24 Temmuz 2023

İşverene yönelik "makul" eleştiriler ifade özgürlüğü kapsamındadır

Fotoğraf: Midjourney Fırat Turgut/Evrensel

SORU: İyi günler. Çalıştığım iş yerinde ücretlerimize ek zam talebi ile eylem yaptık. Ben de bu konu ile ilgili olarak kendi sosyal medya sayfamdan bir paylaşım yapmıştım. Bu paylaşım ile ilgili olarak savunma yapmam istendi. İnternet paylaşımı sebebi ile beni işten çıkarabilirler mi? Buna karşı haklarım nelerdir?

CEVAP: İyi günler. İşçilerin iş yerleri ile ilgili olarak paylaşım yapmaları ile ilgili özel bir sınırlama yoktur. Burada genel olarak sosyal medya paylaşımlarının, özel yaşamın gizliliğini ihlal etmeme, hakaret içermeme, kişilik haklarını ihlal etmeme, kişisel verilerin korunması gibi hususlar kapsamında incelemek gerekir. Ancak, işverenler işçinin iş yeri ile ilgili paylaşımlarını, iş sözleşmelerinin haklı nedenle feshine kadar olumsuz sonuç verebilecek noktalara getirmektedirler.

Burada şu hususun ayrımını yapmakta fayda var. İşçinin çalışma saatleri içinde sosyal medyayı kullanması işini yapmasını engelleyecek ve iş yerinde çalışma düzeninin olumsuz olarak etkileyecek nitelikte ise bu durum işverene geçerli nedenle iş sözleşmesinin fesih hakkını verebilmektedir. Yargıtay mesai saatleri içerisinde sosyal medya ve özellikle internet üzerinden yazışma programlarının kullanılmasını feshe konu somut durumun niteliği bakımından değerlendirmektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi birçok kararında; sosyal medya kullanımının performansı etkileyecek derecede yoğun olduğunun ve işverenin performans düşüklüğüne işçinin sosyal medya kullanımının sebebiyet verdiğinin ispatı halinde bu durumun işverene geçerli nedenle fesih hakkını yani işçinin kıdem tazminatının ödenerek iş sözleşmesinin kabul edilmesi gerektiğine karar vermektedir. Ancak, her somut durum ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Ancak, işçinin her zaman feshin geçersizliğini isteme ve işe iadesini talep etme hakkı vardır.

Ayrıca, işverene ait isim ve markanın itibarının korunması da sosyal medya paylaşımları açısından kısıtlanabilecek hususlar kapsamına (Her somut durumda ayrıca incelenmek üzere) girebilir. Bunun dışında işvereni eleştiren, iş yeri uygulamalarını eleştiren uygulamaları ifade özgürlüğü kapsamında ele alınır. Burada ölçüt, makul “eleştiri” sınırını aşmamaktır.

Uygulamada, mahkemeler ayrım yapmakta ve sosyal medya paylaşımının ne olduğuna göre iş sözleşmesinin haklı nedenle feshine veya iş sözleşmesinin feshinin geçerli olduğuna karar verebilmektedir.

İşçilerin ifade özgürlüğü hakkını kullanması açısından ise uygulamada en çok tartışma yaratan husus uygulamada da iş yerinde işçinin yöneticiler veya iş yerindeki olumsuz uygulamalar hakkında yaptığı sosyal medya paylaşımlarıdır. Burada da her bir somut durum açısından mahkemeler ayrı değerlendirme yapmakta ve işçinin sadakat yükümlülüğü açısından değerlendirilmektedir. Örneğin, işçi iş yerindeki olumsuz bir durumu eleştirirken hakaret içeren ifadeler kullanmış ise bu durumda haklı nedenle fesih yapılmasını Yargıtay kanuna uygun bulmaktadır. Bu açıdan yukarıda da belirttiğimiz üzere bu durum her bir somut olay üzerinden ayrı ayrı değerlendirilmekte olup, mahkeme paylaşımların hakaret içerip içermediğine, işverenin ticari itibarını zedeleyip zedelemediğine bakmaktadır.

İfade özgürlüğünün ihlali açısından tartışılacak bir diğer iş sözleşmesinin feshi, işçinin siyasi nitelikteki paylaşımlarıdır. Bu nitelikteki paylaşımlarda da Yargıtay, bu tür paylaşımların “eleştiri” niteliğinde olmasını kriter olarak almaktadır.

İşçinin sosyal medya paylaşımlarının ifade özgürlüğünü ihlal etmiş olduğuna yönelik bir başvuru ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi, önüne gelen bin başvuru ile ilgili olarak, işçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesinin işçinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar vermiştir. (Başvuru no: 2019/976)

Anayasa Mahkemesi kararında, “Başvurucu, eldeki başvuruya konu paylaşımında genel nitelikli “yönetici” kavramını kullanmış ancak sözlerinin belirli bir kimseyi hedef aldığına yönelik herhangi bir ifade kullanmamıştır. Derece mahkemelerinin başvurucunun asıl amacının kurum yöneticilerini küçük düşürmek olduğunu kabul etmesi ancak başvurucunun kullandığı kelimelere onun verdiği anlamın ötesinde anlamlar yüklemesi ile mümkün olmuştur. Başvurucunun kullandığı ifadelere onun verdiği anlamın ötesinde bir anlam yüklenmemelidir...  Kaldı ki başvurucu, kullandığı ifadelerde taşeron işçilere yönelen baskının ancak “Yöneticilik ve insanlık vasıfları taşımayan kişiler” tarafından yapılabileceğini iddia etmiş; eleştirilerini abartılı bir şekilde ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul etmiştir... Nihayetinde derece mahkemeleri, somut olaya konu ifadelerin iş akdinin feshedilmesi gibi son derece ağır ve en son çare olarak düşünülebilecek bir müdahaleye başvurmayı gerektirir nitelikte olduğunu yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde objektif ve ikna edici bir biçimde ortaya koyamamıştır.”

Ancak, Yargıtay kararlarında yukarıda da değindiğimiz üzere her bir somut durum ayrı değerlendirilmektedir. Örneğin sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların iş yerinde olumsuzluklara yol açanlarını; cumhurbaşkanına hakaret içeren paylaşımları geçerli nedenle fesih olarak kabul etmiş; eleştiri sınırını aşan ve işverenin kurumsal itibarını zedeleyici nitelikte paylaşımları da haklı fesih nedeni olarak kabul etmiştir.  

Sonuç olarak yapmış olduğunuz paylaşımların bu açıdan makul eleştiri niteliğinde olduğunu, iş yeri uygulamalarını eleştirdiğini belirtmeniz önemlidir.

Evrensel'i Takip Et