Rusya’dan sonra Çin’i çevreleme hamlesi
Fotoğraf: Hindistan Basın Ofisi/AA
Geçen hafta sonunda Yeni Delhi’de yapılan G20 zirvesinde ABD, AB, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Hindistan; Hindistan-Ortadoğu-Avrupa arasında “yeni ekonomi koridoru” açmak için milyarlarca dolarlık altyapı harcamalarının yapılacağı ilan edildi.
“Tarihi” olarak nitelenen bu projenin, Çin’in daha önce Asya, Ortadoğu, Afrika ve Avrupa’ya değişik koridorlardan uzanan “Yol-Kuşak” ya da “Yeni İpek Yolu” programına karşı önemli bir hamle olduğu açık. Öyle anlaşılıyor ki, projenin en önemli merkezlerinden birisi Hindistan olacak. Çizilen güzergaha bakılırsa Türkiye şimdilik devre dışı bırakılmış.
“Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru” olarak adlandırılan, ne zaman ve nasıl başlayacağı, kaç milyar doların ayrılacağı belli olmayan ticaret yolunun, Ortadoğu ülkelerini demir yoluyla İsrail’e bağladıktan sonra, oradan Kıbrıs ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaşacağı belirtiliyor. Sosyal medyada Basra Körfezi’nden Arap Yarımadası’na bağlanan güzergah gösteriliyor. Arap Yarımadası’ndan Irak-Suriye hattından Türkiye’ye bağlanması şimdilik bir seçenek olarak görülmüyor. Avrupa’ya bağlantının kurulduğu son Ortadoğu ülkesinin İsrail olması ayrıca önemli.
Ama, Çin ve Rusya’yı çevreleme ve yalnızlaştırma hesapları yapan ABD ve AB’nin Türkiye’yi bilinçli şekilde dışlayarak bu iki “düşman” ülkeye itmesi de beklenmiyor. Tersine, koridor ilişkilere çekidüzen vermek için kullanılacak. Yolun bir kolunun Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye bağlanması ise kolay bir hamle.
1.4 milyar nüfusuyla Hindistan hem üretim hem tüketim bakımından muazzam bir pazar özelliği taşıyor. Hindistan, ekonomik gücü zayıf olduğu için bölgede Çin ile rekabet kapasitesine şimdilik sahip değil. Sınır anlaşmazlığı nedeniyle Çin’le gerilimler yaşayan Hindistan bir taraftan kendisi bölgesinde önemli güç, diğer taraftan Çin ile ABD arasındaki çelişkilerden faydalanarak “üçüncü bir yol”da yürümek istiyor.
Hindistan, BRICS üyesi olmakla birlikte, Batı’yla da ekonomik ve siyasi ilişkileri sürdürebilme kapasitesine sahip. Rakip güçler Hindistan’ı kendi safında görmek istedikleri için sürekli tavizler verme ya da daha fazla yardım ve yatırım yoluna gidebilirler. Bu Hindistan’ın ekonomik ve askeri gücü tahmin edilen de kısa sürede katlayarak büyütebilir. Dolayısıyla Hindistan sadece Çin’in karşısında güçlü bir rakip olarak çıkmayacak, aynı zamanda bugün kendisine destek veren AB ve ABD’nin de rakibi olacak. Ya da bugün destek verenler yarın Hindistan’ı rakip olarak görecekler. Emperyalizmin doğası bunu gerektiriyor.
Kapitalizm geliştikçe, mal ve hizmet dolaşımı hızlandıkça, büyük pazarlara ve ham madde kaynaklarına sahip ülkelerin ekonomileri de hızla büyüme sürecine girer. Hele de bu ülke genç ve nitelikli iş gücüne sahip Hindistan ise süreç tahmin edilenden hızlı ilerleyebilir.
Hatırlanabileceği gibi, Çin de bundan 20-25 yıl önce Batılı emperyalist tekelleri tarafından pazar ve iş gücü nedeniyle “keşfedilmiş”ti. Devlet kapitalizmi, yabancı yatırımlar, zengin ham madde ve büyük pazar Çin’i hızla büyüttü ve ABD’nin en büyük rakibi haline getirdi.
Çin’in geçirmiş olduğu değişimin bir benzerini bir süredir Hindistan geçiriyor. Bugünkü veriler itibarıyla Hindistan az bir farkla İngiltere’den sonra dünyanın altıncı büyük ekonomisi. Bir sonraki G20’ye kadar büyük olasılıkla beşinci büyük ekonomi olur. Birkaç yıl içinde Almanya ve Japonya’yı da geçebilir. Bu yılın ilk yarısında G20 ülkeleri arasında ekonomisi yüzde 7.8 ile en fazla büyüyen ülke Hindistan oldu. ABD ve Çin’den sonra üçüncü büyük ekonomi haline gelme potansiyeline sahip.
Bu nedenle; Batı cephesi Hindistan ile iyi ilişkiler kurmaya gayretinde. G20 zirvesinde, Çin ve Rusya’dan uzaklaşarak Batı’ya yaklaşması için önemli bir hamle yapılmıştır.
ABD, Asya’da benzer bir hamleyi Vietnam’da attı. Yeni Delhi’den Hanoi’ye geçen Biden, tarihi sayılabilecek anlaşmaların altına imza attı. 1954-75 yılları arasında milyonlarca insanın hayatını kaybettiği Vietnam Savaşı’nın sonunda kovulan ABD emperyalizmi, bu sefer hem de Komünist Parti tarafından kırmızı halıyla karşılandı.
ABD emperyalizmi ve onun iş birlikçisi Saygon yönetimine karşı savaşarak can veren devrimcilerin, onların lideri Ho Şi Minh’in kemiklerini sızlatan bir tablo yaşandı. Biden ile Komünist Parti Genel Sekreteri Nguyen Phu Trong tarafından altına imza konulan “Stratejik Ortaklık Anlaşması” pek çok alanda birlikte hareket etmeyi öngörüyor. ABD’nin, Çin’in güneydoğusunda stratejik öneme sahip, Güney Çin Denizi ile uzun kıyı şeridi olan Vietnam üzerinden ciddi hamleler yapacağı anlaşılıyor. Vietnam, yönetimi Çin ile deniz sahasındaki anlaşmazlıkları, ABD’ye yakınlaşmanın gerekçesi olarak kullanıyor. 100 milyon nüfuslu Vietnam, bir süredir ucuz iş gücü ve yatırımlar açısından ABD tekelleri için adeta bir cennete dönüştürülmüş durumda.
Son Putin-Kim Jong Un görüşmesi de dahil edildiğinde, emperyalist devletler arasında Asya’da pazar ve nüfuz mücadelesinin giderek kızıştığını gösteriyor. ABD ve AB, daha önce Doğu Avrupa’da hayata geçirdikleri çevreleme hareketinin bir benzerini doğu ve güneyden Çin’e uygulanacak. Bu nedenle Hindistan ve Vietnam hamleleri önemli.
- Almanya seçimlerine doğru: Muhafazakarlar aşırı sağcılaşıyor 31 Ocak 2025 04:47
- Avrupa Trump’a karşı durabilecek mi? 24 Ocak 2025 04:15
- 2. Trump döneminde Avrupa'yı neler bekliyor? 17 Ocak 2025 04:58
- Avusturya'dan Güney Kore'ye siyasi krizler ne anlama geliyor? 10 Ocak 2025 04:08
- Almanya ABD’nin arka bahçesi mi? 03 Ocak 2025 04:54
- Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele 27 Aralık 2024 04:19
- Romanya seçimleri, TikTok ve AB'nin demokrasi anlayışı 20 Aralık 2024 05:25
- ‘Suriyeliler gitsin mi, kalsın mı’ tartışması üzerine 13 Aralık 2024 04:24
- Avrupa'da 'siyasi kriz' hayaleti dolaşıyor 06 Aralık 2024 06:40
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12