22 Ağustos 2023

Sanayiyi Anadolu'ya taşımak

İstanbul ve çevresindeki sanayi Anadolu’ya taşınacakmış. Hatta, Konya sanayi merkezi olacakmış. Bir zaman da sanayi İstanbul’dan Trakya’ya taşınacak demişlerdi. Taşıdılar. Gördük.

Plan yok. Plan yapmayı sevmiyorlar. Patronların sevgili siyasetçisi Demirel “Bize plan değil, pilav lazım” demişti. Devlet Planlama Teşkilatını kaldırdılar. Pilav da yiyemedik.

En güzel planlar devlet eliyle yandaş zengin etme ve komisyon alma konusunda yapılıyor. Şehir planlaması, sanayi planlaması olmadığından birden bazı şehirler ufak ve orta boy fabrikalarla doluyor. Gökdelenler yapılmaya başlanıyor. Fay hatları üzerleri çürük binalarla dolduruluyor ve yıllarca geliyor denilen deprem gelince şehirlerin toptan yıkılışı ve binlerce ölüm, sanayinin o illerde çöküşü vs. karşısında kader, Allah’ın gazabı söylemlerine başvurularak suçlar gizlenmeye çalışılıyor.

Şimdi olası İstanbul depremi konuşuluyor. Hep konuşuluyordu ama Maraş depremi sonrası daha fazla konuşulmaya başlandı. ‘99 depreminden sonra da bir süre konuşuldu ama yirmi dört senedir olası İstanbul depremi için hiçbir şey yapılmadı. O tarihten bu yana İstanbul ve çevresinde yapılan fabrikaları, yapılan çürük gecekonduları, nüfus artışını vs. düşündüğümüzde geçmiş bütün hükümetlerin, daha çok da tabii AKP’nin İstanbul depremi için hiçbir önlem planı olmadığı görülüyor. Şimdi yirmi sene sonra sanayiyi Anadolu’ya taşımak akıllarına gelmiş. O da büyük ihtimalle “Ay’a sert iniş yapmak” gibi bir şeydir muhtemelen.

Talan ve yağma düzeninde ülke düzeyinde planlı bir sanayileşme ve şehirleşme mümkün değildir. Yukarıda belirttiğimiz gibi sadece nasıl daha fazla yağma ve talan yaparız planları yapılır. Bir de talan ve yağma düzeninin devam etmesi için nasıl iktidarda kalırız planları.

AKP ve düzeni memleketimizi yok oluşa doğru götürüyor. Susuzluk, tarım arazilerinin öldürülmesi, sanayinin belli şehirlerde yoğunlaşması, çevre kirliliği, kıyıların yağmalanması ve en önemlisi Maraş depreminden yüzlerce büyüklükle zarara yol açacak bir İstanbul depremi…

Bir klişe vardır: “Benden sonra tufan.” AKP iktidarının politikası tam olarak bu. Benden sonra ne olursa olsun. Ben iktidarda olduğum sürede küpümü ne kadar doldurabilirsem o kadar kârdır. Benden sonra tufan diyor. İktidarın kodamanları için gerçekten tufan günleri bir korku nedeni değil. En kötüsü, yurt dışında depoladığımız paralarla yaşanabilir bir yere gidip nesiller boyunca yaşarız diye düşünüyorlar herhalde ama milyonların gidebileceği bir yer yok. Kuraklıktan, susuzluktan, kirlilikten, büyük depremin yıkımından onlar etkilenecek. Her geçen gün yaşamlarını devam ettiremez hale gelecekler. Suyun, ekilebilir toprakların, kuraklığın olmadığı, açlığın olmadığı yerlere kitlesel göçler olacak. Çok büyük rakamlara ulaşmamasına rağmen daha şimdiden göçlere karşı alınan tedbirlere bakıldığında belki o günlerde göç savaşları çıkacak.

Maraş depremi gibi büyük bir felaketi altı ay içinde unutan ya da unutturulan bir memlekette “Sanayiyi Konya’ya taşıyacağız” sözleri dışında gelecek kötü günlere karşı yapılabilecekleri yapmak için mücadele elzem.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et