Zam ve zulüm düzeni
Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
“Zam, zülüm, işkence, işte faşizm”, “Zam zam zam ucuzluk ne zaman” bu sloganlar ve benzerleri geçmişte iktidarların ve sermayenin saldırılarına karşı atılan sloganlardı. Bir taraftan saldırılar teşhir edilirken, aynı zamanda işçi ve emekçi kitleler mücadeleye çağrılırdı. Bugün ülkenin içinde bulunduğu durum; iktidar ve sermayenin saldırıları, geçmiş saldırıları rahmet okutacak düzeyde artmış durumda. Zamlar peş peşe bindirilirken başta ÖTV olmak üzere vergi artışları da halkın sırtına yıkıldı. İktidarın politik saldırıları ise kapsamını ve şiddetini artırarak devam ediyor. Aydınlar ve gazeteciler keyfi olarak tutuklanıyor, gerçeği yayma peşindeki görsel ve yazılı basın susturulmak isteniyor, seçilmiş milletvekilinin tutsaklığı devam ediyor. Her protesto şiddetle bastırılmak isteniyor.
İşçi ve emekçilerin ekonomik durumunu biraz olsun anlamak için yapılan şu hesabı aktarmak yararlı olacak: Seçim öncesinde 8 bin 506 TL olan asgari ücret 426 dolar ediyor, 6.8 gram altına, 456 litre motorine denk düşüyordu. Seçim sonrasında asgari ücret 11 bin 402 liraya yükseltildi. Bu şimdilik 422 dolar ediyor ve 6.7 gram altına, 352 litre motorine denk düşüyor. En düşük işçi emeklisi maaşı ise 7 bin 500 TL’de sabit kaldı ve seçim öncesi bu 376 dolara denk düşerken bugün 273 dolara denk düşüyor. Kaşıkla verip kepçeyle alma durumunu bu tablo açık ve net anlatıyor.
Bu karşılaştırmaları diğer bütün ücretler ve maaşlar için de yapmak mümkün. Ama bu kadarı bile zaten emekçi halkın ne kadar soyulduğunu ve yoksullaşmasının hızlandığını açıkça ortaya koyuyor. Halkın bu duruma uzun süre katlanması beklenmemeli ve zaten ilk belirtiler özellikle emeklilerin, dar gelirli kesimlerin protestolara yöneldiğini gösteriyor. En az iki fabrikada ise grevler devam ediyor. Kitlelerin bu yönelimlerinin gelişmesinin ve yaygınlaşmasının teşvik edilmesi gerektiği ortadadır.
Muhalefetteki düzen partileri seçimler öncesinde kendi kontrollerinin dışına kayabileceği endişesi ile sokağa çıkmanın provokasyon olacağını, sakin kalmak gerektiğini ileri sürüyorlardı. Bugün ise bazıları -CHP, İyi Parti- kendilerine oy veren kitlelere “Önce siz bir şeyler yapın” diyorlar, CHP baskılar karşısında binalarında basın açıklamaları yapmak zorunda kaldı. İlerici ve devrimci güçlerin her halde şunu daha iyi anlaması gerekiyor: Kitleleri düzen partilerinden beklenti içerisine sokacak her türlü tutum ve yaklaşımdan uzak durmak gerekiyor. Sorumluluk almak, emekçi kitlelerin mücadelesini geliştirecek ve ilerletecek çağrı ve sloganlarla mücadelenin güçlenip, yaygınlaşmasını sağlamak gerekiyor.
İktidar ise bugünlerde para bulma seferleri düzenliyor. Erdoğan Körfez ülkelerinde petrodolarlardan bir miktarını kendisine çekmek için görüşmeler yapıyor. Sermayenin egemen olduğu dünyada karşılıksız hiçbir şeyin olmadığı biliniyor. Para çekmenin yolu ya ülkenin değerli varlıklarını satmaktan, ya da yüksek faizler ödemekten geçiyor. Her iki yöntem de ülkenin ve halkın geleceğini ipotek etmek, birikmiş sorunların üzerine yenilerini eklemek ve var olan durumu ağırlaştırmak, dışa bağımlılığı artırmak anlamına geliyor. Bugüne de zaten bu yöntemler izlenerek gelindi. Ama iktidar bunlarla da yetinmiyor, “Gelin yatırım yapın, ucuz iş gücünden yararlanın sömürünüze aracılık edeyim” diyor. Bu arada Erdoğan her gittiği ülkenin liderine bir Togg hediye etmekten de geri durmuyor.
Bitirirken yeniden dikkat çekmek gerekiyor ki; ülke iktidar tarafından ekonomik ve politik olarak karanlık bir dehlize sokulmak isteniyor. Ülkenin ve halkın geleceği bir taraftan büyük sermayenin sınırsız soygununa, diğer taraftan her birisi artık bir holding olan tarikatların gericiliğine terkediliyor. Toplumsal ve politik alanın politik İslam’a yol açılarak dinselleştirilmesi adımları hızlı bir biçimde devam ediyor. Bu halk bu kadar yoksullaşmayı, sadaka niyetine dağıtılan “sosyal yardımlara” el açarak yaşamayı kabul etmeyecektir. Bugünden filizlenen mücadele eğilimleri gelişip, güçlenecektir. İşçi ve emekçi halkın önündeki örgütlü güçlerin yetenekle, cesaretle inisiyatif alması, tarihi bir sorumlulukla hareket etmesi gerekiyor.
- Gelişmelerin kısa özeti 17 Ocak 2025 05:12
- 13 Ocak güçlendirilmeli 10 Ocak 2025 04:24
- Değişimin zorunluluğu 03 Ocak 2025 07:15
- 'Zaferden' işçiye düşen 27 Aralık 2024 05:25
- Seyredecek misiniz? 20 Aralık 2024 05:42
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13
- Elde ne var? 01 Kasım 2024 05:05