16 Eylül 2023 05:05

Orta vadeli program ve General Pinochet’den ekonomi dersleri

orta vadeli program

Fotoğraf: AA

Paylaş

11 Eylül 2023 tarihi, General Augusto Pinochet’nin sosyalist Başkan Salvador Allende’ye karşı gerçekleştirdiği darbenin ellinci yıl dönümüydü. Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanlığının yüzüncü günü de 11 Eylül’dü.

Geride kalan seçim dönemi boyunca, iktidar sözcüleri ekonomi politikalarından memnuniyet duyulduğunu, seçimler sonrasında da sürecin benzer biçimde yönetileceğini ifade etmişti. Seçimler sonrasında ise ekonomi politikalarında hızlı bir değişimin gerekli olduğu söylenmeye başlandı; önceden izlenmiş olan politikaların hızla terk edileceği ilan edildi. Mehmet Şimşek ülkenin “Rasyonel bir zemine dönmekten başka çaresi” kalmadığını söyleyip, ortodoks bir ekonomi politikası izleyeceğini belirterek göreve başladı; sanki bir muhalefet partisi seçimi kazanmışçasına kadrolar yenilendi.

Yeni ekip, düşük faiz politikasından çıkılacağı ve sıkı para politikasına dönüleceği izlenimi veren adımlar attı. Ancak seçim döneminde ertelenen zamlar, oy kazanmaya yönelik popülist harcamalar ve depremden doğan yeni masraflar nedeniyle artan bütçe açığını kapatmak için ardı ardına konulan dolaylı vergiler kur politikasındaki zikzaklar ile birleşince enflasyon tahminleri hızla geçersiz hale geldi.

Çok yükselen cari açığı azaltma, enflasyonu düşürme, kişi başına düşen geliri katma değeri yüksek üretimle artırma ve yüksek büyüme vadeden bir seçim programı ardından, Şimşek ve ekibinin bu hedefleri aynı anda nasıl gerçekleştireceği sorusunun yanıtı orta vadeli program (OVP) ile açıklanır diye beklendi. OVP açıklandığında ise enflasyon tahmininden kaynaklanan tutarsızlıklar ve emekçi ücretlerinin sistemli bir biçimde baskılanmaya devam edileceği ortaya çıktı.  

Mehmet Şimşek’in ekonomi politikalarında tek yetkili ve Merkez Bankasının kurumsal olarak bağımsız olduğuna ilişkin yaygın şüpheler mevcut. Net olan tek şey ekonomik hedeflere ulaşmak için uygulanacak ‘acı reçete’nin yükünün sabit gelirlilere yüklendiği. İhtiyaç kredisi faizlerinin artışı ardından kredi kartlarına getirilen sınırlayıcı düzenlemeler, yoksullukta yeni rekorların kırılacağı, tencere kaynatmak için elde avuçtakinin satılacağı günlerin yaklaştığını gösteriyor.

* * *

Tarihte seçim yoluyla iktidara gelen ilk Marksist olan Salvador Allende, 17 yıl sürecek bir askeri diktatörlüğün başladığı 11 Eylül 1973 günü başkanlık sarayı bombalanmadan önce yaptığı tarihi konuşmasıyla halkına veda etti, teslim olmadı. Şili stadyumunu bir işkence merkezine dönüştüren, öldürülen devrimcilerin bebeklerini ülke dışına satan darbe yönetimi sadece Şili halkına zarar vermekle kalmadı, bir işçi iktidarının şiddet yoluyla sona erdirilmesi dünyanın tüm coğrafyalarında şok etkisi yarattı.  

1970 eylül’ünde oyların yüzde 36’sını alarak iktidara gelen Allende liderliğindeki Halk Cephesi ülkenin ekonomik yapısını değiştirmeyi planlıyordu. Ancak yaptığı kamulaştırmalarla hem ulusal sermayeyi hem de Nixon yönetimindeki ABD emperyalizmini korkuttu. Soğuk Savaş ortamında dünya halklarına umut olamaması için Şili ekonomisi ABD ve onun kontrol ettiği ülkelerce boykot edildi. Dünyanın bir numaralı bakır üreticisi temel ihraç malını satamayınca zor duruma düştü. 1972 sonbaharında CIA desteğiyle başlayan kamyoncu grevleri ve izleyen istikrarsızlık dönemi darbenin yolunu açtı.

Pinochet diktatörlüğünden günümüze kalan uğursuz miras siyasal alanla sınırlı kalmadı. Darbe rejiminin göreve başlamasıyla sonlandırılan ekonomik boykot ve emperyalist sabotajların yokluğunda ferahlayan Şili ekonomisi bir “ekonomi mucizesi” olarak sunuldu. Diktatörlük yılları boyunca parlatılan “ekonomik istikrar ve başarı” senaryosu işkencecilerin suçlarının kapatılmasında ve rejimin meşrulaştırılmasında bir perde işlevi gördü. Bu dönem, ekonomik istikrarın siyasal baskı ve işkenceyi, siyasal baskının ekonomik sömürüyü örtüşünün en vahşi örneği olarak tarihe geçti.

* * *

Son dönemde, iktidarın algı yönetiminin ekonomi boyutuna yoğun emek harcadığı gözleniyor. Öyle olmadığı halde Mehmet Şimşek ve başta Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan olmak üzere kurmay ekibinin değişiklik yapacak kurumsal kapasite ve yetkisinin olduğu, ekonomide yapısal bir dönüşüm yoluna girildiği ve yüksek katma değerli üretimin desteklendiği izlenimi vermek için büyük çaba gösteriliyor.

Ekonomi eleştirisinin devlet kaynaklarına dayalı sayısal veri ile sınırlandırıldığı ve çok tablo yapıp sunan ekonomi yorumcusunun makbul sayıldığı ekonomi gündeminin genişletilmesi için vakit geldi de geçiyor. Siyasal baskının, kayıt dışı ekonominin ve sistem dışı aktörlerin koyu gölgesinin ekonomi üzerinden eksilmediği ülkemizde, Şili örneği akılda tutularak, OVP yorumunun “parlak başarı öyküleri”yle örtülmek istenen sosyal gerçekliklere doğru taşırılması gerekiyor.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa