Polis devleti

Fotoğraf: MA
Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda 955. buluşmasını yapmak isteyen Cumartesi Anneleri bir kere daha gözaltına alındı. Haftalardır Anayasa Mahkemesi kararı hiçe sayılarak Cumartesi İnsanlarının gözaltına alınmasına tepki göstermek ve onların (Anayasa’nın ve hukukun) yanında olduklarını göstermek için on altısı baro başkanı olan yirmi beş baro yöneticisi de yine hukuka aykırı olarak ablukaya alınarak geçici, fiili gözaltı uygulamasına maruz kaldı. Bir hafta önce Avukat Murat Çelik benzer bir destek girişiminde bulunmuş ve darbedilerek gözaltına alınmıştı. Yasalara göre ağır cezalık suçüstü durumu olmadan bir avukat gözaltına alınamaz. Hele görev başında ise böyle bir şey akıldan dahi geçirilemez. Çünkü o sırada o halkın savunma hakkını savunmak için oradadır. Gözaltına alınamaz, işini yapması engellenemez, üzeri ve çantası aranamaz vs. Bunlar savunma hakkı için vardır. Av. Murat Çelik de orada müvekkillerinin hakkını savunmak için bulunuyordu. Uzun bir süredir yargıda savunma hakkı diye bir şey kalmadığı biliniyor. Önceki cumartesi Av. Murat Çelık’in, geçen cumartesi günü yirmi beş baro yöneticisinin yasaya ve hukuka aykırı olarak işini yapmasının engellenmesi, Türkiye’ de savunma hakkı diye bir şey olmadığını dosta, düşmana gösterdi.
Bize her cumartesi günü diyorlar ki, “Türkiye bir hukuk devleti değildir. Burası bir polis devletidir. Burada ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, savunma hakkı, adil yargılama yoktur. Burada keyfiyet vardır. İdarenin en alt basamaklarından bir memur, bir kaymakam karar verir ve yurttaşların yukarıda sayılan anayasal hakları iptal edilir. Bunun için askeri darbeye, sıkıyönetime, OHAL’ e gerek yoktur. Bir kaymakamın kararı yeterlidir. Hatta çoğu zaman bir polisin kararı bile anayasal haklarınızı ortadan kaldırabilir.”
Anayasa Mahkemesi iki ayrı bireysel başvuruda Cumartesi Annelerinin Galatasaray Meydanı’nda oturma ve basın açıklaması yapmasını anayasal bir hak olarak niteliyor ve iki başvuruda ihlal kararı vermiş. Yani, siz Cumartesi Annelerini Galatasaray Meydanı’nda oturtmayarak, basın açıklaması yapmalarına izin vermeyerek Anayasa’yı ihlal ediyorsunuz demiş. Cumartesi Anneleri Anayasa Mahkemesi kararından sonra Anayasa’ya, Anayasa Mahkemesi kararına güvenerek Galatasaray Meydanı’na gitmek istemiş. Ama polis durun bakalım demiş. Cumartesi Anneleri, polislere zaten bilmeleri gereken Anayasa Mahkemesi kararını göstermişler, “Bakın AYM kararı var” demişler ama nafile, polis onlara göstermiş Anayasa mı büyüktür, kaymakam kararı mı? Anayasa Mahkemesi mi büyüktür, polis mi?
Bu durumda, Anayasa’nın 2. maddesinde yazan “Türkiye Cumhuriyeti, … insan haklarına saygılı, … demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” diyebilir miyiz? Bunun yerine, “…Anayasa’nın tanıdığı hakların kaymakam kararı ile kaldırıldığı, Anayasa Mahkemesi kararlarının polis tarafından hiçe sayıldığı bir polis devletidir” denebilir mi?
Evrensel'i Takip Et