29 Ağustos 2023

İşçi sınıfı sonbaharı yazdan çok ısıtacak görünüyor…

Fotoğraf: Mazlum Ayçiçek/Evrensel

Sosyalistlerle Atatürkçülerin” “bağımsızlık, yurtseverlik, kamuculuk, halkçılık, laiklik gibi başlıklarda birbirleriyle ortaklaşabildiklerini” iddia eden Fatih Yaşlı ile yaklaşımını eleştiren Yusuf Karadaş arkadaşımız arasındaki tartışma herhalde sürecek. “Atatürkçüler tekelci Türk burjuvazisinin bir eğilimini temsil etmiyor, emeğiyle geçinip ay sonunu getiremeyen milyonlara tekabül ediyor’ diyeyim şimdilik” dediğinden öyle anlaşılıyor Yaşlı’nın. İzleyeceğiz.

Biz, bu tartışmayı arkadaşlarımıza bırakıp, “emeğiyle geçinip ay sonunu getiremeyen” gerçek milyonlara bakacağız. Kuşkusuz küçük bir bölümü Kemalizm’den etkilense bile, büyük bölümü AKP dinciliğiyle MHP şoven milliyetçiliğinin etkisi altındaki işçiler ve hareketlenmeleri özel bir ilgiyi hak ediyor.

İşçilerin yanı sıra gerek Kemalizm gerekse dincilik ve şoven milliyetçilikten etkilenip ay sonunu getiremeyen başka emekçiler de var şüphesiz. Yoksul ve küçük üretici köylülük ve bütün bir kır ve kent küçük burjuvazisi, hatta esnaf geçim sıkıntısı içinde ve giderek yoksullaşıyor. Atatürkçü CHP yetkililerinin, uygulamalarını doğru bulduğu M. Şimşek eski zamların üstüne yenilerini koyup faiz artırarak sıkı para politikasına yöneldikçe geçinemeyenlerin sayısı kabarıyor. Ancak baştan altını çizerek ilerleyelim ki geçim zorluğu içinde olanlarımızın bir bölümünün “Atatürkçü” olduklarına inanmaları, “Atatürkçülüğü” bir emek hareketi ya da emek dostu yapmıyor. Tıpkı AKP ve MHP’yi yapmadığı gibi.

Geçim derdi çekenlerin bir bölümü Atatürkçülükten etkileniyor diye Atatürkçülerle birlik kurup AKP ve MHP’den etkilenen işçi ve emekçileri kaderlerine ya da daha doğrusu gericiliğin etkisine terk etmek tabii ki sosyalistlerin işi olamaz. Onlar, işçilerin bilincini çarpıtmak açısından sınıf içinde çok daha etkili ve örgütlüler.

Antep Belediye Başkanı F. Şahin’in Şireci direnişine gelip patronu savunması fazla etkili olmamış ve aşılabilmişti çünkü fazlasıyla ters zaman ve yerde doğrudan patronu savunmaya çalışmıştı. İşçileri direnişe yönelten ek zam talebi, “Atatürk”ü sevsin ya da sevmesinler, fazlasıyla yakıcıydı. Yüzde yüzlük enflasyon nedeniyle düpedüz açlıkla sınanıyorlardı. Her şeye rağmen kazandılar.

Öncesinde Koza Halı da direnişle kazanmıştı. Arkası geldi. Artemis ve Erkaplan Halı işçileri zam talebiyle iş bıraktı. Bir fabrika diğerine, bir başarı yenisine örnek oluyordu. İki halı fabrikasında da işçiler kazandı ve taleplerini kabul ettirdi. Patron çaresiz kalınca tamam dedi ancak bu kez sendikalarında örgütlenen işçilerin sendikal örgütlülüğünü kabule yanaşmıyor. İşten atmaya da başvurarak işçileri sendikadan istifaya zorluyor. Ve işçilerin direnişi sendikal hakları için sürüyor. Çünkü sendikayla taleplerini kabul ettirdi ve örgütlülüğün başarının anahtarı olduğunu yaşayarak gördüler. Antep’te direniş sürecek ve yayılacaktır.

Ancak sadece Antep değil, İstanbul, Bursa ve Kocaeli’de de işçi sınıfı hareketli. Renault işçisi yemekhanede eylem yapmıştı, Arçelik işçisi eylem hazırlığında, Ford Otosan’da da sarı kart eylemi başladı. İşçiler birleşme sürecinde. Üstelik sadece kapitalist patrona karşı değil, MESS toplu sözleşmesinde kendilerini satmaya hazırlanan sendikalarına karşı da eylemde. Metal sendikaları Antep’teki sendikadan farklı ve işçiler önceki deneylerinden satıldıklarını biliyor. Ne sözleşme taslağını işçiye sunuyor ne işçiye kulak asıyorlar. Ama işçiler kendilerine neredeyse açlığı dayatan koşulları da kabul etmiyor. Direniş yayılacak, sonbahar ısınacaktır. Sosyalistim diyen Atatürkçülüğü, Akşener ne dedi, İmamoğlu ne yapacak diye fal açmayı bırakıp yüzünü işçi sınıfına çevirmeli, birliğini sağlayıp direnişini kolaylaştırmanın hizmetine girmelidir. İşçiler bu direnişleri içinde kendisi için sınıf olacak.

Evrensel'i Takip Et