İnsan sevilmez mi?
Görsel: Film afişi
Bu haftanın en iyi filmi “Katili Yakalamak”ın afişinde “To Catch a Killer” yazarken, IMDB’deki sayfada “Misanthrope” olarak da geçiyor. Malum mizantropi insanlardan nefret etme, sevmeme anlamına geliyor. Bu tanım filmin adı olmak için biraz fazla kör göze parmak olabilirdi ki zaten filme yönelik eleştirilerin önemli bir bölümü zaman zaman fazla didaktik olduğu yönünde.
2014 tarihli “Relatos salvajes” (Asabiyim Ben) ile Altın Palmiye için yarışan Oscar’da yabancı dilde en iyi film kategorisinde adaylık kazanan Damián Szifron bu kez Amerika’nın Kuzey’inden bir yapımla çıktı karşımıza. Genç bir polis memuru olan Eleanor’un yaşadığı şehir (Baltimore) sıradan bir yılbaşı gecesine hazırlanmaktadır. Kentte hareketlilik vardır, partiler ufak ufak ısınmaya başlamıştır. Derken, bir binadan insanların üzerine rastgele ateş açılır. Her şey bitip de sessizlik hakim olduğunda geride 29 ölü beden kalmıştır.
FBI Dedektifi Lammark, olay yerine gelip de bulguları birleştirdiğinde bunun oldukça profesyonel bir katil tarafından planlanarak gerçekleştirilmiş bir eylem olduğunu fark eder. Ancak ortada hiçbir ipucu yoktur. Katilin ateş ettiği dairede ve polis binasında yapılan toplantıdaki söyledikleriyle Lammark’ın dikkatini çeken Eleanor da bu soruşturma ekibine dahil edilir.
Soruşturma ilerledikçe, bir yandan siyasetin üzerlerindeki baskısı artmaya başlarken diğer yandan da katil AVM’de daha büyük bir katliama imza atar. Lammark, Eleanor ve diğer Dedektif Jack için zaman daralmakta, üzerlerindeki baskı artmaktadır. Süreç ilerledikçe ve daha fazla olayın içine girdikçe Eleanor’un etkisi de artmaya başlar. Çünkü katille empati kurabildiğini fark eder. Katil hakkında profil oluşturulmaya başlandıkça genç kadının geçmişindeki kimi travmalarla benzerlikler de ortaya çıkacaktır. Bu ortaklık onu kaçınılmaz bir biçimde katille de yüz yüze getirecektir.
Öncelikle son yıllarda izlediğim en iyi polisiye yapımlardan birisi olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Özellikle açılış sahnesiyle birlikte seyirciyi içine almayı başaran, merak ve gizem hissini sürekli yukarıda tutan, karakterlerin dünyasını açtıkça onların da tehdit altında olduklarını hissettiren güçlü bir atmosfer kurmayı başarıyor Damián Szifron.
Kentin kullanımındaki maharet, gri ve koyu tonların ağırlığıyla ortaya çıkan atmosfer, Eleanor ve Lammark arasındaki bağın seyirciye geçişi vb. filmi güçlendiren diğer etmenler. Üstüne Shailene Woodley (Eleanor) ve Ben Mendelsohn (Lammark) başta olmak üzere oyuncuların performansı eklendiğinde ortaya izlenmesi gereken bir yapım çıkıyor.
Filmin türe şeklini veren yapımlardan “Kuzuların Sessizliği”ne de göndermeler yaptığını eklemeden geçmeyelim. Özellikle de final bölümünde. Zaten filmin unutulmazlar arasına girmesine engel olacak unsurlar da bu bölümde yer alıyor. Açıkçası finalde Elenaor’ın katille yüzleştiği bölümün fazla didaktik olduğunu düşünenlerden değilim. Çünkü katilin motivasyonunu anlamamız için önemli bence bu bilgiler. En nihayetinde insanları sevmeyen, onları değer verilir bulmayan ve öfkesini/motivasyonunu da buradan alan bir katil söz konusu.
Benim takıldığım şey, daha önce de bazı filmlere dair yazılarda dikkat çekmeye çalıştığım gibi, ABD yapımı ‘sistem eleştirileri’ndeki genel bakışın burada da olması. Yani sisteme, modern hayata, sömürü biçimlerine, insanlığa dair doğru, makul eleştirilerin buradaki gibi seyircinin nefret objesine dönen bir karakterin ağzından yapılması. Bu tercih, bir yandan karakterin motivasyonunu anlamamıza yarasa da diğer yandan sisteme, topluma dair bu tür fikirlere kapılmanın olası insanları sürükleyeceği yerlere dair alttan alta korku da salıyor.
Burada üstüne, katil ve Eleanor yazı ve tura gibi oluyor bir noktada. Her ikisi de aynı şeyleri hissediyor ama Eleanor doğru olanı yapmaya çalışıyor. Doğru olan ne peki? Sistemin tam kalbine yerleşmek mi?
Bu dolaylı soruları bir yana bırakırsak, polisiye olarak ritmini tutturmuş, gerilimi kurmuş ve gizemini sonuna kadar korumayı başaran bir film “Katili Yakalamak” hafta sonu için iyi bir seçenek olabilir.
- Zamanı eğip bükmenin şehveti 21 Aralık 2024 04:15
- Uçucu bir peri masalı 02 Kasım 2024 04:15
- Altın Koza ve kronik festival problemleri 05 Ekim 2024 04:30
- Dibini görmeyen... 31 Ağustos 2024 04:25
- Silahlı kuvvetler sermayeye hükmetmeye yelteniyor! 10 Ağustos 2024 04:50
- ‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu? 03 Ağustos 2024 04:15
- Roma’nın gurbet kuşları! 27 Temmuz 2024 04:25
- En güzeli uzaktan sevmek belki… 20 Temmuz 2024 04:42
- Analardır, adam eden adamı! 13 Temmuz 2024 04:40
- Amerika kimin rüyası? 06 Temmuz 2024 04:46
- Türkiye’nin film festivali rejimi 11 Mayıs 2024 04:15
- Müslüm’ün yapımcısından: Amy Winehouse! 04 Mayıs 2024 04:37