Yerlileri görmezden gelme(k)
Fotoğrof: Pixabay
Takımların ilk 11’de en az 3 yerli oyuncu oynatmasını zorunlu kılan kuralın algılanış ve sunuluş biçimi çok tuhaf. Yorumcular, yabancı oyunculara o denli odaklanmışlar ki sanki ilk 11’de 3 yerli değil de, 8 yabancı oyuncu oynatmak zorunluymuş gibi konuşuyorlar. Kulüplere akıl verirken, ilk 11’e hep 3 yerli oyuncu koyuyorlar. Sanki 3’ten fazla yerli oyuncu oynatmaya izin yokmuş gibi bir algı yaratıyorlar. Tabii, ilk 11’deki yerli oyuncu sayısı arttıkça, yabancı oyuncu sayısı azalacak. Ülke futbolunun ancak yabancı oyuncularla gelişebileceğine inanan ve bu nedenle yabancı oyuncu sayısındaki kısıtlamanın kalkmasını, yani yabancı oyuncu sayısının serbest bırakılmasını isteyen bir kafa elbette öncelikle, ilk 11’deki 8 yabancı kontenjanının tamamının kullanılması gerektiğini düşünür.
Onlara göre başarılı olmanın yolu, yabancı oyuncu sayısının çokluğundan geçer. Ne kadar çok yabancı oyuncuya sahipsen, başarılı olmaya ve hedeflerine ulaşmaya o kadar yakınsındır…
Oysaki istikrarlı başarılar elde etmenin olmazsa olmaz şartları, bilgi ve yoğun emektir. Bu iki alandaki gerilik, ister istemez kulüpleri başka arayışlara savurur ve işin sonu -şu anda olduğu gibi- ekonomik batışa kadar gider…
Ama gel de bunu, konuşmalarında “Allah’ın izniyle” lafını ağzından düşürmeyen, sakatlıkları “nazar” değmesiyle, başarısızlıkları “şanssızlıkla” açıklayan, rakibinin ilgi gösterdiği oyuncuyu transfer etmeyi büyük bir gurur olarak sunan kafalara anlat…
Mesela Fenerbahçe’de ilk 11’de oynamaya aday Altay Bayındır, Serdar Aziz, Ferdi Kadıoğlu, İsmail Yüksek, Mert Hakan Yandaş, İrfan Can Kahveci gibi oyuncular var. Bunların üstüne bir de Mert Müldür ve Cengiz Ünder’in eklenecek olma ihtimali, yabancı oyuncu hayranı yorumcuları ciddi ciddi endişelendiriyor!.. Zira onların en sevdiği şey, yabancı oyuncular üzerinden engin futbol bilgilerini döktürmek!.. Bu nedenle Fenerbahçe ile ilgili yorumları, tahminleri yerli oyuncular içinde hangi 3’ünün ilk 11’de forma giyebileceği üzerine. Sanki ilk 11’de yerli oyuncuların 4’ü, 5’i, 6’sı aynı anda oynayamazmış gibi…
Maalesef çoğu teknik direktör de bu tür yorumlardan etkileniyor. Söz gelimi İsmail Kartal, Zimbru karşısında ilk yarıda etkisiz kalışlarının sorumlusu olarak gördüğü iki oyuncudan birinin İsmail Yüksek olduğunu ve devre arasında onu oyundan almayı düşündüğünü söyledi. Ama kötü oyunun diğer sorumlusu olarak gördüğü Crespo sakatlanıp da yerine Mert Hakan Yandaş’ı alınca, İsmail Yüksek’i oyunda tutmaya (en azından bir süre daha) karar vermiş.
Oysaki İsmail Yüksek basit ve sağlam oyunuyla, savunmaya yaptığı katkının yanı sıra, hücuma verdiği destekle de Fenerbahçe’nin o maçtaki en verimli oyuncusuydu. Sergilediği başarılı performansını harika bir golle de süsledi.
İsmail Yüksek’in takıma yaptığı katkının farkına, teknik direktör de varamazsa kim varacak?
Yabancı oyuncu saplantısıyla, İsmail Yüksek ve onun gibi oynadıkça, tecrübe kazandıkça kendisini daha da geliştireceğinin güçlü sinyallerini veren oyuncuların önü kesilmemeli. Teknik direktörler de üst seviyeye ulaşma potansiyeli taşıyan böyle oyuncuların gelişmesine yardımcı olmalıdır...
Ülke futbolunun geleceği açısından, İsmail Yüksek ve onun gibi potansiyelli oyuncuları; yönetici, teknik direktör, menajer, yorumcu sıfatlarıyla futbolun üzerine çöreklenmiş yabancı hayranı/müptelası tiplerden korumak önem taşıyor…
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34
- Mourinho öğretiyor 24 Ekim 2024 03:33
- Milli takım kazandı çünkü... 17 Ekim 2024 04:04
- Hapishaneden milli takıma 10 Ekim 2024 04:45
- Ne kadar rezil olursak... 03 Ekim 2024 04:28
- Oyunu geriden kurma saplantısı 26 Eylül 2024 03:26