10 Ağustos 2023 04:01

Galatasaray oyununu olgunlaştırmalı

UEFA Şampiyonlar Ligi 3. eleme turu ilk maçında, Slovenya’nın Olimpija Ljubljana takımıyla Galatasaray, başkent Ljubljana'daki Stozice Stadında karşı karşıya geldi.

Olimpija Ljubljana-Galatasaray|Fotoğraf:AA

Paylaş

Şampiyonlar Ligi 3. eleme turu ilk maçında deplasmanda Slovenya temsilcisi Olimpija Ljubjyana’yı 3-0 yenen Galatasaray, bu kez çok büyük bir avantajla İstanbul’a döndü.

Sarı-kırmızılı ekibe turu geçti gözüyle bakabiliriz. Ancak skora aldanıp bu maçtan alınması gereken dersleri ihmal etmek, ileriki dönemlerde -tam anlamıyla- pahalıya patlayabilir. Bu gerçek de skor kadar net…

Galatasaray, yaptığı yüksek ücretli transferlerle Şampiyonlar Ligi’nde yol almayı hedefliyor. Böylesi hedefi olan bir takımdan, eleme turlarında karşılaştığı mütevazı rakiplerine karşı çok daha baskın ve dominant bir görüntü sergilemesi beklenirdi. Yani sarı-kırmızılı ekip böyle kapasitesi belli rakipler karşısında oyunun kontrolünü tamamen eline almalı, topa yüksek yüzdeyle sahip olarak rakiplerini oyundan soğutmalı ve sabırlı hücum denemeleriyle de gol aramalıydı.

Ama Galatasaray’ın maçları bu şekilde geçmiyor. Şuursuzca koşuşturmaların da önemli yer kapladığı yüksek tempolu kıran kırana mücadeleler izliyoruz. Bu seviyedeki rakiplere karşı kora kor maçlar oynamak, uzun ve zorlu bir sezonun başında gereksiz yere yıpratıyor takımı…

Ljubjyana karşısında Galatasaray’ın topa sahip olma oranı yüzde 48’de kaldı mesela. Özellikle ilk yarıda Slovenya ekibi, Galatasaray’a göre çok daha etkili bir oyun ortaya koydu. Muslera’nın kritik kurtarışlarının yanı sıra hakemin Ljubjyana’nın attığı bir golü faul gerekçesiyle iptal etmesi sarı-kırmızılılara hayat verdi.

İkinci yarının başında skoru 2-0 yapmasına karşın Galatasaray yine de tempoyu düşürerek oyunun kontrolünü tam anlamıyla eline geçirmeyi başaramadı. Zaten bunu becerebilseydi topa sahip olma oranları istatistiklere çok daha farklı rakamlar şeklinde yansırdı.

Böyle rakipler karşısında bile topu fazla tutamayan Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etme hakkı kazanırsa ne yapacak? Oradaki rakipleri, eleme turundakilerden çok daha üst seviyede olacak. Sarı-kırmızılıların, kör dövüşü misali şuursuzca mücadeleden vazgeçip topa sahip olma stratejisi üzerine kurgulanan olgun ve sakin bir oyun anlayışına geçiş yapması şart. Fakat bunun için de pas kalitesinin yükseltilmesi gerekiyor. Pas hatalarından kaynaklı top kayıpları dikkat çekecek kadar çok. Şimdilik bunu tolere edebildikleri rakiplerle oynuyorlar ama ilerde bu kayıplar can yakabilir… 

Bu arada savunmanın hâlâ alarm verdiği gerçeği de göz ardı edilmemeli. Maçı gol yemeden tamamlamaları, rakiplerine verdikleri net gol pozisyonlarını unutturmamalı...

Okan Buruk, basın toplantısında eksik ve sakat oyuncularının yokluğundan yakındı. Hemen ardından gelen rotasyonla ilgili bir soruya cevap verirken ise rotasyon kelimesini kullanmak istemediğini, sezonu eşit güçte iki on birle götürmeyi hedeflediklerini vurguladı.

Eşit güçte iki on bir oluşturacaklarını söylerken, aynı zamanda eksik oyunculardan yakınması elbette bir çelişki…

Zaten bunca transfer, sakat ve cezalı oyuncuların eksikliği hissedilmesin diye yapılmıyor mu? Gözünü Şampiyonlar Ligi’ne diken ve bu hedefe yönelik kadro oluşturmak için çok para harcayıp, bir dolu transfer yapan -ve hâlâ da yapmaya çalışan- bir takımın oyuncu eksikliğinden yakınmaya hakkı olabilir mi? Ancak, aynı anda 5-6 as oyuncusundan mahrum kalırsa eksiklikten söz edilebilir. Onun dışında bu seviyelerdeki takımların oyuncu eksikliğinden yakınması, bahaneden öte anlam taşımaz…

Buna karşılık, sezon başı olmasına karşın, -takıma geç katılan oyuncular dışında- Galatasaray’ın fizik gücü yerinde. Şimdilik en çok, taktiksel tutarlılık yönünde oyunu geliştirmeye ve yeni oyuncuların uyumuna ihtiyaç var gibi görünüyor. Avrupa macerasının ne kadar süreceğini temelde bunlar belirleyecek…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa