04 Eylül 2023 04:34

Barışı konuşmak

Savaşa hayır barış hemen şimdi yazılı döviz

Fotoğraf: MA

Paylaş

Dünya Barış Günü nedeniyle pek çok etkinlik, basın açıklamaları oldu geçen hafta. Ana akım yandaş yayın organları da kendi ölçülerinde katkıda bulundu bu etkinliklere. Gün vesilesiyle Can TV için insan hakları mücadelesi yürütenlerle, bu arada benimle de gerçekleştirilen söyleşilerden benimkini kesip hep yaptıkları başarılı kolajlardan biriyle gene Türk Silahlı Kuvvetlerine laf söylediğim algısını oluşturmaya çalıştılar. Bir yandan da Bilim, Sanat ve Edebiyat Derneğinin düzenlediği Sevgili Süreyya Karacabey’in kolaylaştırıcı, Eren ve benim konuşmacı olduğum “Barış Hakkı” etkinliğini hedef göstermeyi ihmal etmedi kimi topluluklar.

Söyleşide insansız hava araçları ve zırhlı araçlardan söz etmiş, özellikle de bu tür araçların sivil yerleşim alanlarında kullanımı ile meydana gelen ölümleri kastederek, ölen bizim çocuğumuz olabilir hatırlatması yapmıştım. İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı raporlarında zırhlı araçların şehir içi kullanımında meydana gelen ölümler ayrı bir başlık olarak yıllardır hep yer alır. İnsan Hakları Derneğinin bu tür olayların artması, zırhlı araçların şehir içi kullanımının yaygınlaşması üzerine 2018 yılında hazırladığı ve on yılı kapsayan raporda en az 63 zırhlı araç çarpması olayı gerçekleştiği, 16’sı çocuk ve 6’sı kadın olmak üzere toplamda 36 insanın öldüğü, yaralanan 85 kişiden kimilerinin ise, fiziksel kayıplarla yaşamını sürdürmek durumunda kaldığı, ölüm ve yaralanmaların en çok çocuk ve yaşlı yetişkinleri etkilediği belirtilmişti. Evet, en çok çocuklar etkileniyor, 2018 sonrasında da devam eden bu olaylarda ölenler hepimizin çocuğu olabilir çünkü yaşadığımız şehirlerde zırhlı araçlar gittikçe daha fazla ortalarda dolaşıyor.

İnsansız hava araçlarına (İHA) gelince, İHA’ların yaptığı atışlarda hedefini bulma yüzdesi yanı sıra güvenlik amaçlı kullanımda Trump döneminde sivil hedeflerin de vurulabileceğine dair söylemler epeydir sorgulanır bir hal almıştır. En önemli nedeni bu olaylarda artan sivil kayıplarıdır. Mart 2009’da The Guardian gazetesinde çıkan bir yazıda İsrail’e ait İHA’lardan fırlatılan füzelerin vurduğu boş sokaktaki 48 Filistinli sivilin ölümüne yer verilmektedir. Bu insanların ikisi ufak çocuk olmak üzere çoğunluğu kadın olan sivillerdi.* İHA kullanımı konusunda en şaibeli ülkelerden biri ABD diğeri ise Çin’dir. Ulusal güvenliklerini korumak adına İHA’ları tehdit unsurlarının tamamının etkisiz hale getirilmesi için kullanırken hem sivil kayıpların verilmesine hem de yüksek kapasiteli verilerin izinsiz şekilde toplanması ve işlenmesi nedeniyle uluslararası kamuoyunda eleştirilere maruz kalmaktadırlar. Sağlıktan, tarıma, yangınlardan taşımacılığa pek çok kullanım alanı olsa da güvenlik amaçlı kullanımda ortaya çıkan hak ihlallerinin dikkate alınması gerekirken, bunları ifade etmenin suça dönüştürülmesi çabaları yandaş yayın organları ve grupların gündemi saptırma, algıyla oynama girişimidir.

Barış hakkı bildirgesi 2016 yılında Birleşmiş Milletlerde kabul edilerek devletlerin imzasına açılmış bir metindir. Barış hakkının sağlık hakkından, barınma, beslenme hakkından ve yaşam hakkından ayrılamayacağı muhakkaktır. Artan silahlanmanın yoksullaşmaya nasıl etkisi olduğunu biliyoruz. Barıştan bu denli ürkmek, barışın dile getirildiği her ortamı suçlulaştırmak ve saldırı vesilesi olarak ele almak üzücü olsa da, tehditler altında gerçekleşen panele katılım çok umut vericiydi. Barış hakkının korunması için hakikat inşasının ne denli elzem olduğu panel konuşmalarının ardından söz alan dinleyicilerin paylaşımlarında da bir kez daha vurgulanmış oldu. İnsan hakları mücadelesinin temelini oluşturan hakikat inşasında tanıklıklar barış içinde bir arada yaşamak için de bir zorunluluk. Acılarımızı paylaşarak, bir diğerinin acısını hissederek onarabiliriz birbirimizi ve düşman kılınmaya çalışılan tüm toplum bileşenlerini. Barışı konuşmaktan vazgeçmemeliyiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa