05 Ağustos 2023 05:08

CHP’ye sesini duyuramayanlar ve CHP’de sesi duyulmayanlar

CHP Genel Merkezi

Fotoğraf: Burcu Yıldırım

Paylaş

Bir hava yolu firmasında kabin personeli olarak çalışan 27 yaşındaki Serhat Temel, İstanbul-Amsterdam seferi sonrasında Hollanda’ya iltica başvurusu yaptı. Sosyal medya üzerinden yayımladığı ‘veda mesajı’nda yaşadığı hayal kırıklığı ve umutsuzluğu şu çarpıcı sözlerle ifade etti:

Hepinize merhaba, an itibarıyla Türkiye’deki 27 yıllık hayatımı sonlandırıyorum… Gerek Türkiye’deki şartlar gerekse mevcut düzen, mülteciler, mafyalar, fırsatçılar ve artık orada insanların sokakta yürürken bile öldürüldüğü ülkede yaşamayı kabul etmiyor. Ve istemiyorum. Son seçimden önce ümitliydik, sevinçliydik. Bizleri bir şeylerin değişeceğine inandırıp Türkiye’nin bir beş yılını daha satanlara yazıklar olsun.

Serhat Temel, Kemal Kılıçdaroğlu’na da şu sözlerle seslendi:

Hiç pişman değilim ‘Ben Kemal geliyorum’ diye diye sen de umutlarımızı çaldın ama artık çok geç. Bir beş yıl daha yaşamayacağım.

* * *

14-28 Mayıs seçimlerinden bu yana ana muhalefetteki çözülme ve içe dönük mücadele endişeyle izleniyor. CHP’de ‘grupçu’ reflekslerin şekil verdiği tartışmalar, kimin ne düşündüğünden çok, kaç delegeyi etkileyebildiği ve kime destek verdiği hesapları üzerinden şekilleniyor.

 “İktidar için değişim” sloganıyla ortaya çıkan ve ideolojik bir temeli olmayan söylemlerle medyada görünen Ekrem İmamoğlu ekibinin ‘değiştirmek’(?!) istediği CHP yönetimi ise tuhaf bir ‘yenilmedik’ ısrarı üzerinden ve başta medya olmak üzere kendi dışındaki kurumları suçlayarak süreci yönetiyor. Çözüm yeri olarak tarihi boyunca parti içi iktidarı muhafaza etmesiyle bilinen kurultay sürecinin işaret ediliyor olması ve devam etmekte olan yerel parti kongrelerinde genel merkezin görünür etkisinin sürmesi, değişim bekleyenleri umutsuzluğa sürüklüyor. İmamoğlu’nun “Değişim Manifestosu”na karşılık olarak hazırlandığı düşünülen ve yakında Kılıçdaroğlu tarafından açıklanacağı bildirilen “Tüzük Devrimi” bu kanadın atak hattını çizecek gibi duruyor. On binlerce üyeden, 81 il yönetiminden alınan görüşlere ve 16 benzer parti tüzüğü incelemesine dayandırıldığı belirtilen tüzük değişikliği, parti meclisi yapısının değiştirilmesi, parti yönetimlerine seçilme biçimlerinin sil baştan düzenlenmesi, aday belirlemede ön seçim zorunluluğu getirilmesi ve aktif-pasif üye ayrımının işletilmesi planlarını içeriyor. Ancak, ‘Parti tabanını heyecanlandırma’ vaadiyle duyurulan değişikliklerde, ilkesel ayrımların teknik detayların gölgesinde kalacağı endişesi uyandıran bir hava mevcut.

Tüm bunlar olurken, değişim tartışmalarının mevcut durumun tarifi ve eleştirisi ile başlatılması, politik bir zemine oturtulması, ‘yeni’nin tanımının demokratik bir şekilde yapılması, sahici bir değişim için kadro, politik tutum ve yönetim tarzında bir ’kopuş’ yaşanması, kişiye indirgenmiş yaklaşımların terk edilmesi gerektiğini belirten İlhan Cihaner’in gündemde kendine yer bulamaması başlı başına değişim sürecinin gidişatı hakkında fikir veriyor. Cihaner’in “Değişim diyenler ikinci cümleyi kurmuyor”, “‘Sağ-sol kalmadı’ demek aslında ‘Sol kalmadı, sol kalmasın’ demektir” eleştirisi, 14-28 Mayıs seçim sürecinde izlenen politikaların taktik hamleler olmak yerine bu politikaları yürütenlerin siyasal inançlarını yansıttığı şeklindeki ciddi iddiası CHP platformlarında görmezden geliniyor.

* * *

Burjuva muhalefet içinde sürdürülmekte olan iç iktidar kavgaları elbette sosyalistlerin sorunu değil. Ancak her hafta yenisi eklenen zamlar, direnişe rağmen Akbelen Ormanı’nda sürdürülen doğa katliamı ve bunlara eklenebilecek onlarca hak ihlali yaşanırken, CHP içinde devam eden liderlik mücadelesinin yarattığı travmatik ortamı görmezlikten gelmek mümkün değil. CHP’nin ideolojisinde son dönemde giderek artan belirsizlik ile güncel politik çizgisi, taktik adımları, örgütsel yapısı, üye profili ve iletişim stratejisi arasında bağ olduğunun altının çizilmesi gerekiyor.

1960’larda başlayan ‘ortanın solu’ çıkışının 1950’ler ortasından itibaren atılan düşünsel ön adımlarının, 1958’de parti bünyesinde kurulan “Araştırma ve Dokümantasyon Merkezinin, 1959 Kurultayında ilan edilen ve sosyal demokrat bir dönüşümün ilk işaretlerini veren ‘İlk Hedefler Beyannamesi’nin, 1969 seçim bildirgesini oluşturan ‘Düzen Değişikliği Programı’nın, toplumsal değişim vaadini ‘Ak Günlere Seçim Bildirgesi’yle ifade ederek girdiği 1973 seçimlerinde yüzde 33.3 oy alan CHP’nin aynı yıl yapılan yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara dahil olmak üzere birçok belediyeyi kazanışının, Sosyalist Enternasyonal’e üye olduğu yıl olan 1977’de tarihinin en yüksek oy oranı olan yüzde 41.8 seviyesine çıkışının ve bunlara eklenebilecek örneklerin CHP’nin geleceğine kafa yoranlara hatırlatılmasında fayda var.   

İçinde bulunulan koşullarda ideolojik ayrımların önemini yitirdiğini, ne olduğunuzdan çok kimlerle olduğunuza odaklanmak gerektiğini düşünerek ‘değişim’ arayanların çıkmazı, aralarında bu satırları yazanın da bulunduğu kesimi şaşırtmıyor. Ancak Serhat Temel’in veda mesajındaki adrese teslim haykırış kendisiyle fazlasıyla meşgul CHP’de duyulmayı bekliyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa