04 Temmuz 2023 04:21

Fransa'da neler oluyor?

Fransa'da 17 yaşındaki gencin öldürülmesini protesto eylemi

Fotoğraf: AA

Paylaş

Yandaş basının bazı kalemşorlarına bakarsak, “Laik Fransız iktidarı Müslümanlara karşı sürekli baskı politikası uyguladığı için patlama oldu”, laik göçmen karşıtı ırkçı çevreler ise “Görüyorsunuz, Fransa’da göçmenler ayaklandı, yarın aynısı başımıza gelebilir” diyerek içerideki göçmen düşmanlıklarına destek bulmaya çalışıyor.

Fransa’daki ayaklanmanın din ile doğrudan bir ilgisi yok. Ayaklananların büyük kesimi kültürel olarak Müslüman kökenli ise de talepleri dinle ilgili değil. Bizdeki şeriatçılarla aynı kafada olanları ayaklanan Fransızların belki yüzde beşi bile değil.

Bir diğer gerçek ise, ayaklananlar göçmen değil. Fransız vatandaşı. Fakat, dedeleri ya da babaları yıllar önce Fransa’nın Afrika’daki sömürgelerinden göç etmiş. Ayaklananlar onların ikinci, üçüncü kuşağı.

Yandaşların ve yabancı düşmanı ırkçıların gözlerden saklamaya çalışmasına rağmen ayaklanma sınıfsal. Benzer ayaklanmalar son yıllarda ABD ve Fransa başta olmak üzere çok sayıda Avrupa, Asya, Latin Amerika ve Afrika ülkesinde görüldü.

Fransa ve ABD’dekilerin farkı (Sarı Yelekliler hareketini dışta tutarsak) ayaklanmalarda Fransa’da Afrika kökenlilerin, ABD’de ise siyahilerin (Son tahlilde onlar da çok daha uzun süre önce Afrika’dan ABD’ye gelenler) ayaklananların çoğunluğunu oluşturmaları.

ABD ve Fransa’da ayaklananlar o ülkelerin vatandaşı. Kanun önünde sözde diğerleri ile eşit haklara sahipler ama hep ikinci sınıf vatandaş olarak görülmüşler ve öyle muamele görmüşler. Ve ayaklananlar en yoğun sömürüye ve baskıya uğrayan ve işsiz kalan işçi ve emekçiler.

Vakti zamanında emperyalist kapitalist patronlar bunları ucuz iş gücü olarak sömürgelerden getirmiş. Hem onları iliklerine kadar sömürmüş hem de yerli işçi sınıfını onları da kullanarak baskı altında tutmuş. Ücretleri düşürmüş, yerli işçileri işsizlikle tehdit etmiş vs. Bu işçilerin çocukları, torunları (Kale alınmayacak istisnalar olsa da) da onlarla aynı kaderi paylaşmış.  Emperyalist kapitalist ülkelerde ekonomik krizler olduğunda en önce bu işçiler ve emekçiler etkileniyor. En önce onlar işsiz kalıyor, ücretleri düşüyor, daha da yoksullaşıyor. Bütün bunlara son yıllarda giderek yükselen ırkçılık ve faşizm eklenince sosyal patlamalar gündeme geliyor.

Bazıları da “İsyan, ayaklanma güzel de bu yağmalama, araba yakma olayları olmasa…” gibi itirazlar ediyor. Evet, ayaklananlar devrimci bir partinin, sosyalist bir partinin önderliğinde ayaklansa eylemler farklı olurdu. Ama, ayaklananları Vandallıkla suçlayanların çoğunun yıllarca örgütlü mücadeleyi karalamış, örgüt fobisi pompalamış kişiler olması da ilginç.  

Ayaklananlar öfkelerini patronlara, zenginlere yöneltiyor. Yağmalanan mağazalar, yakılan arabalar çoğunlukla onların. ABD’de böyle bir ayaklanmadaki en ilginç sloganlardan biri “Zenginleri yiyin” idi.

Yazıyı kıssadan hisse ile bitirirsek; sömürü ve zulüm, mağdurlarını eninde sonunda ayağa kaldırır. Çözüm sömürüsüz, savaşsız, sınırsız özgürlükler dünyasıdır.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa