9 Eylül 2023

Resmi raporlarda küçülenlerden ne haber?

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Ey sabahtan akşama birbirine laf yetiştiren, hâlâ geçen seçim travmasını atlatamamış ana muhalefet partileri; sabahtan akşama kadar kim kime laf söylemiş, kim kime ihanet etmiş diye tartışan, altı ay sonraki yerel seçimlerden başka gündemi olmayan sözde muhalif televizyon kanalları; Çalışma Bakanlığının verilerine göre neredeyse sayıları 2 milyona yaklaşan metal işçilerinin toplu sözleşme dönemine girdiğinden haberiniz var mı?

Hayır, birbirinin gözünü oymaktan ekmek, onur ve hak mücadelesine sıra gelmiyor. Oysa işçiler Türk Metal Sendikasının derde deva olmayan sözleşme teklifinin üstünü çiziyor, huzursuzluklarını çeşitli eylem biçimleriyle ifade ediyor; sarı sendikanınkinin karşısında kendi tekliflerini formüle ediyorlar. İşçi o kadar yalnız ki, sendikaları bile patronların ve iktidarın ağzına bakıyor, işçinin ne dediğine kulak asan yok. Sadece metal işçileri değil birçok iş kolunda benzer huzursuzluklar yaşanıyor. Çünkü artık sorun en alttakiler için bir ölüm kalım meselesine dönüştü. Önceki gün bir tersane işçisi Evrensel’de yayımlanan mektubunda ‘Her gün alınmayan önlemlerden iş kazalarında ölüyoruz’ diye sesleniyor; ’Patronlar bizim yüzümüze bile bakmıyor, köle muamelesi yapıyor. Biz canımız pahasına çalışırken aldığımız ücret hiçbir şeye yetmiyor. Onlar sadece kendi ceplerinin derdinde.’

Bu mektuptan bir gün önce açıklanan orta vadeli programda önceki tahminlere göre biraz geriye çekilse de 2023 büyüme tahmini hâlâ pozitif. Kendi kasalarındaki birikimi Türkiye büyümesi zanneden şirketler adına iktidar seviniyor. Sermaye, Dünya Bankasının taahhüt ettiği 35 milyar dolar sıcak para, devlet destekli ihracat, vergi indirimleri, borç silmeler ile büyüyor gerçekten. DİSKAR’ın yayımladığı son raporda ise bu büyümeden emeğin payına düşen pay ile sermayeninki arasında 2016’da tek adam yönetimine geçişle birlikte geniş bir yelpaze açıldığı görülüyor.

Velilerden yüksek ‘harç’lar talep eden okullar açılırken bir öğrencinin temel ihtiyaç malzemelerinin 7 bin lirayı bulduğu ortamda yoksulluk sınırının yarısı bile olmayan ücrete talim eden milyonlarca aile büyümüyor. Ama Türk aile yapısını sarsan bir şey yok bunda, varsa yoksa LGBT. Varsa yoksa Ebrar.

Yine Çalışma Bakanlığının 2022 faaliyet raporuna göre 2021’e göre 15-17 yaş arasında çalışan çocuk sayısı 101 bin artış ile 620 bine ulaştı. Yani çalışan çocuk sayısındaki yıllık artış yüzde yirmiye yakın. Rapor bunları çocuk olarak değil ‘genç işçi’ olarak kaydediyor ki Türk aile yapısı yine rencide olmasın! Bu, kız ve erkek çocuklardaki okullaşma oranının aşırı bir düşüş içinde olmasının resmi teyidi anlamına geliyor. Dört artı dörtle başlayan eğitim karşı reformu, MESEM’ler, ÇEDES’ler devlet okullarının fiilen imam hatipleştirilmesi ve genel olarak ücret sistemi kızları bir lokma bir hırka karşılığında erken evliliğe zorluyor, erkek çocukların ufkunu OSB çıraklığıyla sınırlıyor. Sermaye katlanarak büyürken çocuklar da zorla büyüyor!

Kayseri Büyükşehir Belediyesinde çalışan bir başka işçinin mektubundan öğreniyoruz ki Hak-İş’in Genel Başkanı Mahmut Arslan işçilere ‘fedakarlık’ tavsiyesinde bulunmuş. İşçi ona sesleniyor: ‘İşçi zaten kıt kanaat geçiniyor. Neden? Sizin sayenizde! Lüks içinde yaşayanlardan, servetine servet katanlardan fedakarlık isteyin de görelim.’

‘Türk milleti çalışkandır, fedakardır’ sözleriyle başlayan Cumhuriyetin yüzüncü yılında fedakarlık sendikacıların ağzında yoksulluğa katlanma dayatması haline aldı. Fakat fedakarlık yapacak bir şey de kalmadı. Sermaye kızlarını ve oğullarını bir biçimde tezgaha sürdüğü kadın ve erkek işçilerin, onların ailelerinin kanını emerek büyürken dayanma gücünü çoktan kırdı.

Mesele sadece ekmeğin küçülmesi değil, bunun yanı sıra dayatılan ahlaki ve siyasi dejenerasyon ile birlikte iktidarın dayatmaları ve ana muhalefetin temel sorunlardan uzak durması karşılığında emekçilerin etrafına örülen çitler de daralıyor. Neşesiz, eğlencesiz, gergin bir halkın önüne konulan fedakarlık paketinde sadece tevekkül var. Birbirine güvenmek değil düşman görmek var. İktidarın ağzına bakan yandaş, sarı, bürokratik sendikacılığın bu çitlere çaktığı çiviler var.

‘Onlardan da fedakarlık isteyin de görelim’ diyen işçi, emeğiyle patronlara ne kazandırdığının farkında. Gelgelelim sınıf sendikacılığı gibi bir mücadele anlayışını kötüleye kötüleye, cezalandıra cezalandıra meydan işçinin kemerini sıkmak için o kemere yeni delikler açan sermayedar-sendikacılara kaldı. Bekliyorlar ki TİS’ler kendilerinin hazırladığı tekliflere göre sonuçlansın.

Oysa o masalarda sadece, toplam işçi nüfusuna oranla çok düşük sayıdaki sendikalı işçinin değil sendikasız veya sendikalaşma çabaları pahalıya ödetilen işçilerin, bundan daha da fazla olarak bütün bir halkın hakkı ve haklılığı sınanıyor, sınırlanıyor.

Sabahtan akşama kendi kendini halkın gündemi yapmaya çalışan medyasıyla birlikte ana muhalefet partileri ile maneviyat satarken kendisi maddiyat içinde yüzen iktidar çevreleri, hayat sizin dışınızda, diktiğiniz çitleri kıra kıra akmaya devam ediyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamu işçisi hedefte

Kamu işçisi hedefte

Ücretleri baskılayan Erdoğan-Şimşek programının yeni hedefi toplu sözleşme sürecine giren 600 bin kamu işçisi. Sendikal bürokrasi eliyle işçiden kaçırılan sözleşme taslağı, iktidar medyasına sızdırıldı. “Taleplerimizi karşılamıyor” diyen işçiler öfkeli. Ekonomide, iç ve dış politikada sıkışan Saray iktidarı, toplumu yönetebilmek için yasaklara, gözaltılara ve tutuklamalarla sarılıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et