30 Temmuz 2023

Figen Han: ‘Ben unutulacak kadın mıyım?’ (2)

Figen Han'ın oynadığı Kara Şeytan isimli filmin afişi.

Sinemaya başladığı 1965-66’dan 1983’e kadar, 92 filmde yer alan Figen Han masum fakir kızdan, zengin şımarık kıza, baştan çıkaran “vamp kadın”a, dansözden fantastik-avantür filmlerin farklı suretlerde yer alan kadınına kadar geniş yelpazede rollerde yer alsa da o da birçok “benzeri” gibi, “ötekileştirilmeye yazgılı” gibi 1975-79 arasında yer aldığı erotik-seks filmleriyle, “seks yıldızı” olarak anılır, anımsanır.

FANTASTİK AVANTÜRLER

Henüz yolun başında, rolleri yavaş yavaş büyümeye adı jeneriklere, afişlere Figen Han olarak yazılmaya başladığı günlerde, 1967’de yer aldığı iki filmden biri “Killing Canilere Karşı”, diğeri “Zalimler de Sever”di… İlk önemli filmi “Göklerdeki Sevgili”de (1966) çömlekçi Tahir Usta’nın yoksul ortanca kızıyken, 1967 yapımı “Zalimler de Sever” filminde şımarık zengin kızı Füsun suretinde görünür beyaz perdede. Bu kez filmin başrollerinde Hülya Koçyiğit ve İzzet Günay vardır. Figen Han benzincide çalışan Ali’ye (Salih Güney) aşık olan Zengin kızı Füsun’dur.

Fantastik-avantür filmlerin yaratıcı “baba yönetmeni” Yılmaz Atadeniz ve bir süre asistanlığını da yapan Çetin İnanç, bugün artık fantastik kategorisinde anılan birbirinden ilginç avantür filmler çekiyorlardır, o yıllarda; Çetin İnanç’ın yönettiği 1967 yapımı, Yıldırım Gencer’li “Killing Canilere Karşı” filminde Figen Han da vardır kadroda. Sonraki yıllarda başka birçok fantastik avantür filmde farklı suretlerde çıkar seyirci karşısına Figen Han.

“Casus Kıran / Yedi Canlı Adam” (1970), “Kralların Öfkesi” (1970), “Ölüm Fermanı” (1970) “Kamçılı Kadın” (1972), “Kara Şeytan” (1972), “Şehvet” (1972), “Atını Seven Kovboy” (1974) bu filmlerdendir. Bu süreçte Türkan Şoraylı, Ekrem Boralı, Tanju Gürsulu “Mazi Kalbimde Yaradır” (1970), “Cilalı İbo Almanya’da” (1970) “Cilalı İbo Yetimler Meleği” (1971), “On Küçük Şeytan” (1971) filmlerinde oynuyor, her şey iyi gidiyordur. Türk sinema tarihinde artık bir de Figen Han vardır; düşünü gerçekleştirmiş, adını tarihe yazdırmıştır.

FİGEN HAN DA FURYADAN PAYINA DÜŞENİ ALIR

Figen Han için her şey yolunda gidiyordur fakat ‘sektörde’ işler kötüdür; yaşadığı krizi çözemeyen, salonları ve seyircisini kaybeden Yeşilçam, çareyi ’70’lerin ortasında erotik komedi filmlerde arar. Furyanın her aşaması ve her türü kendi oyuncularını, yıldızlarını da yaratır. O günlere kadar sinemanın masum ve iyi kızlarını oynayan kadın oyuncular da dahil Yeşilçam’ın birçok kadın oyuncusu kendini furyanın içinde bulur. Kimi sadece erotik komedilerde iç çamaşırlarıyla, bikinilerle yer alır, kimi “seks yıldızı” damgası yiyeceği filmlerde soyunur, kimi de abartılı yetişkin filmlerin, “yerli pornolar”ın oyuncusu, yıldızı olur.

Farklı rollerle, kimi zaman masum kız, kimi zaman “vamp kadın” olarak kendine yer edinen Figen Han bu kez güzel yüzü ve güzel fiziğiyle 1975-79 arasında erotik komedi ve erotik avantür filmlerin soyunan kadını olarak yıldızlaşır, afişlerde soyunuk görüntüleri yer alır; erkek seyirciden oluşan büyük bir hayran kitlesi oluşur. Kendisinin “seks filmlerinde” oynamadığını iddia ettiği söylense de erotik komedi ve erotik avantür filmlerde yıldızlaşan, aranan bir oyuncu olmuştur o yıllarda. Fakat seks filmlerinde ve abartılı-yoz yetişkin filmlerinde, porno filmlerde yer almaz. Bir dönem dansöz olarak sahneye çıkar.

Bütün bunlara karşın soyunan, o yılların erotik filmlerinde yer alan neredeyse her kadın oyuncu gibi Figen Han da “seks yıldızı” olarak anılmaktan, dışlanıp ötekileştirilmekten kurtulamaz. Furya sonrası günah keçisi ilan edilip “lanetlenen” türün kadın oyuncuları birer birer ortadan, kaybolur, izlerini kaybettirir. Figen Han da 1982-83 yıllarında yer aldığı dört film sonrasında ortadan kaybolur. İzini kaybettirmiştir, kimse nerede olduğunu, ne iş yaptığını bilmez.

Sonraki yıllarda bu oyuncular sırra kadem bastılar, ortadan kayboldular. Kimse nerede olduklarını, bugün ne yaptıklarını, nasıl yaşadıklarını bilmiyordu. “Yeşilçam hiçbir zaman vefasız olmadı diyen” sinemanın meslek örgütü yöneticileri de yapımcılar, yönetmenler de hatta aynı seti paylaştıkları arkadaşları da bu oyuncuların izini kaybetmişti. Feri Cansel sevgilisi tarafından öldürülmüş, Mine Mutlu kansere yeni düşmüş, Seher Şeniz intihar etmişti. “O filmlerin “öteki kadınlarının” her birinin dramı ayrı bir roman ya da film hikayesi, ayrı bir acıydı.

Nokta dergisinde yayımlanan “12 Eylülzede Seks Yıldızları”nı yazan Mehmet Atak’ın cümleleriyle “Fiziki ve manevi işkenceye maruz kaldılar. Aşağılandılar. Onlar genel geçer ahlakın, resmi devlet ideolojisinin ve dahi bizzat içinde var oldukları sektörün ebedi günah keçisi oldular...” (Nokta, Sayı 38, 12-18 Eylül 1993)

Yazdığı yazının Nokta’da yayımlandığı günlerde Tiyatro İnsanı (Oyuncu, Yönetmen) Mehmet Atak, Figen Han’ın Şişli’de bir bodrum katında yaşadığını söylemişti. 1983’ten sonra Figen Han’la ilgili duyduğum, öğrendiğim ilk bilgiydi bu.

BEN UNUTULACAK KADIN MIYIM?

Bir süre sonra artık Figen Han’ın evi-adresi, nerede nasıl yaşadığı, ne yaptığı medya tarafından da “keşfedilmişti.” Kimi “alışıldık biçimde” ağlak videolar yapmış, kimi unutulma üzerinden “acındırık”, duygu sömürüsü içerikli haberler yapmış, yazılar yazmıştı… Elbette yaşam öyküsünü aktaran, ‘bilgi ve haber’ içeren bilgilendiren, iyi çalışmalar da vardı yazılan yazılar, yapılan haberler, videolar arasında…

1980 sonrası darbe koşullarında Yeşilçam da aldığı “darbeler”, baskı ve yasaklar sonrası sessizliğe gömülür. Figen Han da 1983 sonrası artık sinemada, filmlerde görünmez olur. Figen Han hayranlarının büyük merakına, görme isteğine karşın, yeni yüzler, yeni oyuncularla tanışan ve dönüşmeye başlayan sinema için “yaşı-dönemi geçmiş” sayılan oyuncuya film teklifleri gitmiyordur. Oysa henüz 33 yaşındadır o günlerde. “Emekli edilmeyi”, genç yaşına rağmen yok sayılmayı, dışlanmayı içine sindiremez. “Beni harcamaya çalışıyorlar, ama, harcatmayacağım kendimi” diyerek acısını ve itirazını dillendirir.

“Emekliliği de istemiyorum, bir kalemde silemezler beni. Ben unutulacak kadın mıyım?​” diyerek oyunculuğu sürdürme isteğini haykırsa da bir süre sonra unutuşa terk edilir. 1983 sonrasında ne bir sinema filminde ne de bir dizide yer alabilir.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et