Zam yağmuru ve "ekonomik müjdeler"i birlikte düşünmek
Bes üyeleri, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı önünde açıklama yaptı | Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel
2020 verilerine göre Türkiye’de haftalık çalışma süresi ortalama 42.9 saat. Bu sonuç Türkiye’yi çalışma saatinin Avrupa Birliği genelinde en yüksek olduğu ülkeler listesinin ilk sırasına yerleştiriyor.
Geçen hafta yürürlüğe giren torba yasayla kurumlar vergisinde beş puanlık artış yapılmış, motorlu taşıtlar vergisi iki katına çıkarılmış, akaryakıt ÖTV’sini beş katına kadar artırma yetkisi Cumhurbaşkanına verilmişti. Bu yetkinin hemen kullanılmaya başlandığını biliyoruz. Uzmanlar şu ana kadar yapılan ÖTV tahsilatıyla bütçeye konulan rakamlar arasındaki farkın kapatılabilmesi için özel iletişim vergisi ve konaklama vergisinde ciddi bir artış bekliyor. Ayrıca dayanıklı tüketim mallarından alınması öngörülen ÖTV’nin şu ana kadar yarısından azının tahsil edildiği ve zam sırasının bu ürünlerde olduğu belirtiliyor.
Talep enflasyonuna bağlı zamlar yanında, işçilik ve akaryakıt başta olmak üzere maliyet kalemlerindeki artışlar zincirleme zamları tetikliyor. Ankara’da toplu ulaşım ücretlerine yapılan zam, “Başka çaremiz kalmadı” denilerek açıklandı.
Fiyat artışları emekçileri tarifi güç zorluklarla karşı karşıya bıraktı. Birleşmiş Markalar Derneği Başkanı Sinan Öncel, tüketicilerin tasarruf yerine alışverişe yönelerek zamlarla başetmeye çalıştığını, imkan ölçüsünde ürün stokladığını belirtti.
* * *
Bir yanda bunlar olurken, Baykar Teknoloji yetkilileri, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı ile TİHA satışı için iki ülke arasındaki en büyük savunma ihracat anlaşmasının imzalandığını duyurdu.
Kamuyu Aydınlatma Platformunca yapılan bir açıklamaya göre, ASELSAN uluslararası bir müşteri ile 123.5 milyon dolar tutarında bir yurt dışı satış sözleşmesi imzaladı.
Gayrimenkul Yurt Dışı Tanıtım Derneği Başkanı Faruk Akbal, gayrimenkulde TL’nin değer kaybı nedeniyle ortaya çıkan emlak satış potansiyelinden yeterince pay alamamaktan yakınarak, bu konuda doğrudan yatırımın artırılması gerekliliğine vurgu yaptı.
Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğince yapılan açıklamaya göre, yerli yatırımcıların pay senedi varlıkları, son bir yılda yüzde 156 oranında büyüyerek, haziran ayı sonunda 1 trilyon 936 milyar liraya ulaştı.
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanında, 16 Temmuz’da gerçekleşen 674 uçuşta 123 bin 607 yolcu uçuşuyla bir rekor kırıldığı açıklandı.
E-ticaret sektöründe satış hacmi, 2022 sonunda yüzde 110 artışla 801 milyar liraya ulaştı.
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Birleşik Arap Emirlikleri ile enerji, savunma, altyapı, teknoloji ve bankacılık sektörlerini kapsayan, ihracat finansmanı ve deprem tahvillerini de içeren 50.7 milyar dolarlık anlaşma yapıldığını duyurdu.
* * *
Geçtiğimiz haftanın haberlerinden süzülen yukarıdaki tablo, çelişkilerle yüklü bir gerçekliği, aralarında uçurum olan iki farklı fotoğrafı bize gösteriyor.
İlk fotoğraf ‘uzun çalışma lideri’, ‘ucuz emek cenneti’ Türkiye’den bir kesit içeriyor. Giderek artan sayıda kişi, alım gücü her geçen gün eksilen ücretlerle çalışıyor ya da çalışabilmek için sırada bekliyor. Ülke çapında orta gelirli kesimi eriten koşullar etkisini artırarak devam ediyor. Ekonomi yönetiminin artık şaşırtıcı olmayan bir hızla çizdiği zikzaklardan emekçi kitlelerin payına düşen derin yoksulluk, istikrarsızlık ve müthiş bir tedirginlik.
Bir önceki fotoğrafın aksine ikinci fotoğraf “iyi haberler”le, “başarı öyküleri”yle dolu. Özellikle Körfez ülkelerinden beklenen sermaye girişlerine dayalı, değersiz TL sayesinde artan ihracattan güç alan “müjdeler” burada. Çoktan yerle bir olmuş tarım ve sanayi üretimini düzeltmek yerine fiyat istikrarını ve ekonomik büyümeyi fon ve sermaye girişlerinde arayanların başarı diye gösterdiği bu ikinci fotoğrafın temel özelliği, içerdiği güven ve istikrar hissi. Bu fotoğrafta poz verenlerin mutluluğu, ekonominin çöküş sürecinde Erdoğan rejimi ile ‘al gülüm-ver gülüm’ ilişkisi kurmuş olmalarından kaynaklanıyor.
İki fotoğraf arasındaki en temel ayrım zaman boyutunda öne çıkıyor. İlk fotoğraftaki sefalet koşulları şu anda yaşanıyor olsa da, “iyi haberler” için ‘uzak gelecek’ işaret ediliyor. Öte yandan bu iki fotoğraf, her ikisinin aktörleri arasındaki çıkar çelişkisini en yalın haliyle gösteriyor. Yabancıya konut satışı patlatılamadığı için duyulan üzüntüyle, başını sokacak bir ev bulamıyor olmanın çaresizliği aynı coğrafyada yaşanıyor. Bilançolar rekor üstüne rekor kırarken temel ihtiyaç maddelerine konulan ek vergiler de iki ayrı dünyanın kalın sınır çizgilerine ışık tutuyor.
Aslında iki fotoğraf arasındaki ayrımları ve çelişkileri görmek için uzman olmak gerekmiyor. Erdoğan rejimi şimdilik bu iki fotoğrafı en azından nüfusun belli bir kesimine birbirinden ayrı göstermeyi başarıyor. Bu iki fotoğrafın birlikte görünür kılınması ve yalanın duvarının yıkılması ise örgütlü mücadele ve nitelikli muhalif çaba gerektiriyor.
- Adı konulmamış süreci izlerken... 12 Ocak 2025 04:19
- 2025’te erdem, dayanışma ve örgütlülük biriktirmek 29 Aralık 2024 05:11
- Gündem dayatmasına karşı siyaset 22 Aralık 2024 04:40
- Başarısız devletin yıkılışı mı, yeni bir felaketin başlangıcı mı? 15 Aralık 2024 04:03
- Suriye’deki gelişmeler ve çözüm sürecinin akıbeti 08 Aralık 2024 05:14
- Baskıların haritası bize ne söylüyor? 01 Aralık 2024 04:56
- 150. Yazı - Üçüncü Mektup 24 Kasım 2024 03:01
- Biber gazını 40 yaşından sonra tadanların muhalefetini zenginleştirmek 17 Kasım 2024 04:25
- Demokrasi karşıtlığının kitlesel tabanı 10 Kasım 2024 05:26
- Ahmet Özer'in tutuklanması ve Kolombiya barış sürecinden dersler 03 Kasım 2024 04:32
- Fethullah Gülen'den sonra... 27 Ekim 2024 04:02
- ‘Çözüm’ü küçük çıkarlar için heder etmek 20 Ekim 2024 04:47