Demokrasi ve Özgürlükler Adası

Demokrasi ve Özgürlükler Adası | Fotoğraf: DHA
Son günlerde ismi Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak anılan, 2013’te AKP’li İstanbul Belediyesi tarafından ismi değiştirilen Yassı Ada’da AKP iktidarı tarafından ne kadar paranın betona gömüldüğü ve geçilmeyen köprüler, gidilmeyen paralı otoyollar gibi gidilmeyen beton bir adanın iflası tartışılıyor. Yazılanlara göre kendilerine benzettikleri bu ucube ada için 2.6 milyar lira harcanmış.
AKP propagandası olarak düşünülmüş Demokrasi ve Özgürlükler Adası projesi aslında muhaliflerinin bir israf ve çirkinlik örneği olarak yeniden gündeme getirilmeseydi, kimsenin bu adayı hatırladığı yoktu. Belki pek çok insan da AKP muhaliflerinin bu son muhalifliği ile adayı öğrendi.
AKP bu proje ile ‘CHP zihniyeti’ olarak tarif ettiği muhaliflerinin ne kadar antidemokratik, cuntacı, demokrasi düşmanı, özgürlük düşmanı; kendilerinin ise ne kadar demokrat ve özgürlükçü olduğunu göstermek istiyordu.
Bakın onlar halkın oyları ile seçilmiş başbakan ve bakanları yargıladılar ve üçünü idam ettiler, diğerlerini hapsettiler diyordu. Ama adayı Demokrasi ve Özgürlükler Adası ilan ettikleri 2013’ten bu yana onlarca seçilmiş belediye başkanını görevden aldılar, hapse attılar, seçilmiş milletvekillerinin dokunulmazlığını düşürüp yargıladılar, seçilmiş milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu TBMM’den polis marifetiyle yaka paça çıkararak hapsettiler, yedi yıldır Demirtaş’ı hapishanede tutuyorlar, en son seçilmiş milletvekili Can Atalay hapiste.
Muhaliflerinin özgürlükçü olmadığını iddia ettiler; 2013’ten bu yana cumhurbaşkanına hakaret etti diye yargılanan insan sayısı ile dünya rekoru kırdılar. Hapishanelerde en çok gazeteci olan ülke olarak ülkemizi ilk üçe sokmayı başardılar. Sosyal medyada erişime engel koymada dünya rekorunu ele geçirdiler. Yirmi sene Galatasaray Meydanı’nda oturan Cumartesi Annelerini her hafta işkence ile gözaltına alarak ne kadar özgürlükçü olduklarını dosta düşmana gösterdiler.
Mendereslerin emir komuta altındaki bir göstermelik mahkeme tarafından yargılandığına vurgu yapmak için Yassı Ada’yı kendilerine benzeterek bir beton yığınına dönüştürürken; bütün üyelerini kendilerinin atadığı Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımadılar, başörtüsü konusunda başvurdukları AİHM’ni iktidar olunca ‘dış güçler’ olarak nitelediler. Muhaliflerini bizzat seçtikleri hakimler eliyle zindanlara doldurdular.
Muhaliflerinin demokrasiye inanmadıklarını kendilerinin çok demokrat olduklarını göstermek için 2.6 milyar lirayı milletin cebinden harcadılar ama 2013’ten bu yana bütün seçimlere hile karıştırdılar. Kaybettikleri İBB Başkanlığı seçimlerini yargı desteği ile sandıktan çıkan dört oydan birini iptal ettirerek yenilettiler. İki buçuk milyon geçersiz oyu yargı eliyle geçerli saydırarak referandum kazandılar. On yıldır girdikleri bütün seçimlerde rakiplerinin propaganda çalışmalarını engelleyerek, kendileri bütün devlet olanaklarını seçim çalışmalarında kullandılar. Zorla ele geçirdikleri medyayı seçim kampanyası için parti aparatı gibi kullandılar. Seçim kanunlarını kendilerinin seçilebileceği gibi her seçim öncesi değiştirdiler. Anayasa bir kişi üçüncü kez cumhurbaşkanı seçilemez dediği halde seçildiler. Yani o kadar demokratlar.
Yüzde 35 oyla milletvekillerinin yüzde 65’ini aldılar ülkeyi yönettiler. Yüzde 25 oy ile İstanbul Belediyesini aldılar İstanbul’u yönettiler. Hiçbir zaman yüzde ellinin üzerinde oy almamalarına rağmen 22 sene ülkeyi yönettiler. 2015 haziran seçimlerinden sonra hükümet kuramayacak kadar oy alınca kargaşa çıkardılar, seçimleri yenilediler. O kadar da halk iradesine saygılılar.
Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda demokrasi ve özgürlükler konusunda ulusal ve uluslararası toplantılar, konferanslar, sempozyumlar düzenlemeyi planladılar ama yapamadılar. Çünkü yüzleri tutmadı. Çağırdıkları kimsenin gelmeyeceğini düşündüler. Belki de çağırdılar da kimse gelmedi. Şimdi AKP’li belediyeler ve vakıflar adaya turlar düzenliyormuş, oradaki işletmeler iflas etmesin diye.
Orası da Zafer Havaalanı gibi, Silivri zindanı gibi AKP iktidarından sonra AKP iktidarını gelecek kuşaklara anlatmak için birer müze haline getirilmeli. Şimdi bir işe yarasama bile, belki demokrasi ve özgürlükleri katleden, iğdiş eden bir iktidarın yaptıklarını anlatmak için ileride güzel örnekler olurlar.
Evrensel'i Takip Et