Töhmet altında bırakmak

Fotoğraf: Burcu Yıldırım
CHP Sözcüsü Faik Öztrak “Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetlerini töhmet altında bırakan ifadeleri kabul edilemez. Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir” demiş.
Faik Öztrak kim? CHP Sözcüsü, 6 dönemdir CHP Milletvekili, dedesinden başlayarak yakın akrabalarından pek çok bakan ve milletvekili olan ve Kemal Derviş’in hazine müsteşarı. Sezgin Tanrıkulu’ya milletvekilimiz ya da CHP milletvekili diyememiş. Diyarbakır milletvekili demiş. Sanki Tanrıkulu bağımsız milletvekili. Bir de “Bu konu yetkili organlarımızda görüşülecektir” diye disiplin soruşturması tehdidi savurmuş.
Öztrak’ı kızdıran olay ne? Bir televizyon programına telefonla bağlanan CHP Diyarbakır Milletvekili ve Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Av. Sezgin Tanrıkulu’nun iki insan hakları ihlalinden söz etmesi. Biri 1994’te Şırnak’ta bir köyün bombalanması sonucu 34 yurttaşımızın hayatını kaybetmesi. İkincisi yine Şırnak’ta 1996 yılında Güçlükonak’ta 11 köylünün JİTEM tarafından öldürülmesi.
Birinci olayda köy iki F-16 uçağı ile bombalanmış. Zamanın Başbakanı Çiller bombalama olayını PKK yaptı demiş ve basında “PKK’nın F-16 uçağı mı var?” diye dalga geçmişler Çiller ile. Konu yargıya gitmiş. Uzun süren yargılamadan sonra AİHM ihlal kararı vermiş. Devlet tazminatları ödemeyince AYM’ye gidilmiş. AYM tazminatlar ödensin demiş ve tazminatlar ödenmiş. Davayı Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Av. Tahir Elçi takip etmiş. Elçi olay günü ve saatlerinde köyün üzerinde iki F-16 uçağının uçtuğuna dair belge bulunca katliam inkar edilemez duruma gelmiş. Tıpkı Roboskî Katliamı gibi. Güçlükonak Katliamı’nda 11 köylünün öldürülmesi davasında ise yine uzun yargılama sonucunda bir yüzbaşıya ceza verilmiş. Yüzbaşı kaçak. Davanın zaman aşımına uğramasına üç yıldan az kalmış. Hep olduğu gibi yüzbaşı zaman aşımı ile kurtarılacak anlaşılan.
Sözün kısası, Faik Öztrak’ın dediği gibi bir “Töhmet altında bırakma” durumu yok. Suç ve suçlular var. İnsan hakları ihlalleri var. Mahkeme kararları var. Hani seçimden önce CHP temsilcilerinin “Yargı kararları uygulansın. Kavala ve Demirtaş bırakılsın” dedikleri gibi bir durum var. Yargı kararları ile sabit katliamlar.
Üstelik bir ya da birkaç subay tarafından bir suçun işlendiği söylendiğinde neden “Türk Silahlı Kuvvetleri” töhmet altında kalıyor?
Bu “göz bebeği” ve “töhmet altında” bırakılmak konusunda da çifte standart yok mu? “Göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetler” içinden son yedi yılda binlerce subay ve astsubay terörist denilerek ihraç edildi ve ağır cezalar verildi. Genelkurmay başkanı ve ordu komutanları terörist denilerek yargılandı. Bir Genelkurmay başkanı ve dört kuvvet komutanı darbe yaptılar diye (göstermelik bir yargı ve ceza da olsa) yargılandı. Bütün bunlar “milletimizin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetlerini töhmet altında” bırakmıyor da, Sezgin Tanrıkulu’nun yargı kararı ile kesinleşmiş iki katliamdan söz etmesi töhmet altında bırakıyor?
Faik Öztrak’ı rahatsız eden galiba fail değil de mağdurun kimliği. Çünkü her iki katliamda da ölenler suçsuz, yoksul Kürt köylüleri. Öztrak ve benzerleri insan hakları ihlallerinde çifte standart uygulansın, mağdur yoksul Kürt köylüsü olunca katliam, işkence vb. insan hakkı ihlali sayılmasın, konuşulmasın, yargılamanın konusu olmasın diye düşünüyor herhalde?
Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsaydı Ümit Özdağ’ın içişleri bakanı olduğu kabinede Faik Öztrak savunma bakanı mı olacaktı yoksa?
Evrensel'i Takip Et