3 Temmuz 2023

Guatemala’da değişim talebi

Geçtiğimiz hafta başkanlık seçimlerinin ilk turunun tamamlandığı Guatemala’da sonuçlar 20 Ağustos’ta ikinci turun yapılacağı yönünde kesinleşmiş bulunuyor. Üç önemli adayın ülkenin seçim kurulu tarafından yarış dışında bırakıldığı seçimlerin ilk turunun galibi ise yüzde 17 ile geçersiz oylar oldu. Buna yüzde 4 oranındaki boş oyları da eklediğimizde, seçime dahil edilmeyen üç adayın protesto oy çağrısının güçlü bir biçimde desteklendiği anlaşılıyor. İkinci tura kalan adaylardan Sandra Torres, daha önce iki defa kaybettiği başkanlık seçimlerini bu sefer eskiden merkez sol olarak konumlanan partisini sağ ve muhafazakar oylara yakınlaştırarak kazanmayı hedefliyor. Seçimlerin sürpriz ismi ise anketlerde yüzde 3 oy alacağı tahmin edilen ancak ikinci tura kalarak Torres ile yarışacak olan Bernardo Arévalo oldu. Arévalo, 1944 devrimi ile birlikte ülkenin demokratik olarak seçilen ilk başkanı olan Juan José Arévalo’nun oğlu, eski bir diplomat ve sosyolog. 2015 eylemlerinde ortaya çıkan ve kendisini solda tanımlayan siyasi hareketin adayı olan Arévalo’ya genel olarak gençlerden ve kentli orta sınıflardan destek geldiğini söylemek mümkün.

Arévalo’nun sürpriz bir biçimde ikinci tura kalması, Guatemala’da solda konumlanan bir adayın ilk defa başkan seçilebileceği anlamına geldiğinden ikinci turda nasıl bir sonuç çıkacağını da muğlaklaştırıyor. Sandra Torres, mevcut politik düzenin devamlılığını temsil ederken kampanyasında yoksullukla mücadele politikalarına önem vermiş ve güvenlikçi bir söylem benimsemişti. Ancak Torres’in kendisine kesinlikle oy vermemekte kararlı olan önemli bir kitleyi ikna etmesi gerekiyor. Yolsuzlukla mücadele, demokratikleşme ve altyapı programlarına önem veren Arévalo’nun ise, Torres’i desteklemeyen ancak soldan bir başkan da görmek istemeyen seçmenlerin oyunu kazanması güç görünüyor. Farklı ve yeni bir siyaset biçimini savunan Arévalo ve siyasi hareketi ülkedeki demokratik siyaset alanlarının her gün daha da fazla daraltıldığını savunuyor.

Bununla birlikte Bukele etkisi ve yeni Orta Amerika tipi otoriterlik ise Guatemala seçimlerine de damga vurmuş görünüyor. El Salvador’un artık neredeyse herkesçe tanınan Başkanı Nayib Bukele’nin açık bir biçimde savunduğu ve hukuk normlarının, insan haklarının, güçler ayrılığının ve demokratik mekanizmaların güvenlik uğruna feda edilmesi gerektiği şeklinde özetlenebilecek stratejisi sadece El Salvador’da değil tüm bölgede popülerlik kazanmış durumda. İç savaşlar, kontra etkisi, yozlaşmış kolluk kuvvetleri ve devletten güçlü hale gelmiş uyuşturucu çeteleri ile mücadele ile geçen son kırk yıldan sonra Bukele’nin antidemokratik güvenlikçi politikaları El Salvador’da toplumun önemli bir kesiminin desteğini alabiliyor. El Salvador’daki olağan üstü hal uygulaması en son Honduras’ın sol hükümeti tarafından da benimsenmişti. Sandra Torres, Guatemala’da sadece mevcut siyasal rejimin devamlılığını değil ama aynı zamanda toplumun belirli kesimlerinde destek bulan Bukele tipi güvenlik politikalarını da savunarak, kendisine oy vermemekte kararlı olan kitleleri ikna etmeye çalışıyor. Özellikle ABD için Orta Amerika’daki önceliğinin düzensiz göçün engellenmesi olması, Bukele tipi otoriter rejimlere göz yumulması ve aslında bunlara zımnen destek olunduğu anlamına geliyor. Aynı şekilde yolsuzlukla mücadele de şiddet olaylarının kontrol altına alınmasına öncelik verilmesi sebebiyle geri plana itilmiş bir tema olarak karşımıza çıkıyor.

Bölgedeki otoriterleşme eğiliminden Guatemala’nın yeni bir siyasal düzen, yolsuzlukla mücadele ve demokratikleşme vaadini savunan bir adayla kaçıp kaçamayacağını ise önümüzdeki seçimlerde ve sonrasındaki süreçte görmek mümkün olacak. Ancak hiç şüphesiz, Guatemala seçimlerinin, değişim talebinin toplumların genelinde ve özellikle gençler arasında önemli ölçüde yankı bulduğunu bir kez daha gösterdiğini söylemek mümkün.

Evrensel'i Takip Et