Yerel seçim hesapları mı, halkın dertlerine çözüm aramak mı?
Fotoğraf: CHP
İmamoğlu’nun İstanbul’a “mühürlü” olduğunu söyleyip gelecek marttaki yerel seçimlerde İBB’ye yeniden adaylık niyetinde olduğunu açıklamasıyla CHP’de “değişim” çekişmesi yeni bir aşamaya ulaştı.
İmamoğlu Kılıçdaroğlu’nu istifaya ya da CHP Kurultay’ında bir kez daha aday olmamaya ve yerini kendisine bırakmaya zorluyordu. Ancak herhalde CHP Genel Başkanlığı için yeterli delege oyuna ulaşamayacağını görmüş olmalı ki bir adım geriye attı. Aslında bu, düzen siyaseti ekseninden bakıldığında ileriye atılmış adımdı. İmamoğlu eğer yeniden aday olmazsa, İstanbul Belediyesini AKP’ye sunmuş olacağı suçlamasıyla sıkıştırılıyordu. Adaylığa aday olarak suçlamayı püskürtmüş ve bir adım öne geçmiş oldu.
Ancak bu ve benzeri görüşlerle tutumlar halkın sırtından yapılan hesaplamaların ürünü ve tümü hem halkı hem de artık halkı nefes alamaz duruma getiren dertleriyle çözümleri için mücadeleyi dışlıyor.
Yerel seçimlere 7 aydan fazla var ve onca sorun dururken konu seçimler oluyor. Ancak sorun seçimlerin tarihinden ibaret değil.
Seçimler yine halk ve geçim derdi başta olmak üzere sıkıntı ve dertleri bir yana bırakılıp “Her şey güzel olacak” lafı güzafıyla mı yürütülecek, yoksa asıl halkın dertlerine çare aranıp çözümleri için bir mücadeleye yaslanacak bir seçim kampanyası mı yapılacak? Temel sorun bu.
Muhalefetin, işçi ve emekçilerin enflasyon altına ezilmelerine, ücret ve maaşların yetmezliğine, açlık sorununun giderek daha geniş kitleleri etkiler olması ve tüm dertlerin üstüne tüy diker gibi işsizliğin yükselişe geçmesine karşı mı yükseltilmesi gerek? Yoksa işçi ve emekçilerin dertleri bir yana bırakılarak mı seçimlere mi hazırlanılacak? Halkın dertleri ve çözümleri için mücadeleye atılmadan kimin aday olacağının ne önemi olabilir?
Sendikal ve siyasal dayatma ve yasaklara karşı mücadele mi geliştirilecek yoksa yasaklar bir yana seçimler bir yana mı?
İşçi ve emekçi halkın talepleri için mücadele mi asıldır ve hem merkezi hem de yerel yönetimler için mücadele kadar adaylar da bu mücadele içinde tuttukları yerlerle mi değerlendirilmelidir, yoksa sadece Ali ya da Veli oldukları için mi?
Alın yaklaşan metal sözleşmesini. Türk-Metal Sendikası işçilere talep formu dağıtmakla yetiniyor ve hep yaptığı gibi işçilerin onayını almadan patronun önüne süreceği sözleşmeyi imzalama peşinde. Metal işçisiyse çoktandır huzursuz. Huzursuzluğunu eylemle ortaya koymaya başladı. Yedi küsur ay sonrasındaki belediye seçimlerine bu mücadele yok sayılarak hazırlanmak ve adaylık ilan etmek olacak şey midir ve ne anlama gelir?
İşçilerin dertleriyle, halkın güncel sorunlarıyla ilgilenmeyen ve çözümleri için mücadele üzerinde yükselmeyen bir belediyecilik ve adaylıklar, mevcut sömürü düzenini halka dayatma ve süslü laflarla halkı aldatma girişimi olabilir.
Belediyeleri alın. Hem AKP’li hem CHP’li belediyelerde sendika şubeleri belediyelerle işçilerin hiçbir derdine çözüm olmayan sözleşmelere imza atıyor. İşçiler karşı ama patron durumundaki belediyelerin işine geliyor. Böyle olunca, belediye CHP’de ya da AKP’de olsa ne olur? Aday şu veya bu olsa ne fark eder? “En pis” denen işleri yaptırdığı ama en düşük ücretle çalıştırdığı Ağaç AŞ işçilerini haklarını tanımadan iş bırakma zorunda bırakan İBB’nin hangi parti tarafından yönetileceği ve başkanının kim olacağı, haydi genelleme yapmaktan kaçınalım, Ağaç AŞ işçisinin umurunda olabilir mi?
Belediyeler ve yönetimleri tabii ki önemsiz değil. Hele ülkenin en büyük metropolünün kim tarafından yönetileceğinin önemsiz olduğunu kimse ileri süremez. Ancak fark, Ali ile Veli farkı değil, belediyecilik anlayışında olabilir. İşçileri karşısında hem AKP hem de CHP’li belediye aynı tutumu alıyorsa, iki belediye yönetiminin de işine işçisine en düşük ücreti dayatırken aklına ulaşım ücretlerine zam yapmak geliyorsa, belediyecilik anlayışlarının farklılığı laftadır!
Eğer yerel yönetimleri kazanma mücadelesi, halkın talepleri uğruna mücadelelere dayanmadan ve bu mücadelelerle birleşmeden, sadece belediye başkanı seçilmek uğruna verilirse, başarı, dini ve milli duygulara ilişkin konular başta olmak üzere en büyük yalanları uyduranların olacaktır.
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11
- Sadece İsrail mi terörist? 08 Ekim 2024 04:51