İki yaka tek ezgi

Fotoğraf: Utkarsh B/Unsplash
Bazen bir coğrafyada kaybolursunuz bazen kendi içinizde. Gün olur başka bir coğrafyada, başka insanlarda yeniden buluşursunuz kendi varoluşunuzla.
Halklar da insan misali. Bazen bir alfabe, bazen müzik, bazen bir bakış açısı ya da gelenek ile köklerini zamansız bir geçmişten alan bitmemiş kültürel köprüler ile bağlıyızdır birbirimize: Güzel olanı Nâzım’ca: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.”
Uzakdoğu’da kanji alfabesini biliyorsanız eğer hangi ülkede olursanız olun kaybolmazsınız. Her halk aynı anlam için farklı kelimelerle aynı kanjiyi kullanır. Misal karnınız acıktıysa tabelalara bakarak bir lokanta bulursunuz.
Bizim coğrafyanın kanji alfabesi adeta müzik ve halk dansları. Bu yazıyı Yunanistan’ın Samos Adası’ndan yazıyorum. Dün gece kendimi Anadolu’nun herhangi bir köyünde düğünde hissettim. Adanın meydanında müzik ve halk dansları şöleni vardı. Her bir şarkıda kelimeler farklı, anlam aynı, oyunlarda coşku ve ritim benzerdi. Ama başka hangi coğrafyada böyle bir şölende komşuya, gelip geçene pay edilen koca kazanlarda keşkek kaynatılır ki!
Yaklaşık 1000 yıl neden ve niçininden bağımsız, tek çatı altında ve bir arada yaşamış kaç halk var yeryüzünde bilemedim. Ama bize unutturulmak istenen Yunan, Ermeni, Kürt, Türk ortak tarihselliğidir. Varsın birileri sürekli ayrılıkları, savaşları anlatsın. Bizim payımıza düşen de kardeşlik ve barış, yeni meşrebinde bir arada yaşam olsun.
Hindistan’ın bir köyünde yapımı yüzyıllara dayanan bir köprü geleneği var. Hükmedeni değil doğanın bir parçası olarak yer almakta insanlar bu yapımda. Bir nehrin iki yakasında iki ayrı ağacın suyu seven kökleri, insan marifetiyle on yıllar içinde köprüye dönüşüyor. Dünyanın yaşayan, kendisini onaran, iki yakayı buluşturan, Meghalaya’nın yerel halk dilinde ‘jingkieng Jri’ olarak bilinen köprüler…
Varlıklarından ilk haberdar olduğumdan bu yana, Ege’nin iki yakasında eş zamanlı kurulan iki dernek, Ege Barış ve İletişim Derneği ile merkezi Midilli Adası’nda Siniparksi Derneği, varoluş pratikleri ile bana Hindistan’ın o köyündeki yaşayan köprüleri hatırlatıyor. Bizim yakada kurucu başkan dönemin Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven.
Yakın zamanda ağırlıklı olarak Rodos’ta yaşanan Ege’nin iki yakasındaki yangınlara dair, benim de üyesi olduğum Ege Barış ve İletişim Derneği adına Başkan Zeynep Altıok bir açıklama yaptı: “Komşumuzun kayıpları bizim kayıplarımızdır”, devamında şöyle denmişti: “Daha iyi ve sürdürülebilir bir yaşam için;
- Ekonomi politikalarıyla doğa talanına derhal son verilmeli, rant politikalarından vaz geçilmeli,
- Doğa ile doğal yaşamın gerçek sahipleri olan canlılar arasına çıkar ilişkileri ve yapılaşmayla duvar ören anlayışa son verilmeli ve yaşam alanları özgürleşmeli…”
“Komşuda Yangın, Bizde Talan” açıklamanın can yakıcı kısmıydı.. Rodos ormanları yanarken, bizde Muğla Akbelen’de talan için ormanlara kıyılıyordu.
Ezgiler ruhun, yaşanmışlıkların ve cümle umutların, düşlerin harman yeri. Ezgileri ortak olan halklar gün olur geleceği yeniden birlikte kurar. Yeter ki yaşayan köprüler kurabilelim. Hindistan’daki canlı ağaç kökünden köprüler misali…
Sağlıcakla kalın.
Evrensel'i Takip Et