23 Temmuz 2023 05:50

Emek güçlerinin mücadeleyi birleştirmek için harekete geçme zamanı

elinde dövviz tutan üç insan

Fotoğraf: Hasret Gültekin Kozan/Evrensel

Paylaş

Motorin ve benzine 6’şar, otogaza 4 TL zam olarak yansıyan ÖTV, daha doğru bir adlandırmayla “Erdoğan zammı”nın ilk sonucu ekmeğe ve ulaşıma zam oldu.

Halkın geçimi söz konusu olduğunda ekmek bir semboldür. Bu yüzden de ne zaman ki emekçilerin geçim koşullarını zorlaştıracak bir durumla karşılaşılsa “Ekmeğimize el uzatıldı” denir. Ama bu sefer sembolik anlamının ötesine geçerek, halkın sofrasında zorunlu ihtiyaç maddelerinin açık ara ilk sırasındaki ekmeğe fahiş zamlarla el uzatıldı.

Birçok kentte 200-210 gramlık ekmeğin fiyatı 5-5.5 TL’den 7-7.5 TL’ye çıkarıldı.

Türkiye Ekmek Üreticileri Federasyonu Genel Başkanı Murat Kavuncu önceki gün yaptığı yazılı açıklama ile ekmeğin fırıncılara maliyetinin 10 TL’yi geçtiğini, dolayısıyla ekmeğin 12 TL’den satılması gerektiğini söyleyerek, 7-7.5 TL’lik ekmek fiyatlarının “yetersiz” ve “geçici” olduğunu, önümüzdeki dönemde ekmeğin 12 TL’ye çıkacağını söyledi.

Ulaşımda ilk zam tepkisi ise taksiciler ve toplu taşıma konusunda büyük güçlüklerle karşı karşıya olan büyükşehir belediyelerinden geldi. İstanbul ve Ankara’da taksiciler kısmi bir “kontak kapatma” ile tepki gösterdi.

İstanbul ve Eskişehir’de büyükşehir belediye başkanları, hiç olmazsa toplu taşımada kullanılan motorinin ÖTV ve KDV’den muaf tutulmasını isterken, çiftçi temsilcileri de motorin için aynı talebi dile getirdiler.

Toplu taşımaya ilk zam haberi ise yüzde 50’lerin üstünde oranlarla Ankara ve Eskişehir’den geldi.

İstanbul’da ve öteki büyükşehirlerde yapılacak UKOME toplantılarında toplu taşımaya, emekçileri çok zorlayacak yüksek oranlı zamlar yapılması bekleniyor.

Erdoğan zamlarının üstünden bir hafta geçmeden önceki gün motorine 1.55 TL’lik yeni bir zam daha yapıldı. Benzine de benzer oranda bir zammın eli kulağındadır!

YERELLERDE YAPILAN BASIN AÇIKLAMALARI ETKİSİZ KALDI!

Yaşadıklarımız açıkça göstermektedir ki, emekçilere yönelik birbirini tetikleyen yeni vergi ve zamların arkasının kesilmesi mümkün olmayacaktır. Bunu artık pazarda alışveriş yapmaya çalışan kadınlar da kendilerine mikrofon tutulduğunda pek güzel açıklıyor, şikayetlerini yaşadıklarıyla da somutlayarak yüksek sesle ifade ediyorlar.

Fahiş zamlar karşısında hoşnutsuzluğun tüm emekçiler arasında yaygınlaşıp derinleştiği çıplak gözle görülüyor. Ancak bu fahiş zamlar karşısında hoşnutsuzluğun tepkiye dönüşmesinin, başka bir söyleyişle iktidarın halkın ekmeğine yönelik büyük saldırısını püskürtecek boyutta bir tepkinin olmadığı bir gerçek.

Evet; KESK, Birleşik Kamu İş gibi konfederasyonlara bağlı kamu emekçileri sendikalarının çeşitli kentlerde basın açıklamaları biçiminde taleplerini ifade eden tepkileri sürüyor.

Başta yüzde 25 zam yapıldığı söylense de gerçekte maaşlarına 1 TL bile zam yapılmayan, 9 milyonu ayda 7 bin 500 TL ile geçinmeye mahkum edilmiş 16 milyon emeklinin küçük bir bölümü de olsa, ülke sathında “İnsanca yaşanacak bir maaş” için taleplerini dile getirdiler. Nitekim Gebze’de 3 emekli, 22 Temmuz (dün) saat 10’da Gebze Kent Meydanı’nda gerçekleştirecekleri basın açıklamasının ardından Ankara’ya doğru yola çıktılar!

Bakalım bu üç emekli arkadaş, yol boyunca il ve ilçelerde nasıl karşılanıp yolcu edilecekler? Yerel emek güçleri, bu yürüyüşün yaratacağı hareketlilikten yararlanarak kendi aralarında bir mücadele birliğini oluşturmak için harekete geçebilecekler mi? Bunu da göreceğiz. Eğer bu konuda bir adım atılabilirse; üç emeklinin emekleri boşa gitmemiş olacaktır!

DİSK’İN GİRİŞİMİ, EMEK MÜCADELESİNİN BİRLEŞTİRİLMESİ İÇİN BİR ADIM OLABİLİR Mİ?

Hiç kuşkusuz tepkilerin, basın açıklamalarının dar bir çevrenin katılımıyla yapılması, bu açıklamaların yaygınlaşması yerine yerellerin keyfine bırakılmış olması… gibi nedenlerle basın açıklamaları çok sınırlı ve bu nedenle de etkisiz kalıyor. Basın açıklamalarının kitlesel bir mücadelenin ön adımları değil de nihai bir tutum olarak ortaya çıkması, bu açıklamaların öncekilere göre bile daha az etkili olmasına yol açıyor.

KESK, Birleşik Kamu-İş ve DİSK’in, Türk-İş’in “arka bahçe” olmasından rahatsız olan Türk-İş üyesi sendika merkezlerini harekete geçirebilmeleri de mümkün olabilecektir.

Hele de ekim ayında MESS’le iş kolundaki işçi sendikalarının masaya oturacağı, Türk Metal’in belirlediği teklifin parasal taleplerinin daha şimdiden işçiler tarafından “Kabul edilemez” bulunduğu da dikkate alındığında sınıfın ileri kesimi ve mücadeleci sendikacıların işçilerin ve emekçilerin ana kitlesi üstünde etkili olması sürpriz olmayacaktır.

Geçtiğimiz hafta içinde toplanan DİSK Yönetim Kurulu; “25-26 Temmuz 2023 Salı ve Çarşamba günleri işyerlerinde toplu yürüyüşler yapılacak ve konfederasyonumuzun hazırladığı merkezi açıklamalar okunarak işçiler, 27 Temmuz 2023 Perşembe günü yapılacak protesto eylemlerine çağrılacaktır. 27 Temmuz 2023 Perşembe günü saat 18.00’de örgütlü olduğumuz tüm bölgelerde ve illerde protesto eylemleri gerçekleştirilecektir. Tüm üye sendikalarımızın ve bölge temsilciliklerimizin işyeri eylemleri ve basın açıklamalarına gerekli önemi göstererek kitlesel katılım sağlamasını” isteyen çağrısıyla  gidişata müdahale eden, emek mücadelesinin birleştirilmesi için ortamın olgunlaştırılmasına da yarayacak bir adım atmaya yönelmiştir.

Elbette ki zamlar ve vergilerin sadece DİSK üyelerini değil tüm sendikaların üyelerini ve sendikasız on milyonlarca işçi ve emekçiyi doğrudan ilgilendirdiği dikkate alındığında, ülkenin her yanındaki emek güçlerinin DİSK’in çağrısından kendilerine görev çıkarmaları, oluşacak ortamı yerel emek güçlerini birleştiren ve mücadeleye çeken bir dayanak olarak ele almaları önümüzdeki dönem açısından son derece önemli olabilecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa