” durumundaki İngiltere dışındaki ülkelerle uzun vadeli planlar yaparak, bunların ABD ile birlikte hareket etmesini engellemeyi hedefliyor.

Bunların başında Almanya geliyor.

Salı günü Berlin’de çok sayıda bakanın katılımıyla düzenlenen Almanya-Çin ortak bakanlar kurulu toplantısından sonra verilen mesajlarda iş birliği vurgusu öne çıktı.

ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinde açıkça “düşman” ilan edilerek hedefe konulan Çin, Almanya’nın ulusal güvenlik stratejisinde “Partner ve sistematik rakip ülke” olarak tanımlanıyor.

Belirtmek gerekiyor ki, Almanya daha önce sadece “stratejik” önem verdiği İsrail ve Fransa ile ortak bakanlar kurulu toplantısı yapıyordu. Angela Merkel döneminde (2011) Alman dış ticareti açısından stratejik öneme sahip Çin ile de iki yılda bir ortak bakanlar toplantısı yapılmaya başlandı.

Bakanlar toplantısına rağmen Almanya’nın Çin ile “stratejik” ortaklığını ne zamana kadar sürdüreceği ve ne kadar derinleştireceği belirsiz.

Zira bu konuda hem Almanya hem de AB içinde Başbakan Olaf Scholz’a baskı var. Geleceklerini ABD’ye endeksleyen Yeşiller ve FDP başta olmak üzere sermayenin değişik fraksiyonları Çin’in, demokrasi, insan hakları, Tayvan, Hong Kong, tek parti rejimi gibi sorunlar nedeniyle mesafe konularak düşman ilan edilmesini istiyor. Sosyal demokrat çizgideki değişik fraksiyonlar ise bunun ulusal ekonomiye büyük zararlar vereceğini ifade ederek karşı çıkıyorlar. Rusya politikasında da benzer çizgi çatışması vardı ve sonunda kazanan Amerikancılar oldu.

Alman-Çin bakanlar kurulu toplantısının sürdüğü saatlerde AB Komisyonunun açıkladığı 14 sayfalık “Avrupa’nın ekonomi güvenliği stratejisi” belgesinde Çin zikredilmek ile birlikte hedef olarak gösterildi.

Görünen o ki, emperyalist paylaşımda Çin ile NATO ittifakı arasında çelişkiler derinleşecek ve bu aşamalı olarak değişik alanlarda yaptırımlara dönüşecek. Almanya’da şimdiden 5G teknolojisini ve Huawei telefonlarını “güvenlik ve ajanlık” gerekçesiyle yasaklanması konuşuluyor.

Yine Çinli şirketlerin stratejik öneme sahip alanlara yatırım yapmasını engellemek de gündemde. Avrupa sermayesi ise bir taraftan Çin pazarını sınırsız kullanma diğer tarafta “riskleri azaltma” (De-Risking) stratejisi izleyecek; muhtemel bir ambargodan en az etkilenmek için değişik planlar üzerinde çalışıyor. Bunların başında Çin’de faaliyet sürdüren tekellerin parçalanması geliyor (Decoupling). Çin pazarından çekilmek istemeyen Batı tekelleri, önümüzdeki dönemde Çin’deki şubelerini tamamen ayrı bir şirkete dönüştürecek. Alman Volkswagen ve BASF tekellerinin, pazardan çekilmemek için bu yola başvuracakları şimdiden yazılmaya başlandı (German-foreign-policy.com). Erken davranıp parçalara ayrılan ABD tekelleri de var.

ABD’nin dünya üzerinde egemenliğini sürdürmek için izlediği politikalar, Almanya’nın Çin dansının çok uzun sürmeyeceğini gösteriyor. Her iki ülke arasındaki devasa ticaret hacmine (300 milyar avro) rağmen Almanya’nın Çin karşıtı koroya katılması, aynı zamanda ABD’nin halen çok güçlü olduğu anlamına gelecektir.

Emperyalist devletler arasındaki gerilim, çatışma ve savaşların asıl faturasının halklara çıkarıldığına Ukrayna’da tanık oluyoruz. Emperyalist ülkelerin tekelleri ise bir yolunu bulup kârlarına kâr katmaya devam ediyorlar.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et