30 Haziran 2023

Gazeteci Merdan Yanardağ da tutuklandı: ‘Şimdi sıra kimde?’ diye mi beklenecek?

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Bugün Kurban Bayramı’nın üçüncü günü. Dokuz günlük tatilde sona yaklaşılıyor.

İnananlar dini ritüelleri yerine getirmek için uğraşıyor. Gelirleri sınırlı olanlar için bu ritüellerin maliyetini karşılamanın, önceki bayramlara göre bile daha çok zorlaştığı çok açık.

Bayramları tatil olarak değerlendirmek isteyenlerin işi de bu yıl daha da zorlaştı. Geçen yıl tatile gidenlerin önemli bir bölümü bu yıl tatile gidemediler. Gidebilenlerin önemli bir bölümü ise 9 günlük tatilin 3-5 gününü tatil gibi kullanabiliyorlar. Devran böyle sürerse, bu yıl şöyle ya da böyle tatil yapabilenlerin önemli bir bölümünün gelecek yıl tatili hiç gündeme alamayacakları da şimdiden besbelli!

Her sabah dünyayı tozpembe boyayla boyayan yandaş medya dışındaki medyadaki bayram haberleri, halkın ağır yaşam koşullarının ifadesi olan çarpıcı örneklerle dolu.

28 Mayıs seçiminde 19 TL’lerde olan doların arife günü 26 TL’ye dayanması emekçiler için bayram sonrasında hayatın daha da çekilmez hale geleceğinin habercisi!

Bayram denince depremzedeler ilk akla gelenlerden. Seçim nedeniyle unutulan depremzedelerin yeme, içme, barınma gibi en temel ihtiyaçlarında olduğu gibi acılarının da tazeliğini koruduğunu bayram vesilesiyle yeniden gördük. Umalım ki, kamuoyu depremzedelerin sorunları konusundaki duyarlılığını bayram sonrasında artırarak sürdürsün!

YANARDAĞ, GERÇEKLERİ SÖYLEMEK İSTEYEN HERKESE GÖZDAĞI VERMEK İÇİN TUTUKLANDI!

Bu Kurban Bayramı’nda, belki bundan sonraki bayramlarda da yeniden yeniden hatırlatacağımız gelişmelerden birisine tanık olduk: TELE 1’in Genel Yayın Yönetmeni ve daha fazlası da olan Merdan Yanardağ arife günü tutuklandı!

Yanardağ’ın tutuklanma nedeni, TELE 1’deki “4 Soru 4 Yanıt” programında canlı yayında Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin insan haklarına ve yasalara aykırı, “hukuksuz bir uygulama” olduğunu, bu yüzden de kaldırılması gerektiğini söylemesi!

Yanardağ’ın söyledikleri üzerine RTÜK, TELE 1 hakkında inceleme başlattı. Sosyal medyanın trol ordusu ve yandaş basın, devreye soktukları “montaj bir kaset”i  de kullanarak Yanardağ’ı linç edip hedef gösterdi. Sonra, savcılık harekete geçti. Yanardağ, kanala gelen polislerce gözaltına alındı.

Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi, Yanardağ’ı “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutukladı!

Tutuklamanın “kanıtı”nın “montaj kaset” olması, savcının Yanardağ’ı kanala polis göndererek gözaltına aldırıp geceyi de emniyette geçirtmesi, gözaltına alınıp tutuklanmasına kadar bir şova dönüştürülmesi medya ve siyasette tepkiyle karşılandı.

İyi Partinin önde gelen yöneticilerinin “montaj kaset”i mal bulmuş mağribi gibi kullanarak Yanardağ’a yönelik linç kampanyasının en önünde yer almakta gösterdiği canhıraş çabalarını bir yana bırakırsak muhalefet partileri Yanardağ’ın tutuklanmasını hukuki değil muhalefete de gözdağı amaçlı bir girişim olarak değerlendirip derhal serbest bırakılmasını istediler.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), DİSK Basın İş, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) ve PEN Yazarlar Derneği yaptıkları açıklamalarla Gazeteci Yanardağ’ın tutuklanmasının basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkının açıkça ihlali olduğunu belirterek tepki gösterdiler, Yanardağ’ın serbest bırakılmasını istediler.

GERÇEKLERİ SÖYLEMENİN BEDELİ DAHA DA ARTACAK!

Tutuklama, basın meslek örgütlerinden muhalif siyasetçilere, aydın ve demokrat çevrelere kadar geniş bir kesimde tepkiyle karşılandı. Ama “Bu tepkiler ne kadar etkili oldu?​” denirse, bu soruya verilen yanıt ne yazık ki en iyimser ifadeyle “Pek etkili olmadı” biçimindedir!

Çünkü tek adam rejimi, seçimden elde ettiği gücü, gerçekleri yazma ve söyleme gayreti içindeki medya başta olmak üzere tüm muhalif gördüğü kesimleri ezme gücü olarak kullanmaktadır. Tıpkı seçim stratejisini muhalefeti itibarsızlaştırıp sindirme üstüne kurmuş olması gibi!

Ekonomide sorunların büyümesi ve halkın sıkıntılarının daha da artarak yerel seçime gidileceği dikkate alındığında, “Gerçekleri söylemenin bedelinin” daha da artacağını söylemek yanılış olmaz.

Cezaevinde 33 gazeteci vardı. Gazetecilik meslek örgütleri, bayram vesilesiyle yaptığı açıklamada “33 tutuklu gazetecinin serbest bırakılmasını” istediler. Merdan Yanardağ ile şimdi cezaevindeki gazeteci sayısı 34 oldu. Ama Yanardağ sadece cezaevindeki 34 gazeteciden biri değil. Çünkü Yanardağ, bir “montaj kasete” dayanılarak tutuklanan ilk gazeteci!

Tıpkı çeşitli siyasi davalardaki “gizili tanıklar” gibi şimdi de bir canlı TV programında fikirlerini söyleyen bir gazeteci, “montaj bir kaset” kanıt gösterilerek tutuklandı. Üstelik zorla sınırın dışına atılsa bile geri geleceğini herkesin bildiği, “Delilleri karartması”nın mümkün olmadığı ve kendisine yöneltilen suçlamanın yatarının olmadığı dikkate alındığında Yanardağ’ın tutuklanması, bundan böyle benzer tutuklamalarda sıranın kime geldiğini ucu açık hale getirmektedir.

TEPKİLERİN ORTAKLAŞTIRILMASI OLMAZSA OLMAZ!

Kısacası, tek adam rejiminin yeni bir “Gazeteci tutuklama” tutumuyla karşı karşıyayız. Ki, Yanardağ’ın böylesi iddialarla tutuklanmasının bu iktidarın; önümüzdeki günlerde RTÜK üstünden girişimlerle muhalif gördüğü TV’leri kapatmak, BİK üstünden gazeteleri baskı altına almak, mahkemeler aracılığıyla gazetecileri ve muhalif siyasetçileri sindirip susturmak için her yola başvurmaktan çekinmeyeceğinin işareti olarak görülmesi yanlış olmayacaktır.

Yanardağ’ın tutuklanmasıyla ilgili tartışmalarda, verilen tepkilerin “ah vah” demeyi aşmadığından şikayet edildiği, daha etkili tepkilerin ortaya konması istendiği dikkate alındığında açıkça görülmektedir ki, basın özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını savunanların ortak mücadelesi için adımların atılmasının önemi önceki dönemlere göre daha da artmıştır.

Bu yüzden de basın meslek örgütleri başta olmak üzere gerçeklerin yazılıp söylenmesinden yana olan her kesimin basın özgürlüğü ve halkın haber alma özgürlüğünün savunulması mücadelesinin ortaklaştırılmasında üstüne düşeni yapması, “Artık çok daha önem kazanmıştır”ın ötesinde, tek çıkar yoldur da!

“Şimdi sıra kimde?​” diye beklenmeyecekse, başka yol yok!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

Yoksulluk sınırı kırmızı çizgi

600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşmesi görüşmeleri dün başladı. Ek iş yapmadan geçinemez hale gelen işçilerin temel talebi yoksulluk sınırının üzerinde ücret. Kamuda 4 ayrı kuşaktan savunma sanayi işçilerinin aktardığı deneyimler de taleplerin ancak birlik olup, mücadeleyi göze alınca kazanılabildiğini gösteriyor.

Ücretler yoksulluk sınırının üzerine çıkarılsın

Vergi kesintileri yüzde 15’le sınırlı tutulsun

İkramiye ve ek ödemeler vergi kesintisi dışında bırakılsın

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Mardin’de kayyım 3 ayda 301 işçiyi işten attı.

Evrensel'i Takip Et