11 Ağustos 2023

Ya tahıl koridoru ya da Erdoğan'ın labirenti!

Fotoğraf: Mustafa Kamacı/DHA

Erdoğan, Putin’le bu ay içerisinde yapılacağı açıklanan görüşmeyi dört gözle bekliyor. Çünkü Rusya ve Ukrayna arasında BM ve Türkiye’nin ara buluculuğunda uygulanan ‘Tahıl Koridoru Anlaşması’nın 17 Temmuz’da süresinin dolması sonrasında Karadeniz’de tırmanan gerginlik, en çok Erdoğan iktidarının pozisyonunu zorlayacak gibi görünüyor. Gelişmeler, ‘Tahıl Koridoru Anlaşması’nın süresini uzatmayan Rus tarafının bu durumu bilerek ve Erdoğan iktidarının son dönemlerde attığı adımlardan duyduğu rahatsızlığın bir sonucu olarak işi ağırdan almaya çalıştığını gösteriyor. Zaten 2 Ağustos’ta Erdoğan ve Putin arasında yapılan telefon görüşmesinden sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının “Putin’in Ağustos’ta Türkiye’yi ziyaret etmesi konusunda mutabık kalındığı” açıklamasına Kremlin Sözcüsü Peskov’un “Görüşmenin yeri ve zamanının belli olmadığı” biçiminde bir yanıt vermesi de böylesi bir tutuma işaret ediyordu.

MGK’nin önceki gün yapılan toplantısı sonrasında yayımlanan bildiride “Karadeniz’de gerginliğin tırmandırılmasının kimsenin menfaatine olmadığı” vurgusu yapılarak “Tahıl anlaşmasına dönülmesi” çağrısının yer almasını, Putin’le yapılacak görüşmeyle ilgili beklentiyle birlikte aynı zamanda Erdoğan yönetiminin yaşadığı sıkışmışlığın bir ifadesi olarak da okumak gerekiyor.

Erdoğan, 11-12 Temmuz’da Vilnius’ta yapılan NATO zirvesinden sonra Tahıl Koridoru anlaşmasının uzatılmasıyla ilgili bir soruya “Sayın Putin’i ağustos ayı içerisinde Türkiye’de misafir etme hazırlığımız var. Karadeniz tahıl koridorunun uzatılması konusunda hemfikiriz” yanıtını vermişti. Ancak Rusya 17 Temmuz’da sona eren anlaşmayı uzatmayarak Ukrayna’nın Odesa ve Mikolayiv limanlarına saldırı düzenlemiş ve bu saldırıları Ukrayna’nın Rus gemilerine saldırısı takip etmişti.

“Hemfikiriz” açıklamasını yapan Erdoğan’ın beklentisinin aksine Putin’in anlaşmayı uzatmamasının birkaç nedeni olduğu söylenebilir.

Öncelikle Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’inin NATO zirvesi öncesinde gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında Erdoğan yönetimi, Rus kuvvetleri tarafından esir alınan Azov Taburu liderlerini serbest bırakmıştı. Oysa Türkiye ve Rusya arasında imzalanan anlaşma, Azov Taburu liderlerinin savaş sona erene kadar Türkiye’de tutulmasını öngörüyordu. Elbette bu karar Rus tarafında ciddi tepkilere yol açtı. Dahası bugün pratik bir karşılığı olmasa da Erdoğan, Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklediğini açıklamış ve İsveç’in NATO üyeliğine onay vermişti. Yine Vilnius’taki NATO zirvesinde ABD Başkanı Biden ile görüşmesinden sonra Erdoğan’ın yaptığı “ABD ile yeni bir süreç başlatıyoruz” açıklamasının da Rus yönetimini rahatsız ettiğine şüphe yok.

Öte yandan Putin yönetiminin rahatsızlığı sadece Erdoğan iktidarının tutumundan kaynaklanmıyor. Anlaşmanın başlarından bu yana Ukrayna tahılının ihtiyacı olan yoksul ülkelere değil, zengin ülkelere gittiği eleştirisini yapan Rusya, aynı zamanda anlaşmanın kendi tahıl ve gübresinin ihracıyla ilgili kısmının uygulanmadığını; Batılı emperyalistlerin ambargo ve mali yaptırımları nedeniyle Rus tahıl ve gübresinin ihracının engellediğini savunuyor. Dolayısıyla Putin yönetimi Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilirken Erdoğan iktidarını sıkıştırmakla kalmıyor, aynı zamanda Batılı emperyalistlerden de yeni tavizler koparmak istiyor.

Ancak Karadeniz’deki egemenlik mücadelesiyle bağlantılı olarak Yunanistan’a yeni askeri üsler kuran ve Karadeniz’e kıyısı olan NATO ülkelerine silah yığınağı yapan ABD emperyalizminin de olup bitene seyirci kalması beklenemezdi. ABD, Rusya’nın bu adımına Karadeniz’de gerginliğin tırmandırılması ve Türkiye dahil Karadeniz’e kıyısı olan NATO ülkelerinin (Bulgaristan ve Romanya) Rusya’yla daha fazla karşı karşıya getirilmesine yönelik hamleleriyle yanıt vermeye çalışıyor. NATO’nun 2009-2013 yılları arasında Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığını yapan ABD’li emekli Amiral James Stavridis’in “Ukrayna’nın tahıl gemilerine NATO’nun savaş gemilerinin eşlik etmesi” önerisini de bu yöndeki girişim ve hesapların habercisi olarak değerlendirmek gerekiyor.

Karadeniz’de gerilimin tırmandırılması ve NATO ile Rus gemilerinin karşı karşıya getirilmesi girişimlerinden en fazla etkilenecek rejimlerin başında Erdoğan iktidarı bulunuyor. Çünkü sürecin bu noktaya evrilmesi, Erdoğan iktidarının bugüne kadar bir biçimde sürdürdüğü Rusya ve ABD emperyalizminin başını çektiği Batılı güçler arasındaki çelişkilerden yararlanma politikasının sonunu getirmekle kalmayacak Karadeniz’deki tahıl koridorunu Erdoğan yönetimi için içinden çıkılması oldukça zor bir labirente çevirecek.

Tahıl koridoru, Erdoğan’ın Putin yönetimi ile kurduğu ‘özel’ ilişkiyi Batılı emperyalistlere de kabul ettirebilmesinin, en azından onların sessiz kalmasını sağlayabilmesinin önemli nedenlerinden biriydi. Öte yandan Türkiye’nin ekonomik olarak en zor dönemlerinden birinde ucuz tahıl, gübre ve yağ temin etmesini de sağlayan bu anlaşma, Erdoğan iktidarının geçtiğimiz süreçteki önemli kozlarından birini oluşturuyordu. Dahası Karadeniz’deki olası bir çatışmanın NATO üyesi Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya getirmesi, ucuz enerji ve Suriye sorunu gibi Erdoğan yönetimi için hayati önemdeki konularda da Rusya’nın Erdoğan iktidarını ciddi bir biçimde sıkıştırabileceği sonuçlara da yol açabilir-ki Suriye Lideri Esad’ın geçtiğimiz günlerde Sky News Arabia’ya verdiği röportajda olası ikili görüşmenin “Erdoğan’ın sunduğu koşullarda gerçekleştirilemeyeceği”ni söylemesi daha şimdiden Rusya’nın ara buluculuğunda sürdürülen bu görüşmelerde Erdoğan yönetiminin giderek daha fazla sıkışacağını haber veriyor.

İşte bütün bu nedenlerden dolayı Erdoğan’ın umudu, yapacağı görüşmede Putin’i Tahıl Koridoru Anlaşması’na dönmeye ikna etmek ve karşı karşıya kalacağı sorunları, yaşayacağı sıkışmışlığı en azından bir dönem daha ertelemek. Türkiye’nin Nijer’de Rus (Wagner) yanlısı darbe karşısında diplomatik bir dille “kaygı”larını dile getirmekle yetinmesi, “Biz bu konuda Rusya ile aynı çizgideyiz” açıklamasını yapan Erdoğan’ın Afrika’daki gelişmeleri Putin’i Tahıl Koridoru Anlaşması’na dönmeye ikna etme konusunda kullanma niyetini ortaya koyuyor.

Bilindiği gibi tahıl anlaşması (ucuz tahıl temini) Afrika’nın açlık ve derin yoksullukla boğuşan ülkeleri için büyük önem taşıyor. Putin de son Rusya-Afrika zirvesinde binlerce ton tahıl hibe etme sözü verdiği Afrika liderlerinin bu yöndeki kaygılarını gidermeye çalışmıştı.

Sonuç olarak Erdoğan’ın Putin ile yapacağı görüşmenin Karadeniz’den Ortadoğu’ya iktidarının dış politikası için ciddi sonuçları olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Ülkenin içine sokulduğu labirentten kurtulması ancak barışçı bir dış politika ile mümkünken 14. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada “Türkiye’nin gelişmeleri tribünde izlemeyeceği” açıklamasını yapan Erdoğan, kendi iktidarını ve kader birliği yaptığı burjuva güçlerin çıkarlarını korumak uğruna ülkeyi yeni tehditlerle yüz yüze bırakmaktan vazgeçmeyeceğini ortaya koyuyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et