Satranç tahtası

Fotoğraf: unsplash

DİĞER YAZILARI
Hakkâri’de Bir Mevsim 1 Şubat 2025
Tek gerçek 25 Ocak 2025
Dilsiz 18 Ocak 2025
Kendi başına 11 Ocak 2025
Kan durmuyor 4 Ocak 2025
Yumruklar sıkılı 28 Aralık 2024
Yürek ağrısı 21 Aralık 2024
Ayak altında 14 Aralık 2024
Tadı yok 7 Aralık 2024
Uğultu 30 Kasım 2024
YAZI ARŞİVİ

KARŞI

Yaşayıp gidiyoruz işte. Yarı aç, yarı tok da olsa. Yaşamak bu mu, desek de, demesek de. Bir ağaç gibi. Yaprak dökümüne kadar. Karşı koymadıkça.

AĞAÇLIKTA

Kesilen ağaçlarla biz de ağaç oluruz. Yan yana geldikçe. Elimizi, kolumuzu kesseler de ağacın dalları yerine. Yaprak yaprak dökülürüz üstlerine.

KARANLIK İÇİMİZDE

Karadan beyaza geçiyoruz her gün. Karanlıktan aydınlığa her sabah. Çevremizde yansıyan güneşin yedi rengiyle. Otta, çiçekte, kuşta, gökte, denizde. Taşıyarak karanlığı. İçimize işleyen geceden.

SATRANÇ TAHTASI

Güneşle gölgelerin böldüğü kocaman bir satranç tahtasıdır kent. Beyaz karelerde güneş altında ter dökerken piyonlarla siyah karelerin gölgeliklerinde şahlarla vezirlerin keyif çattığı. Sığınacak kaleleri ele geçirilmiş bütün kentlerde…

DUYDUN MU?

Sevgili Gürdal (Duyar) dün, Yıldız Parkı’nda iki ağaç arasına sıkıştırılan heykelini görmeye geldik. “Güzel İstanbul’”u can gözüyle bir kez daha görmeye. Heykelin üstüne yok edilen incir kabartmalarının yerine taze incirler koyduk. Kuşlar yesin. Sen seversin kuşları. Gökyüzünü indirirler sana. Maviye boyamak için heykelini.

KUŞ

Yerlerde geziyorsun. Ne verirlerse onu yiyorsun. Kedilerle köpeklere konulan mamalardan. Kuş olsan uçarsın.

BEDAVA

Denizin rüzgarı sarar gövdeni. Güneşi alıp üstünden. Maviliğiyle gölgelendirir oturduğun yeri. Bir kıyı kahvesinde. Çay, kahve, gazoz gelmeden. Bedavadan.

GÖRMEZLER

Nereye bakıyorsun?
Her yere.
Ne görüyorsun?
Hiçbir şey.
Nasıl olur?
Çünkü ben bakar körüm.

Evrensel'i Takip Et