1 Ağustos 2023

Her şey bana seni hatırlatıyor

Medya ve sosyal medyada her gün binlerce haber okuyoruz. Bu konuda üstümüze yok. Cinayetler, doğa katliamları, devlet terörü, dolandırıcılar, hırsızlar, mafyalar, iş cinayetleri, yolsuzluklar, yalancı siyasetçiler, açlık, yoksulluk haberleri…

Eskiden devlet ve ordunun tarafsız olduğu ve herkesin devleti ve ordusu olduğu propaganda edilirdi. Bu propagandanın etkisi solcularda dahi görülürdü. Sosyalistler devletlerin egemen sınıfların baskı aracı olduğunu, patronların baskı ve soygun düzenini koruduğunu işçilere, emekçilere anlatmak için büyük çaba sarf ederdi.

Mevcut tek adam yönetiminde artık bu konuyu anlatmak çok kolay.

Her gün her haberde, olayın biraz derinliğine indiğimizde Marksist devlet teorisinin bütün unsurları herkes tarafından görülebilecek kadar açıklıkla gözler önüne seriliyor.

Akbelen olayı bu konuda bir ders kitabında örnek olarak incelenebilecek nitelikte.

Çok sıcak günler yaşanıyor. Dünya ısınıyor. Isınma durdurulamazsa otuz sene sonra geriye dönüş mümkün olmayacak. Bu nedenle, fosil yakıt kullanımının azaltılması ve giderek hiç kullanılmaması gerekiyor. Bu zorunluluğu herkes görüyor. Fosil yakıt kullanılmasının azaltılması için dünya çapında kararlar alınıyor, sözleşmeler imzalanıyor. Elektrikli otomobillere geçiliyor. Fakat, kapitalistler kısa dönemli kârları, çıkarları için imzaladıkları sözleşmeleri ihlal etmekten, verdikleri sözlerden caymaktan vazgeçmiyor.

Bizimkiler de güya, linyitle çalışan termik santrallerin önce bacalarına filtre takılacağı sözü veriyor, bu konuda yasal düzenleme yapılıyor ama filtreler takılmıyor. Linyitle çalışan santrallerin kapatılacağı söyleniyor ama Akbelen’de görüldüğü gibi bu santraller için yeni kömür madeni alanları açılarak üretim devam ettiriliyor.

Akbelen’de mesele sadece ağaçların kesilmesi değildir. İşin bir de linyit kömürü ile çalışan termik santrallerin hâlâ çalıştırılması meselesi vardır. Kesilen ağaç kadar fidan dikeceğiz diyorlar, peki fosil yakıtların kullanılması ile verilen zararı nasıl telafi edeceksiniz? Isınan dünyayı nasıl soğutacaksınız? Atmosferdeki sera gazı yoğunluğunu nasıl azaltacaksınız?

Onlar yarının işi. Biz bugünü düşünürüz diyorlar. Bugün nasıl daha çok para kazanırız, milyar dolarlarımıza milyar dolarlar ekleriz diye düşünüyorlar. İktidar partileri bu yağma düzeninden pay alıyor ve onlar için kanunlar çıkarıyor, kolluk kuvvetlerini onların emrine veriyor, medyası ile halkı bu soygun düzenini kabul ettirmeye çalışıyor. Mahkemeleri ile bu soygun ve baskı düzenine karşı çıkanları cezalandırıyor. Kolluk güçleri yetmezse diye mafya örgütleri oluşturuluyor, korunuyor kollanıyor. Her zaman yaptıkları gibi halkın artık yeter diyebileceği tespit edildiğinde mafya örgütleri halkın üzerine salınmak için hazırlanıyor, şefleri hapishanelerden çıkarılıyor, tetikçileri için af düzenlemeleri yapılıyor. Bir taraftan da tarikatlar kullanılıyor. Cahil bırakılmak için özel çabalar yetmediğinde tarikatlarla emekçilerin gözleri bağlanmaya çalışılıyor. Tarikatlar da yetmezse diye uyuşturucu yaygınlaştırılıyor. Latin Amerika’dan gelen uyuşturucu gemileri turistik gemileri geçiyor. İlaç üretimi durdurularak kapanan ilaç fabrikalarının yerini sentetik uyuşturucu imalathaneleri alıyor. Uluslararası mafya ve uyuşturucu tacirleri karar paralarını burada aklıyor, ikametgahlarını buraya taşıyor.  

Patronların kasaları doldukça doluyor. Patronlar ve komisyoncusu siyasetçiler her ihtimale karşı paralarının bir kısmını yurt dışına kaçırıyor. Kim mafya lideri, kim iş adamı anlaşılmaz oluyor.

Bütün bunlar bir gün yok olacak. Ama doğaya, dünyaya, insanlığa verdikleri zararın giderilmesi için insanlık uzun zaman uğraşmak zorunda kalacak. Bu dünya zararlılarının verdiği zarar nedeniyle çocuklarımız, torunlarımız uzun yıllar sefaletten, açlıktan kurtulamayacak. Daha sıcak günlerde, ileride daha soğuk günlerde yaşamak zorunda kalacaklar.

Kapitalizm insanlığı yok oluşa götürüyor. Kapitalizm yok olmazsa insanlık yok olacak, pek çok canlı ile birlikte.

Her gün yaşadığımız, duyduğumuz olayları kanıksamayalım artık. Üç ağaç kesilse, mafya iki kişiyi öldürse, genç bir kadına kıyılsa ne olur demeyelim.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et