1 Temmuz 2023

‘Beş Şeytan’ın gizemleri ve erdemleri

MUBI Türkiye YouTube kanalında yayımlanan 'BEŞ ŞEYTAN | Fragman | MUBI’de şimdi gösterimde' adlı videodan alıntı

“Gerçeküstü”nü yeryüzüne yardıma çağırmanın amaçlarından birisi onun ilhamıyla bir topluluk üzerinde etki yaratmaksa; diğeri saf gerçeği gözler önüne sermek için ‘ilahi’ olanın, gerçeküstünün çarpıcılığından yararlanmaktır. Sinemada çoğu zaman ikincisi için çağrılır doğanın gizemleri. Kimi zaman gerçeklikten kaçmak, kimi zaman gerçekliğe biçim vermek kimi zamansa gerçeği yeniden inşa etmek için kullanışlı bir aparattır çünkü. Ama bir o kadar da netamelidir kuşkusuz.

Zira kuşağının en yetenekli komedyenlerinden Deniz Göktaş’ın bir skecinde kullandığı “21. yüzyılda skolastik Kadıköy’de yaşanıyor”[1] esprisinin bir gerçekliği var. Haliyle gerçeküstünü yardıma çağırmak onu bir umuda dönüştürme riskini de taşıyor. Ama kadın yönetmenler alıyor bu riski neyse ki. Son birkaç ay içinde Ayşe Polat’ın “Kör Noktada”,  Gina Gammell - Riley Keough ikilisinin “Savaş Atı” (War Pony) filmleri karakterlerinin kimi gerçeküstü maharetleriyle aydınlatıyorlardı gerçeğin kendisini. Dolayısıyla öncelikle bu riski alma cesaretini alkışlamamız gerekiyor.

Şu sıralarda MUBI Türkiye’de gösterimi devam eden “Beş Şeytan” Filminin Yönetmeni Léa Mysius da bu takdiri hak edenlerden. Geçmişin katı gerçeğini bu günde inşa ettiği gerçeküstüyle billurlaştırıyor çünkü o da. Geçen yıl Cannes’da seyirciyle buluşan yapım, bugünün ıstıraplarının geçmişin anılarıyla yoğrulduğu ‘beşli’ bir ilişki anlatıyor.

Sırtını Alplere dayamış küçük bir Fransız kasabasındayız. Joanne yüzme hocalığı yaparak hayatını sürdürmektedir. İtfaiyeci eşi Jimmy ile araları pek iyi değildir ama küçük kızları Vicky ile özel bir ilişkileri vardır. Bir süre sonra her ikisinin de ‘garip’ huyları olduğunu anlarız. Joanne, soğuk havaya rağmen gölde düzenli olarak yüzmektedir. Ama bu yüzüş basit bir spor etkinliği değildir. Her defasında hipoterminin sınırlarında dolaşacak kadar suda kalmaktadır. Ama asıl maharet Vicky’nindir. Özel hatlara sahip suratı, kabarık saçlarıyla tam bir sinema yüzü olarak dikkat çeken bu küçük kız çocuğu kokuların izini sürmekte, kime/ neye ait olduğunu hemen anlamaktadır.

Bir gün ansızın halası Julia çıkıp gelir geçmişin içinden. Joanne’ın bu durumdan rahatsız olduğunu anlarız ama Jimmy kardeşini görmezden gelemez. Annesine tutkuyla bağlı olan Vicky, Julia’nın gelişini bir tehdit olarak algılar. Benzer bir algı annesinde de vardır. Tam da bu noktada seyirci acaba geçmişte ne oldu sorusunu sormaya başlıyor. Yönetmen Léa Mysius’un bu konuda basit ama çok işlevsel bir çözümü var. Vicky’nin Julia’ya ait bir kokuyu deneyimledikten sonra transa geçip geçmişe gittiği ve Joanne, Jimmy, Julia ve havuzdaki diğer görevli Nadine arasında uzun yıllar önce yaşanmış olanları görmeye başladığı bir görsellik inşa ediyor yönetmen. Bu buluş hem geriye dönüşler için parlak bir çözüm oluyor hem de Vicky’nin bir ‘düşman’ olarak gördüğü halasını tanımasını sağlıyor. Asıl olarak da anne babasının durumuna, birbirleriyle ilişkisine bakarak kafasında oluşan sorulara da yanıt buluyor.

Öte yandan bu yolculuklar, Joanne, Vicky, Jimmy ve Nadine arasında uzun yıllar önce yaşanmış olan ve ırkçılık, cinsiyetçilik vb. ön yargılarla sınanmış, paranoya ve şiddetle şekillenmiş kimi yaraları da görünür kılıyor. Bugünün arızalarının geçmişte kurulduğunu, bazı yaraların hiç kapanmadığını, gönül yaralarını onarmak içinse doğru zamanların, zorlu mücadelelerin gerektiğini fısıldıyor. İzlemeyenler için daha fazla ayrıntıya girmeyelim. Ama “Beş Şeytan” risk almaktan çekinmeyen, yeni anlatım dilleri inşa etmeye çalışan filmlerden birisi. Bu filmlere dair kararsızlıklar, tartışmalar devam edecek kuşkusuz ve bir yerlere bağlanacak.

Öykü Sofuoğlu, “Beş Şeytan”a dair Altyazı’daki[2] yazısını “Yaratıcılık anlamında özgürce seçimler yapmak adına bu yerleşik beklentileri umursamayan yönetmenler ise bizlere öznel bakışın önemini hatırlatıyor, İyi ki de hatırlatıyorlar. Filmleri, kusurluluğa övgü niteliğinde olan bu sanatçılar iyi ki var ve iyi ki birilerini hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyorlar!” diye bitirmiş. Ben de “Kör Noktada”yı şöyle bağlamışım: “Bu gizemli hal, filmi izlerken bir hava katsa da bütün hikayenin de altını oyan bir kara deliğe dönüşüyor kanımca. Çünkü hiçbir yere bağlanmayan bu boyuta dair geri dönüp bakıldığında ve Melek’in tavırlarının hikayeye kattıkları düşünüldüğünde, keskin virajların dönülmesi için kolay bir aparat olarak kullanıldığını düşündürtüyor bu tercih.”

“Beş Şeytan”ın gizemleri hem Öykü’nün dikkat çektiği gibi beklentileri umursamayan bir cesarete hem de filmi içine çökerten bir kara deliğe dönüşüyor. Her şeye rağmen iyi ki de dönüşüyorlar!

[1] Bir yerlerde denk gelmişsinizdir ama henüz tanışmamışlar için Deniz Göktaş’ın son gösterisinin linkini şöyle bırakayım
[2] altyazi.net/yazilar/elestiriler/bes-seytan

Evrensel'i Takip Et