25 Haziran 2023 01:55

Sosyalistlerin muaf olma hali ya da kaybeden sadece "Burjuva muhalefeti" mi?!

Sıkılmış yumruk görseli

İllüstrasyon: Pixabay

Paylaş

Üzerinden bir ayı aşkın bir zaman geçmesine rağmen seçim tartışmaları sürüyor. Sonuçların, özellikle muhalefetin belli başlı unsurları üzerinde yarattığı etki, iç tartışma sınırlarını aşmış durumda artık. CHP’deki parti içi mücadele malum. İYİP’teki istifalar, CHP listesinden ‘bol kepçe’ meclise giren sağcı partilere atıldığı söylenen iktidar kancasının yarattığı sisli hava…

HDP’nin durumu da biliniyor. Kabul edilen seçim başarısızlığı ‘yeniden inşa’ iddialı bir konferans sürecinin konusu edilecek. Meseleyi “ittifak ya da TİP’le ilişkiler” bağlamında ele almanın sorunu öteleyici bir gerekçe olacağına dair çokça veri var. Demirtaş’ın yaptığı çıkışta kullandığı ‘yöre derneği’ benzetmesi, hayatı okumaya ve çalışma tarzına dair çarpıcı bir vurguydu aslında. Yıllardır bazı tiplerin ağzından düşmeyen “Türk soluyla ittifak oy kaybettiriyor” söyleminin ise bir dayanağı yok. Bölgedeki Kürdistanî İttifak’ın performansı da ortada, oy kaybına çare olmadığı görüldü. Yine, TİP tartışmasının da abartılı ve önemli ölçüde isabetsiz bir eleştiri konusu olduğu ortaya çıktı ki geçerken bu konuda Demirtaş gibi düşünmediğimizi de not edelim. TİP’in YSP lehine seçime girmediği bütün seçim bölgelerinde de oy kaybedildi. Bunlar somut veriler sonuçta. Varsa sorun, başka mecralarda aramak gerek…

Gelelim bu yazının asıl konusuna; sosyalist solun seçim sonuçları karşısındaki tutumuna… Bir köşe yazısı kapsamında ayrı ayrı değerlendirme yapmaktansa, hemen herkesi kesen başlıklara değinmek yeterli olur herhalde. Umarız ki yaptığımız genellemeler, dikkat çektiğimiz noktalar motivasyon ve moral bozucu sayılmaz. Hem seçim sonuçlarını önemsizleştirip atlayan, bir tür “geleceğe kaçış” içeren, hep umut saçan o kadar çok ‘fişekleyici’ şey okuduk ki, arada sırada uğranılan bu tenha köşede okunacakların moral bozucu etkisi ne kadar olabilir ki zaten! Umutsuzlukla işimiz yok elbette. Ama oksijen çadırına muhtaç yapay umutlarla da işimiz olmamalı. İyisi mi gerçek, gerçeklik neyse onu yadsımayalım. Gerçeklikten kopuk umut da umut değildir zaten, uzak olsun.

Sosyalistler demişken, her zaman ve her koşulda boykotçuları geçelim. Seçime katılma oranı ne kadar yüksek olursa olsun, bu arkadaşları tatmin eden bir katılmama oranı oluyor sonuçta. Üstüne, muhalefetin hedefine ulaşamamış olma başarısızlığını kendi haklılığına dayanak gösterip, iktidarın kazanmasını da kendisini ilgilendirmeyen dışsal bir ayrıntı olarak görür geçersin, olup biter! Yani? Boykotçular hep kazanan taraf zaten!

Seçime katılan sol-sosyalist grup ve çevrelerin yaptıkları değerlendirmelerin (istisnalar vardır belki) hemen hepsinde tespit edilen ilk şey “burjuva muhalefetin yenilgisi”dir. Buna göre, yenilen burjuva muhalefet oluyor sadece. Sorumluluk da onlarındır dolayısıyla. Sosyalistlere düşen gözlemcilik değilse eğer, kabul edilebilir bir savunma mekanizması sayılabilir mi bu?

Seçime dair değerlendirmeler, bütün bagajlarından sıyrılarak ortada duran şu gerçeği kabul etmiyor, görmüyorsa, en hafif deyimle kendisini kandırıyordur sadece: Bütün muhalefet kesimlerini kesen toplam bir başarısızlık söz konusudur. Bunu açık yüreklilikle kabul etmek gerekiyor öncelikle. Başarısızlık ya da başarı öncesinden belirlenmiş hedeflerin ne ölçüde gerçekleşmiş olup olmamasına göre belirlenir çünkü. “Erdoğan rejimi gidiyor, restorasyoncu muhalefete de izin vermeyeceğiz” minvalli ajit-prop eksenlerinde hemen herkes ortaklaşıyordu. Şimdi belirlenmiş hedefler ile ortaya çıkan sonuçlar arasında bir asimetri varsa, başarısızlıktan söz etmek gerekmez mi? Bundan kaçınmanın, teğet geçmenin kazandıracağı bir şey olamaz ama sonuçlar üzerinde düşünme, tartışma ihtiyacını buharlaştıracağı için kaybettirici olacağı kesindir.

“Biz seçim partisi değiliz, seçimler de ‘esas’ mücadele alanı sayılmaz…” savunması da söz konusu başarısızlığı üstlenmeme gerekçesi yapılamaz. Bu, sonuçtan muaf sayılma konforu çoğu solcu için neredeyse kanıksanmış durumdadır. Oysa, önemse ya da yok sayıp görmezden gel, sonuçta ülke halkının ezici bir bölümünü ilgilendiren, yoğunlaşmış bir politik süreçtir seçimler. Ve iç açıcı olmayan sonuçları da esas aktör olup olmamalarından bağımsız olarak sosyalistleri de solcuları da ilgilendirmekte. Herkes için kötü, daha da karanlık bir dönemin kapılarını açmaya seçimlerle meşruiyet sağladı rejim ittifakı ve sosyalistlerin de içinde bulunduğu muhalefet buna engel olamadı, set çekemedi. Görece, lokal olumluluk ve başarıları öne çıkarıp toplam başarısızlığı görmezden gelmemek gerek. Ve bu başarısızlıkta bütün muhalif güçlerin payı var. Kimse muaf değildir. Varsa bir yenilgi, sadece burjuva muhalefetin değil. Sosyalistler de dahil, rejim karşısında mücadele ettiğini iddia eden herkese bir pay düşmektedir bundan. Kabul edilsin ya da edilmesin, gerçek değişmez. Yapılan yorumların, değerlendirmelerin çoğu bu gerçeği ötelemekte ya da es geçmekte.

Tamam, moral bozucu olmayalım, enseyi karatmayalım da hiçbir şey olmamış gibi de yapmayalım. Kendi gerçeğimizi görelim öncelikle. Çekincesiz, özgüvenle…

Sonuçları ve sonuçların tuttuğu aynayı konuşmaya devam edeceğiz…

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa