Profesör ve işçi

Fotoğraf: Sümeyye Yeşil/Evrensel
İstanbul’da bir devlet üniversitesinde genç bir mühendislik profesörü. Dört yıl deprem ve yer bilimleri üzerine mühendislik okumuş, ardından 2 yıl yüksek lisans, yurt dışında 4 yıl doktora, doktora sonrası Uzak Doğu’da 1 yıl çalışma. 2021’de profesör olmuş. Ömrü kitap okumak, makale yazmak, ders vermek, araştırma yapmak, geceleri problem çözmek, sınav sorusu hazırlamak, sınav değerlendirmekle geçmiş. Fırsat buldukça bildiklerini gazete, görsel medya ile halka anlatmış. Yayın yapmış. Bu arada ancak doçent olunca evlenmeye vakit bulmuş, 1 de çocuğu olmuş. Yan yollara sapmadığından, patron sofralarına meze olmadığından, iktidar şakşakçılığına tenezzül etmediğinden, devletten aldığı maaş dışında bir geliri olmamış.
Maaşı 46 bin lira. Eşi de mühendis ama işsiz. Çocuk okula başlıyor. Ev kira. Ev sahibi kirayı 7 binden 22 bine çıkarıyor. Maaşın yarısı. Yaz tatili babadan kalma yazlıkta Kumburgaz ama 1 hafta. Diğer kuzenlerin de hakkı var yazlıkta. Ev ile üniversite arası arabayla 45 dakika. Arabayla gitse maaşın kalan yarısı benzine gidecek. Otobüsle gitse 1 buçuk saat.
Ne yapsın bu genç deprem mühendisi akademisyen? Enkaz altında kalanlar için “takdiriilahi” deyip pis müteahhitleri mi aklasın?
Yoksa Mehmet Türkmen’in dediği gibi “Taş mı yedirsin?” 7 yaşında çocuğuna?
İşçi. Antep’te halıda. Yaşı 36. Evli. Çocuk 3 tane. Ev kira. Patrondan istediği 15 bin lira. Bir de hakkını savunacak sendika ama öyle sarı, turuncu değil; bildiği, güvendiği, iyi ve kötü günleri kendisi ile birlikte yaşayacak insanların sendikası.
İstediği 15 bin. Dört binden ucuz gecekondu bile yok Antep’te. 5’i kiraya, elektriğe, suya. 2’si çocukların okul masrafı. Kalan eh işte. Patronun sülalesi halıcı. Sendika duyunca kızamık oluyor maaile. Ne güzel örgütsüz işçiye keyfe göre maaş vermek. İşten atmak.
“Taş mı yedirsin?” çocuklarına bu işçi, Mehmet Türkmen’in dediği gibi?
Yok öyle.
Güçlü işçisiyle, güçlü köylüsüyle, güçlü akademisyeniyle, güçlü kadını, erkeği ile güçlü olur bir ülke.
Yoksa sen güçsüz ülkenin sokaklarında popodan ısıtmalı arabanla dolaşsan, kızamık olsan, lahmacuna Adana şiş sarıp yesen ne yazar, 2 gülen gözün, yanağı sağlıkla kızarmış işçi çocuğunun, 1 kilo et almış olmanın gururunu yaşayan işçi karısının kıymetini bilmedikten sonra.
Evrensel'i Takip Et