14 Ağustos 2023

Arjantin’de aşırı sağ siyaset

Arjantin, dünyada örneği bulunmayan bir sistem olan PASO seçimlerine doğru giderken, ekonomik krizin faturasının sol Peronizme kesilmesi büyük bir ihtimal gibi gözüküyor. PASO seçimleri faturanın boyutlarını anlamak için önemli bir fırsat olarak nitelendirilebilir. Başkan, senatör ve temsilcilerin aday adaylarının yarıştığı bu halk oylaması niteliğindeki seçimlere katılım zorunlu ve yüzde 1.5’lik baraj bulunması partiler arasında ittifakları da zorunlu kılıyor. 35 milyon Arjantinlinin seçmen olduğu ve 22 başkan aday adayının yarışacağı bu oylamada sol Peronizmin adayının kim olarak belirleneceği tahmin edilebilirken asıl merakı uyandıran konu ise muhalefet adaylarının kimler olacağı ve sağda durdukları konumların seçmendeki karşılığı.

Başkan Alberto Fernández, ek IMF anlaşmaları, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik gibi temel sorunları aşamayarak kendisine desteğin tabana vurmuş olması sebebiyle yeniden seçilmek için aday olmadı. Korkut Boratav Hoca’nın son yazısı IMF ve Arjantin arasındaki bu ilişkilerin son beş yıllık gelişimi ve sonuçlarının güzel bir analizini sunuyor. Bununla birlikte hükümetin büyüyerek borç ödeme stratejisinin –birçok farklı sebebi de olsa- tutmadığı, yoksul, emekçi ve emekli kesimleri de enflasyona karşı koruyamadığının altını çizmek gerekiyor. Sol Peronizmin bu başarısızlığın sorumlusu olarak ilk aldığı kelle Ekonomi Bakanı Martín Guzmán olmuştu. Yerine geçen Sergio Massa ise son anda IMF ile yeni bir anlaşmayı sağlayarak IMF anlaşmasını kurtarmış bir kahraman edası ile PASO’ya giriyor. Sergio Massa, ilk turun 22 Ekim’de yapılacağı, ikinci tura ise 19 Kasım’da gidileceği başkanlık seçimlerde Peronist Yurt için Birlik İttifakının en güçlü adayı konumunda.

Siyasete sağdan girmiş, zamanında bugünkü IMF anlaşmasının sorumlusu olan eski Başkan Mauricio Macri ile yakınlaşmış, Kirchner’i hapse atma sözü vermiş ve sonra da barışarak sol Peronizme dönmüş, düşmanlığı ve dostluğu uzun sürmeyen bir politik karakter olan Massa, bu hali ile Carlos Menem’e ve Néstor Kirchner’e benzetilse de, sol Peronist taban tarafından hâlâ pek güven duyulmayan bir isim. Belki de Massa’nın en büyük avantajını da bu oluşturuyor. Medya, finans ve iş çevreleri ile yakın ilişkilere sahip ve ekonomiyi devraldığı geçtiğimiz ağustos ayından beri ülkenin batmamış olmamasının (batmanın geminin neresinde olduğunuza göre farklı anlamlar taşıdığını unutmayalım) da mimarı imajını çizmeye çalışıyor. Massa’nın bir başka şansı ise sağ muhalefetin bölünmüş durumda olması.

Buenos Aires Belediye Başkanı Rodríguez Larreta, sağcı Değişim İçin Birliktelik (JxC) ittifakının diyalog yanlısı ve yumuşak geçiş vadeden adayı. Hiç şüphesiz Larreta’nın Buenos Aires’teki toplumsal hareketlere yönelik baskıcı ve kısıtlayıcı politikaları da unutulmamalı. Larreta’nın parti içindeki rakibi, eski Güvenlik Bakanı Patricia Bullrich -inanması güç ama kendisi eski bir Monteneros gerillası- bugün için yolsuzluğa ve suça karşı sert güvenlikçi politikaların, yani JxC’nin sert sağ kanadını temsil ediyor. Bullrich sadece Arjantin’in güçlü muhafazakar ve sağ kitlelerine oynamıyor, aynı zamanda aşırı sağcı bir başka aday Javier Milei’ye kayan ‘müesses nizam’ karşıtı genç seçmenleri de kazanmaya çalışıyor.

Ülkenin dolarizasyonla kurtulabileceğini, kamu harcamalarının ekonomik krizin en önemli sebebi olduğunu, suça karşı demir yumruk gösterilmesi gerektiğini, geleneksel politikacıların sadece kendini zenginleştirmeye çalıştığı için apolitizmi savunan tipik bir aşırı sağ siyasetçi. Destekçilerinin çoğunluğunu da ilk veya ikinci defa oy kullanacak olan gençler oluşturuyor. Aşırı sağcı retoriğini ekonomik liberteryanizm ile harmanlayan Milei bugün için ülkedeki üçüncü siyasi güç konumunda bulunuyor ve anketlerde yüzde 20’lik bir desteğe sahip görünüyor.

Arjantin’de PASO seçimleri bu açıdan sadece 22 Ekim’deki adayları değil, ülkedeki sağ siyasetin ne kadar otoriter sağa doğru kayacağını görmek açısından da belirleyici olacak. Brezilya’da ve Şili’de artık bir vakıa olan sağın aşırı sağ tarafından yutulması eğilimi Arjantin’de de devam edecek mi, bunu göreceğiz diyebiliriz. Sol Peronizmin her halükarda işinin kolay olmadığını söylemek ise güç olmasa gerek.

Evrensel'i Takip Et