MEB'e, TÜBİTAK'a, belediyelere çağrı: : Şehre şeyh, şıh, tekke değil felsefe, bilim, sanat merkezleri gerek

Fotoğraf: MA
Afganistan’da bazı eyaletlerde artık okul tek cinsli olsa bile 10 yaşından büyük kız çocuklarının gitmesi yasaklanmış. Zikri neyse fikri odur, fikri neyse zikri odur.
Cumhurbaşkanı rektör atıyor. MEB il, ilçe, okul müdürleri atıyor, manevi rehber atıyor. Bu atama ve uygulamalarda ölçüt ne? AKP’li, dinci, tarikatçı olmak mı? Amaç erek ne olacak, çocuğa topluma kimler modellik edecek? Şehirler tekkeleri ile mi okulları üniversiteleri bilim sanatlarıyla mı anılacak?
Tekke şairi mi halk şairi mi, dönemi içinde her ikisini birden mi taşıyor, sonuçta 13. yüzyılda Yunus Emre “Sufilere sohbet gerek/ Ahilere ahret gerek/ Mecnun’lara Leyla gerek/ Bana seni gerek” (…) “Cennet Cennet didükleri/ Bir ev ile birkaç Huri/ İsteyene virgil anı/ Bana seni gerek seni” diye en saf halde Tanrı aşkını/ arayışını dizelere döküyor.
Tanrıların varlığı yokluğu ayrı bir konu ama Tanrı insansal bir ide olarak varsayılırsa o insan için aynı zamanda en yüksek telos/ erek (en yüksek değer) olarak ortaya çıkıyor, tanrı dışında ne varsa ona kıyasla çok küçük/ çok değersiz hale geliyor. Yunus’taki gibi tanrı aşkı kaldı mı, böyle bir aşk için şeyhe/ mürşide/ şıha/ tarikat reisine, dedeye, ayetullaha, aracıya ihtiyaç var mı, hele de tanrı fikri/ aşkı dışında mala mülke ihtiyaç var mı, bunlar da ayrı tartışma konuları.
Bugünkü köşemizin konusu “Günümüzde çocuğa, insana, şehre ne gerek?” sorusudur. Kritiğin göbeğinde “Manevi danışmanlık nedir?” sorusu duruyor; okul üniversite yönetimleri nasıl oluşmalı sorusu, çocukların gelişimi için bilim sanat merkezleri sorusu, çocuğa topluma şehre neyin gerek olduğu sorusu duruyor.
OKULLAR VE ÜNİVERSİTELER YERİNE TEKKE TARİKATLAR
İnsanın tinsel alanı, doğru bilgi, doğru karar, doğru eylem olanak ve başarısı, kısaca erdeme, bilgeliğe giden yol yöntem bilgi sevgisi felsefedir, onun disiplinleridir, ondan doğan bilimlerdir, bilim akıl temelli sağduyudur, tüm bunların yaşanması ve yaşama geçirilmesi, insanın kendini gerçekleştirmesi, kendisi ve dostları için bir şeyler yapması, üretmesi bilimdir, sanattır, estetiktir.
İnsanın rehberi kendi aklı, bilimi, sağduyusunu geliştirmektir. Bu da felsefedir, bilimdir, etik estetik sanattır ki, çocuğun ve toplumun bu gelişim ve başarıları okullardan ve üniversitelerden geçer. Öğretmenlerden, bilim kişilerinden, filozoflardan, sanatçılardan, aydınlardan, eleştirel düşünceden geçer.
AKP ve MEB, kendine ve topluma öğretmeni, öğrenmeyi, bilgiyi değil şeyhi, şıhı, dedeyi, tekkeyi rehber sayıyor, dinciliği merkeze almış, daha ötesi “tasavvuf ve tarikatçılığı” aklın bilimin felsefenin yerine geçirmeye çalışıyor; gerek içeriklerde gerekse atama yükseltmelerde dinciliği tarikatçılığı öncelikli ölçüt haline getirmiş bulunuyor. Nakşiler, onarın çeşitli kolları, Ahmet Yesevi’ye kadar götürülüp Ensar, Menzil, Nurcu, Işıkçı, Süleymancı… memlekete rehber sayılıyor.
ÖĞRETMENLER ARAŞTIRMACILAR YERİNE MÜRŞİD, ŞEYH, ATA, DEDE, BABA
TDV İslam Ansiklopedisi “mürşid” maddesini “şeyh”e gönderiyor. Şeyh maddesinde şu karşılıklar da geçiyor: “Nakşibendiyye tarikatında şeyh karşılığı olarak ‘hâce’ (çoğulu hâcegân), Nakşibendiyye’den ayrılan Yeseviyye’de ‘ata’ kelimesi kullanılmıştır. Ata kelimesinin Orta Asya’da Türk sûfîleri arasında XII. yüzyıldan beri şeyh yerine kullanıldığı bilinmektedir. Türkistan’da ve İdil havzası Türkler’inde şeyhler için ‘îşân’ tabirine de rastlanır. Bazı tarikat mensupları Anadolu’da şeyh yerine ‘baba’ kelimesini tercih etmiştir. Bektaşîler’de şeyh mevkiindeki kişiye XVI. yüzyıldan itibaren ‘dede-baba’ denilmiştir.”
MANEVİ REHBER ‘ŞEYH’ OKULDA OLUNMUYOR
TDV İslam Ansiklopedisi yol gösterici mürşidi “şeyh” sayıyor. “Müridlere rehberlik yapan ve onları irşad eden kişi anlamında tasavvuf terimi.” “Şeyh ‘tâliplere doğru yolu gösteren ve onları irşad eden kimse’ demektir.” “Esmâ yolunu seyrüsülûkün esası olarak kabul eden tarikatlarda şeyh müridlerini nefis terbiyesi, evrâd, ezkâr, halvet, riyâzet ve rüya yorumlarıyla terbiye eder.” “Mürid seyrüsülûkünü tamamlayıp irşad ehliyetini kazansa da şeyhinden icâzet almadan irşad faaliyetine girişmemelidir. Şeyhi tarafından irşad izni verildiğinde mürid şeyhin halifesi olur ve kendisine hilâfet hırkası, irşad hırkası, icâzet hırkası gibi isimlerle anılan bir hırka giydirilir. Bu hırkayı giyen mürid bir şeyh sıfatıyla başkalarını irşad etmeye yetkili kılınmış olur.”
‘FENÂ Fİ’Ş-ŞEYH’: ŞEYHİNİN YANLIŞINI KENDİ DOĞRUSUNA YEĞ TUTMAK
TDV İslam Ansiklopedisi “şeyh” maddesi müridin yani talebe veya öğrencinin ne yapması gerektiğini de yazıyor: “Şeyhin davranışlarını taklit edebilmek ve onun manevi halini kendi üzerine yansıtabilmek için müridin şeyhine güvenmesi ve onu gönülden sevmesi gerekir. Bu sevginin gücü nisbetinde müride şeyhten manevi hal sirayet eder. Sâlikin kâmil bir mürşide gönlünü bağlaması onun sûret ve siretini düşünmesine “râbıta” adı verilmektedir. Gazzâlî müridin şeyhini takip etmesi, tavsiyelerini yerine getirmesi, hatta onun yanlışını kendi doğrusuna tercih etmesinin gereği üzerinde durmuş (İḥyâʾ, III, 75-76), Necmeddîn-i Kübrâ da şeyhin yanında müridin küçük bir çocuk gibi olduğunu, dolayısıyla irade ve ihtiyarını şeyhine bırakmasının kendisine daha çok yarar sağlayacağını belirterek şeyhiyle devamlı kalbî irtibat içinde bulunmanın önemini vurgulamıştır (Tasavvufî Hayat, s. 94). İbnü’l-Arabî ise müridin şeyhe teslimiyetinin ölünün teneşirde yıkayıcıya teslimiyeti gibi olması icap ettiğini, bir insan olarak masum sayılmayan şeyhten şeriata muhalif bir fiil zuhur etse bile niyetini bozmaması gerektiğini belirtmiştir (et-Tedbîrâtü’l-ilâhiyye, s. 223). Ayrıca müridin şeyhin izni dışında hareket etmesi uygun görülmemektedir. Müridin her bakımdan şeyhini taklit ederek iradesini ona teslim etmesine şeyhte fani olmak (fenâ fi’ş-şeyh) denir ve bu Allah’ta fani olmanın (fenâfillâh) ilk basamağı kabul edilir.”
MEB çocuklarımızı, toplumu insanlıktan çıkaracak. Aklını başkasına teslim ederse insanda insan olmaktan geriye ne kalır?
Almanlar Führer’e iradelerini teslim edince başlarına gelmeyen kalmadı. Osmanlı kaybetti. Suudilerin, İranlıların Afganlıların hali ortada. Sıra Pakistan’da Türkiye’de.
ŞEYHİN/TEKKENİN HAKİM OLDUĞU YER ŞEHİR DEĞİLDİR, ŞEHİR ÖZGÜR İRADEDİR
M. Weber bir yerleşime şehir diyebilmek için nüfus büyüklüğünüm yetmediğini, sakinlerinin kendi akıl ve iradelerine sahip olduğu, sakinlerinin yerel yönetimleri oluşturduğu, belli bir tüzel kişiliği olan yerleşimlerin şehir sayılabileceğini ileri sürmektedir. Osmanlıda gerçek bir şehrin oluşmadığını ifade etmektedir.
Felsefe yoksa irade yoktur, özgür iradenin yolu bilinçten, bilinç bilgiden, bilgi bilgi sevgisinden geçer. Bilginin değer olmadığı, bilgi sevgisi olmadığı yerde şehir olmaz, reisler şeyhler olur.
O halde şehre felsefe gerek, bilgi bilim gerek, mantık matematik gerek, sanat estetik gerek, duyarlılık (etik, ekonomi, politika) gerek.
Tüm bunlar sokağın parçası olacak ki, uygarlık olsun, yerleşim şehir olsun.
MEB’E, TÜBİTAK’A, BELEDİYELERE ÇAĞRI: ŞEHRE FELSEFE, BİLİM, SANAT MERKEZLERİ YAKIŞIYOR
UNESCO da TÜBİTAK da MEB de aslında doğrusunu biliyor. “Çocuklar için felsefe” öneriyor, felsefe sanat bilim atölyeleri öneriyor. Bazı şehirlerimizde bilim merkezleri kurulmuş bulunuyor, TÜBİTAK bu tür bazı projelere destek oluyor, MEB okul dışı etkinlik programı olarak bilim sanat merkezleri açmış bulunuyor. Ancak buralara genellikle seçilmiş orta sınıf bazı çocuklar gidebiliyor. Oysa tüm çocuklar için bilim sanat merkezlerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Belediyelerin de bu tür altyapı oluşumlarına ve etkinliklere destek olması, kendi bilim sanat felsefe merkezlerini oluşturması gerekiyor.
HAFTANIN ÖNERİLERİ: ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFE OKUMALARI
Antony Saint Exupery: Küçük Prens
Nuran Direk alanda emek harcayan öğretmenlerin başında geliyor: “Bilgin Çocuk”, “Küçük Prens Üzerine Düşünmek”, “Filozof Çocuk”, “Çocuklarla Felsefe”, “Gençler İçin Felsefe”
Kurtul Gülenç, Filiz Karadağ: Çocuklar İçin Felsefi Öyküler
Jean Paul Mongin, Laurent Moreau ve çeşitli isimlerden oluşan 23 kitaplık Küçük Filozoflar Serisi (9-14 yaş)
Peter Worley: Felsefe Makinesi (Yetişkinlerin çocuklarıyla birlikte yapacakları düşünme etkinlikleri için el kitabı sayılabilir)
Evrensel'i Takip Et