23 Haziran 2023

‘Asgari ücret’in tespitinde işçinin, ‘asgari maaş’ın tespitinde de memurun adı yok!

Ara asgari ücret zammı salı günü belirlendi. Asgari ücrete yüzde 34 zam yapılarak yılın başında 8 bin 506 TL olarak belirlenen asgari ücret 11 bin 402 TL’ye çıkarıldı.

İktidar, patronlar ve sendikal bürokrasi asgari ücrete son bir yılda yapılan zammın yüzde 107, son altı ay için TÜİK enflasyonunun yüzde 15-16 olmasına karşın yüzde 34 zam yapıldığını öne sürerek asgari ücrete yüksek oranda zam yapıldığını propaganda ediyorlar.

Evet rakamlar büyük görünüyor, bu nedenle de kulağa hoş geliyor ama burada asıl üstünde durulması gereken iki önemli ölçüt var.

OKUS POKUSLA BELİRLENEN ASGARİ ÜCRETE ZAM ÖVGÜSÜ!

Bu ölçütlerin birincisi; yapılan zammın 10 bin TL’yi aşan açlık sınırının bir “tık” (1000 TL kadar) üstünde olduğu dikkate alındığında “yüksek” olduğu iddia edilen asgari ücretin 34 bin TL’ye dayanan yoksulluk sınırının sadece üçte biri kadar olmasıdır. Yani, insanca yaşanacak bir asgari ücretin “yoksulluk sınırı”nın üstünde olması gerektiği gerçeğidir.

Son yıllardaki tartışmalar içinde anne, baba ve iki çocuktan ibaret olan 4 kişilik “çekirdek işçi ailesi”nin insanca yaşayacağı asgari ücretin yoksulluk sınırının üstünde olması gerektiği dikkate alındığında aileden üç kişinin asgari ücretle çalışıyor olması gerekmektedir. Yani anne ve babanın çalışması bile aileyi yoksulluktan kurtarmak için yetmiyor çocuklardan birisinin de asgari ücretle çalışması gerekmektedir.

Burada gözden kaçırılmaması gereken ikinci ölçüt ise; zamların sanki TÜİK enflasyonu halkın çarşı pazarda yaşadığı gerçek enflasyonmuş gibi kabul edilerek zammın “yüksekliği”nin propaganda edilmesidir.

Oysa atık herkes biliyor ki TÜİK enflasyonu bilerek ve isteyerek, iktidarın kendisinden beklediği gibi düşük tutmaktadır. Ki işçiye, memura yapılan zamlar TÜİK enflasyonuna bağlanarak “Halkı enflasyona ezdirmiyoruz” propagandasına dayanak sağlamaktadır.

2021 ve 2022’nin aralık aylarında yapıldığı gibi TÜİK enflasyonunun çok üstünde zam yapılması alkışlarla karşılandığı gibi bu son asgari ücretin de mayıs-haziran aylarında gerçekleşen yüzde 16-17 olacağı bertilen TÜİK enflasyonunun iki katı olan yüzde 34’lük zam oranı da malum çevrelerce Erdoğan’a övgüler eşliğinde alkışlarla karşılandı. Sadece tek adam yönetiminin ekonomistleri değil sermaye muhalefetinin sözcüleri de asgari ücretin açlık sınırının üstünde belirlenmesine zımnen ya da utangaçça da olsa alkışlarla katılmaktadırlar. Oysa son bir yılda (2022 mayısından 2023 mayısına) TÜİK, enflasyonu yüzde 39.59 olarak hesaplarken ciddi ekonomistlerin halkın yaşadığı enflasyona daha yakın gördükleri ENAG, son 1 yılın enflasyonunu yüzde 109.01 olarak hesaplamaktadır. ENAG 2023 ocak-mayıs aralığındaki beş aylık enflasyondaki artışı yüzde 38.96 olarak hesapladı. Haziran enflasyonu da eklendiğinde ENAG’ın altı aylık enflasyonunun yüzde 44’leri bulabileceği dikkate alındığında asgari ücrete yapılan yüzde 34’lük “yüksek” zammın gerçekte halkın yaşadığı gerçek enflasyonun 10 puan altında kaldığı görülmektedir.

ASGARİ ÜCRETLİ İŞÇİ SAHNEYE ÇIKMADAN İSTEDİĞİ ASGARİ ÜCRETİ ELDE EDEMEZ

Nitekim kamuoyunda itibar sahibi iktisatçıların hemen tamamı, belirlenen asgari ücretin önümüzdeki birkaç ayda açılık sınırının altına düşeceğinde hemfikirler.

Öte yandan yandaş ya da muhalif haber kanallarında günlerdir asgari ücretin ne olduğundan, ne kadar olması gerektiğine yeni asgari ücretin yüksekliğine ya da “yüksek ama…”lığına da olsa asgari ücret tartışılıyor. Grafikler üstünden herkes kendi iddiasını kanıtlamaya çalışıyor. Ama bu tartışmalar içinde asgari ücretli işçinin nasıl yaşadığı gündeme getirilmediği gibi asgari ücretli işçinin adı da yok! Tabii gazetemiz Evrensel dışında!

Çünkü tek adam yönetimi ve sermaye muhalefeti konuyu daha orasından burasından konuşurken tartışmaya müdahale eden gazetemiz bu konuda;

  • - Asgari Ücret Tespit Komisyonunun (AÜTK) feshedilmesini,
  • - Asgari ücretli işçiler tarafından seçilmiş temsilcilerinin çoğunlukta olduğu ve işçilerin grev hakkıyla donatıldığı bir mekanizmanın oluşturulmasını,
  • - Asgari ücretin işçiler arasında tartışılarak belirlendiği, işçilerin onayı alınmadan sözleşmeye imza atılmadığı demokratik bir mekanizmanın oluşturulması halinde asgari ücretin işçinin insanca yaşayacağı bir düzeye çıkarılmasının yolunun açılabileceğini tartışmakta, bu tartışmanın işçiler arasında yayılmasına çalışmaktadır.

Nitekim bu son asgari ücretin belirlenmesinde de açıkça gördük ki, AÜTK artık bir orta oyunu olmaktan da düşmüş ve asgari ücret Erdoğan’ın iki dudağı arasında bir vaade indirgenmiştir. Bu yüzden de son yıllarda asgari ücretle ilgili yapılan tartışmalarda gündemden düşürmeden tartışmaya devam edilmelidir. Ama aynı zamanda önümüzdeki aralık ayındaki asgari ücret tespitinin AÜTK değil de asgari ücretli işçinin devrede olduğu, kendi talebinin belirlemek için sahneye çıktığı bir sürece dönüştürülmesi için bugünkü gidişattan hoşnut olmayan tüm çevreler üstüne düşeni yapmalıdır.

MEMURUN ‘ASGARİ MAAŞI’ YOKSULLUK SINIRININ ÜÇTE İKİSİ KADAR!

Asgari ücrette yapılan okus pokusun bir başka sürümü de memur maaşlarında yapılıyor. Bir farkla ki memur maaşları tartışmasında AÜTK yok. Sadece Erdoğan karar veriyor!

AKP grup toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, Erdoğan’ın seçim kampanyasında en düşük memur maaşının 22 bin TL’ye çıkarılması sözünü tutacağını belirtti. Meclis kapanmadan çıkarılacak bir torba yasa ile sorunun çözüleceğini belirten Bakan Işıkhan en düşük memur maaşının 22 bin TL olacağını açıkladı.

Burada da aynı asgari ücrette olduğu gibi okus pokus yapılıyor. Ücret ve maaşları ara vermeden kemiren enflasyonun ve büyük kentlerde ev kiralarının 10-15 bin TL’lere tırmanmakla da kalmayıp her gün daha da arttığı koşullarda en düşük memur maaşının 22 bin TL olması memurları ne kadar rahatlatabilir ki?

Ama burada da okus pokusçular devreye girip ailede iki kişinin memur olduğu üstünden hesap yapıyor. Böylece bir kalemde memur ailesinin asgari geliri de 22 binden 44 bine, yani yoksulluk sınırının üstüne çıkarılıyor.

Propagandayla kalmayıp yaşamın gerçeklerine dönersek; anne, baba ve iki çocuktan oluşan 4 kişilik çekirdek memur ailesinin yoksulluk sınırının üstünde gelir elde etmesi için aileden bir kişinin daha en az asgari ücretle çalışması gerekmektedir!

Tabii burada yanıtı verilmemiş bir soru daha var.

Sözü edilen 22 bin TL’nin net mi brüt mü olduğu. Gazetecilerin bu sorusuna Çalışma Bakanı yanıt vermiyor. Meclisten ne çıkacak, daha doğrusu Erdoğan “En düşük memur maaşı 22 bin TL olacak” derken maaşın netini mi brütünü mü kastetti, bunu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Evrensel'i Takip Et