Zenginden çalmanın keyfi!

Para Kokusu filminden bir sahne
‘İşçi sınıfının şairi’ Ken Loach ve kadim ortağı Senarist Paul Laverty’nin yarattığı “Meleklerin Payı”, altı sınıf bir grup insanın çok değerli bir viski fıçısını çalma girişimi üzerine kuruluydu. Dibe vurmuş bir karakterin zenginden çalarak bir anlamda ‘artık değer’e el koyması esprisi üzerine kuruluydu film.
Perşembe günü Netflix’te gösterilmeye başlanan “Para Kokusu” (Cash) da aynı espriye dayanıyor. Kuşkusuz ortada “Meleklerin Payı” gibi sınıfsal anlatısı oldukça keskin bir yapım yok. Karakterlerin ‘çalma’ motivasyonları da, gidilen yolda, seçilen final de farklı ama yine de ‘zenginden çalma’ fikrinin kendisi yeterince cazip!
Müzik videolarıyla tanınan, daha önce aynı platformda yayımlanan “La Révolution” (2020) adlı dizinin üç bölümü çeken Jérémie Rozan’ın yazıp yönettiği “Para Kokusu”, küçük bir Fransa kasabasında geçiyor. Ana karakterimiz Daniel, çocukluğundan bu yana neredeyse kasabanın her şeyine sahip olan Breuil ailesine nefret ederek büyümüştür. Yakın arkadaşı Scania ile birlikte bir iş kurarlar büyüdüklerinde. Ancak en büyük müşterileri Breuil olunca, onlara satmak zorunda kalırlar ve mecburen ‘proleterleşirler’! İkisi de Breuil’in parfüm fabrikasında işe girmek zorunda kalır. Daniel, bir vesileyle işçilere hediye edilen pahalı marka parfümü internetten satışa koyar ve anında satılır. Bu durum aklına bir fikir getirir. Artık Scania ile birlikte sıkı önlemlere rağmen fabrikadan parfüm çıkarıp internette satarlar. Kısa sürede iyi de para kazanırlar.
Ancak kapitalizmin yasaları işlemeye başlar. Talep geldikçe işler artar ve daha da büyümek zorunda kalırlar. İnsan Kaynakları Müdürü Virginie’i ve fabrikadan başka işçileri (sendika temsilcisi de dahil) sürece dahil ederler ve milyon avroluk bir şebekeye dönüşürler. Ta ki fabrikanın üçüncü nesil patronu Patrick Breuil kurumu satma kararı alana kadar.
“Para Kokusu”, ilk yarım saatte denklemini oldukça sınıfsal bir öfkeden kuruyor aslında. Karakterinin motivasyonu da böyle başlıyor. Ancak, bir noktadan sonra bu anlatıyı bir kenara bırakarak tamamen sınıf atlama rüyasına hatta soygun filmine meylediyor. “Meleklerin Payı”nı örnek olarak vermemin anlamlarından birisi de burada çıkıyor ortaya. Orada içinde soygunun da olduğu bir sınıf anlatısı inşa ediliyordu. Burada ise içinde sınıfın olduğu bir soygun hikayesine dönüşüyor film. Ki, bunu Virginie ve Daniel’in tarihi köprünün üzerindeki tartışmalarında da görebiliyoruz. Hal böyle olunca anlatı da bir intikam hikayesinden, köşeyi dönme fantezisine doğru meylediyor.
Filmin aksayan taraflarından birisi de Daniel dışındaki karakterlere fazla alan açmaması, kimilerini ise karikatürleştirmesi. Örneğin film boyunca görmemize rağmen Scaina hikayenin komedi yükünü de sırtlayan bir karikatürden öteye gidemiyor maalesef. Öte yandan Daniel ve ekibinin yırtma çabasını açgözlülükle karıştırmamak gerekiyor. Sadece hak ettiklerini almak istiyorlar ama bunu yaparken motivasyonlarının başlangıçtaki ‘sınıfsal’ öfkeden paraya duyulan sevgiye doğru meylediyor ve daha entrikacı bir noktaya doğru savruluyor film.
Ezcümle, “Para Kokusu” her geçen gün düzgün içerik bulmakta zorlandığımız Netflix’in bu haftaki iyi seçeneklerinden birisi olarak kabul edilebilir. Hem bir çırpıda izlenebiliyor oluşuyla hem de nasıl yorumlanırsa yorumlansın ‘zenginden çalma’nın verdiği hazzın başka oluşuyla… “Ortalık çok sıcak hafta sonu evden çıkmayayım” diyenler için iyi bir seçenek olabilir.
Evrensel'i Takip Et