İkbal Masih'in büyük mücadelesi

Fotoğraf: aneladgames/Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0

Son yazımı, kurtuluşun mucizelere değil, direnme gücüne ve direniş becerilerine bağlı olduğunu belirterek bitirmiştim. Türkiye’de direnme iradesi ve becerileri artık çok daha önemli. Hem çocuklar, hem gençler, hem de yetişkinler için direnişi konuşmak yaşamsal önem taşıyor.

Direniş her yaşta mümkün. Yeter ki, anlamak isteyen olsun. Kolombiya’da önce bir uçak kazasından kurtulan, ardından daha önce hiç bulunmadıkları bir yağmur ormanında haftalar boyunca yaşama tutunan dört kardeşin öyküsü bu açıdan önemliydi. En büyüğü 13 yaşındaki dört kardeş doğayla uyum içinde yaşamayı bilen yerlilerin çocuklarıydı. Ormanda yiyecek ve su bulmak yerli çocuklar için temel becerilerdi. Dört kardeşin yaşama tutunabilmesi, karşılaştıkları büyük zorluklara direnebilmeleri bu becerilere dayalıydı.

Dört kardeşin direnişi gibi, İkbal Masih’in direnişinden de çıkarılacak dersler var. İkbal, Pakistan’da doğan ve çok küçükken acımasız bir sömürü ağının eline geçen bir çocuk. Bu sömürü ağı o kadar korkunçtu ki, İkbal gibi çocuklar birer meta gibi rehin alınıyor ve bir “borç kölesi” olarak tutuluyordu. İkbal, tıpkı kendisi gibi küçücük çocukların arasında bir dokuma tezgahının başına konuldu. Onun hakları yoktu; yalnızca işi vardı. Hiç bitmeyen, tüm gün süren bir iş. İkbal’in okulu yoktu; çok az ışık alan, havasız bir iş yeri vardı. İkbal ve diğer çocukların oyun oynaması değil, çalışması gerekiyordu. Çocukların aralarında konuşmaları bile yasaktı. Yasaktı çünkü konuşurlarsa işlerine odaklanmıyorlardı.

İkbal’in bütün bunları iki yüzyıl önce yaşadığı sanılmasın. İkbal’in doğum yılı 1982. Çocuk olmasına karşın köleleştirilmesinin nedeni, ağabeyinin düğünü. Söylenen o ki, bu düğün için para bulmak isteyen babası onu bir avuç para karşılığında güvence olarak rehin verir. Tefeci rehin aldığı çocukları halı atölyesinde birer köle olarak çalıştırmaktadır. İkbal, işte böyle bir köle işçi olur.

İkbal halı atölyesinde çok kötü koşullarda, sürekli şiddet tehdidiyle karşı karşıya, çoğu zaman aç karna çalıştırıldı. İkbal ve onun gibi köleleştirilen çocukları kurtarmak için din adamları, iyi kalpli zenginler veya beyaz atlı bir prens ortaya çıkmadı. Bir mucize de olmadı. Yıllar geçti… 1992 geldiğinde, İkbal bir toplantı olacağını duydu. Atölyeden kaçarak toplantıya katıldı. O gün, köleleştirilmiş çocukları özgürleştirmek için çalışan bir kuruluş (Bonded Labor Liberation Front) olduğunu, Pakistan’da tefecilerin insanları borçlandırmasını engelleyen bir yasa çıktığını öğrendi.

İkbal bu kuruluşun yardımıyla atölyeden kurtulmasını sağlayacak belgeleri elde etti. Bununla da yetinmedi. Atölyeye gidip bu belgeleri tefeci patrona kendi elleriyle verdi ve diğer çocuklara kurtuluşun ellerinde olduğunu gösterdi. Atölyeyi terk ederken onu 30’dan fazla çocuk izledi.

İkbal özgürlüğüne kavuştuğunda 10 yaşındaydı ama vücudu ancak 5-6 yaşlarında bir çocuk kadar gelişmişti. İkbal kuruluşun yardımıyla okula gitti, okulu hızla bitirdi. Çocukların çalıştırılmasına karşı mücadele etmeyi sürdürdü. Katıldığı toplantılar, gösteriler ve çalışmalar onun için ikinci bir okul oldu. Gün geldi, “Eskiden ben patronlardan korkuyordum. Şimdi onlar benden korkuyor” diyecek denli kararlı bir çocuk oldu.

İkbal’in korkusuz mücadelesi o kadar ses getirdi ki, artık dünya çapında tanınıyordu. Ölüm tehditleri alır oldu ama mücadeleyi bırakmadı. Nisan 1995’de, henüz 13 yaşındayken, onu susturmak isteyenlerin tuttuğu bir katilin saldırısına uğradı. İkbal toprağa verilirken yalnız değildi. Yüzlerce çocuk onu uğurlamaya gelmişlerdi.

İkbal’in öyküsü, çocukları ve emek mücadelesini küçümsemeye alışmış insanlara pek anlamlı gelmeyebilir. Başkalarına inanılmaz gibi görünebilir. Ama bunlar gerçek. İkbal’in mücadelesi tüm çocuklar için ve aslında insanlık için verilmiş bir mücadeleydi. İkbal Masih direnişçilerin yolunu aydınlatıyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Başpınar'da yüzde 30 kavgası

Başpınar'da yüzde 30 kavgası

Asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk sefalet zammı, tüm ücret artışlarına üst sınır çizen bir bıçağa dönüştü. Ücret zammı ve toplu sözleşme dönemindeki tüm emekçiler o bıçağı kemiğinde hissediyor. Antep Başpınar OSB’de de bu yüzde 30 dayatmasına karşı kavga sürüyor. Bir arada durmayı başaran işçiler kazanıyor.

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et