27 Haziran 2023 04:55

İşçilere çağrı: Bizi kendimizden başkası kurtaramaz!..

İzmir 1 Mayıs'ı

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

Paylaş

Tantanası ve umutlarıyla bir seçim dönemi kapandı.

Öylesine berbat koşullarda üç kuruşa çalışıyor ve dünyanın hiçbir zevkini tadamadan öylesine tahammül edilmesi zor koşullarda yaşıyoruz ki, iki üç güzel sözü yeter sayıyoruz.

Alnımızın teri hiç kurumuyor, ama açız, açıktayız; karnımızı doyuramıyoruz, ama yurdumuzu seviyoruz. Erdoğan ve Cumhurcular “vatan”dan söz edip duygularımızla oynadıklarında, açlığımıza ve yırtık çorabımıza aldırmadan “tamam” dedik. Togg’un ya da İHA ve SİHA’ların bize ne yararı var, hiç düşünmedik. Yurdumuzu ekmeğimizden çok sevmemizi kullandılar, kandık. Hele sahte mi diye bakmadan muhalif adayın PKK liderleriyle videosunu görünce kararımızı verdik. Üstelik hocalar da Erdoğan’la Cumhur’u işaret ediyordu. Camilere onlar sahip çıkıyor, göstere göstere namaz kılıyor, Kur’an’dan en çok onlar söz ediyordu.

Ortalıkta yolsuzluktan geçilmiyor, adaletsizliğiyse her gün her dakika yaşıyorduk. Ne hak ettiğimiz ücreti alıyor ne ağzımızı açıp patrona tek bir laf edebiliyorduk. Hele karakola, mahkemeye düşmeyegörelim. Anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan gelirdi. Kimimiz haksızlıkları görüyorduk ve zaten rakipleri de “vatan” diyordu. Ve kurslarda “hocaların” 6 yaşındaki çocuklara kıydıklarını gördükçe her dediklerine inanmıyorduk. Memlekette muhalif olmak hiç zor değildi ve bazılarımız fazla zorlanmadan “Böyle de olmaz”, “Türkiye böyle de yönetilmez” diyorduk.

Gel gör ki, “İş başa düştü” diye düşünüp kendi başımızın çaresine bakmaya çalışmak zor mu zordur. İşten atılmak var, çoluk çocuğu aç bırakmak var. Ekmek elden su gölden siyaset erbabı gibi kolayca “Haydi ben de varım” demek kolay değil. Haydi dedin, sonrası kolay mı? Para yok, TV kanalı yok… Yok da yok. Nasıl örgütlenecek ve güç olacaksın? Hele ülkede kaç yılın kaşarlanmış partileri varken!

Kolayı, birkaç güzel söze fit olmak. Olduk. CHP ve Milletçiler şöyle kurtaracaklar, böyle kurtaracaklardı! Birkaç günde şunu birkaç ayda bunu düzelteceklerdi. “Tamam” dedik. “Oturun bekleyin, sandık geldiğinde bize oy vereceksiniz, biz her şeyi halledeceğiz” dediler. Ona da “tamam” dedik. 6’sı bir araya gelmişler, güçlü görünüyorlardı, bakanlıkları bile paylaşmışlardı, inandık. Sonuç hayal kırıklığı oldu.

Seçim bitti. Kazanan “reis”, daha o gece yerel seçimlerde çok çalışma ve İstanbul’u alma talimatı verdi.

Muhalefet de yerel seçimler diye tutturdu.

Şimdi, her adımlarını yerel seçimlere göre atıyorlar. Oysa daha 9 ay var. Şimdiden seçim de seçim diye yatırıp kaldırmaya başladılar. Sandıktan başkası yok akıllarında. Bir sandıktan diğerine bizi ve dertlerimizi ne akıllarına getiriyor ne de ağızlarına alıyorlar. Ama seçime hazırlanıyorlar. Bizle bir ilgilerinin olmadığı ortada. Bizi düşündükleri yok. Varsa yoksa seçimi kazanıp ülkeyi ve tabii ki bizi yönetmek. Biz peki? Biz, o da kazansa bu da kazansa sadece yönetilecek ve yine üç kuruşa çalışacağız. Hiç yönetmeyeceğiz. Hiç istediklerimiz olmayacak. Ama önümüze koydukları sandığa gidip bizi yönetmeleri için birinden birini seçeceğiz. Başka seçenek sunmuyorlar! Bizim yönetmemiz hesap dışı. Patron fabrikada bizim istediğimiz olsun ister mi, hele fabrikayı bizim yönetmemize hiç “olur” der mi? Tıpkı öyle. AKP, CHP, İyi Parti vb. bizim yönetmememizde anlaşıyor. Bize sordukları bizi kimin yöneteceği!

Muhalefettir, değiştirecek diye oy verdiklerimize bakın. Tümü, Erdoğan’ın nadim olup getirdiği M. Şimşek’in hazine ve maliyeyi piyasaya kurallarıyla yönetmesini onaylıyor. Onlar kazansa aynısını yapacaklardı. Faiz artırma, TL’nin değerinin düşmesi, kemer sıkma ve devlet harcamalarında kesinti. Sözde asgari ücret arttı, ama alım gücü eskisi kadar bile değil! Aynısını yapacaklardı.

Ve sözde kurtaracaklardı! Şimdi kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.

Sözde baba-oğullardı. Sözde biri cumhurbaşkanı diğeri yardımcısı olacak, bizi refaha çıkaracaklardı. Şimdi birbirlerinin gözünü oymaya uğraşıyorlar! Sen mi ben mi- kavgaları bu! Bizim dertlerimiz değil. Ne seçim öncesi öyleydi ne de şimdi.

Artık bir “tamam” daha dememiz şart. Artık kendimiz için, kendimiz gibi olanlarla birlikte yürümeliyiz. İşçi işçiyle yürür. İşçi sınıfını sadece kendi güçlü kolları kurtarır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa