22 Eylül 2023 05:00

Muhalefet ve mücadele

İzmir 1 mayıs

İzmir | Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel

Paylaş

6’lı masayı oluşturan partilerin seçimlerden sonra geçen aylara rağmen çalkantıları durulmadı. Karşılıklı suçlamalar havada uçuşurken, bir yanda da CHP örneğinde olduğu gibi kongre sürecinin tartışmalı ve kavgalı yürüdüğü durumlar da var. Sonuçta bunlar zaten düzen partileri değil mi, ne bekleniyor ki, biz işimize bakalım denilip geçilebilir. Kuşkusuz bu tutum yanlış değildir. Ama geniş kitlelerin bütün bu politik gelişmelerden etkilendiği düşünüldüğünde olup bitenlere ilgisiz kalmak da olanaklı değildir. Geniş emekçi kitlelerin yaşam ve çalışma koşulları sürekli kötüye giderken, muhalefette iktidarın ekmeğine yağ süren gelişmelerin yaşanmasının kitleler üzerinde olumsuz etkiler yaratması kaçınılmaz.

Ama diğer taraftan işçi ve emekçi kitlelerin yaşanan tartışmalardan etkilenmeden her zaman olduğu gibi kendi işlerini kendilerinin yaptığı örnekler de yaşanıyor. Tek tek iş yerlerinde fiili grev ve direnişler yaşanırken, halk kitleleri çeşitli biçimlerde tepkilerini dile getiriyorlar ve açığa vuruyorlar. Şu birkaç gerçek bile işçi ve emekçi kitlelerin önünde mücadele etmekten başka bir yol olmadığını sürekli olarak hatırlatıyor: asgari ücret, 12 bin 198 TL’nin üzerine yükselen açlık sınırının altına düştü. Yoksulluk sınırı ise 40 bin TL’ye tırmandı. Buna karşın zamlar sürekli olarak bindiriliyor ve enflasyon hız kesmiyor, ücret ve maaşlar yerlerde sürünüyor.

Bazı gelişmeler açıkça ortaya koyuyor ki, iktidar büyük sermayenin çıkarları doğrultusunda işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarını gasbetmenin hesaplarını yapıyor. Orta vadeli programda kıdem tazminatına el koymanın, tamamlayıcı emeklilik sistemi ile emeklilik haklarını geriletmenin, esnek çalışma koşullarını uygulamanın adımlarının atılacağının güçlü belirtileri var. Bakan Şimşek “Hedeflere ulaştığımızda Türkiye ile rekabet edebilecek fazla ülke olmayacak” derken, ülkenin yerli ve uluslararası sermaye için ucuz emek ve sömürü cenneti haline getirileceğinin garantisini patronlarına yeniden, yeniden veriyor. Bunun anlamı işçi ve emekçiler için Bangladeş koşullarının yaratılmak istenmesidir.

Düzen içi muhalefetin gündeminde işçi ve emekçi halkın gerçek sorunları yoktur. Bu muhalefetin gündemi ile halkın yaşam ve çalışma koşullarının belirlediği gündemi arasındaki makasın bu kadar açıldığı bir dönem çok az görülmüştür. Düzen partilerinin göstermelik birkaç açıklama dışında, genellikle tanık olunduğu gibi halkın sorunlarını istismar etmek ve sömürmek için sahip çıkar göründüğü bir dönem yaşanmaktadır. Bu durum, işçi sınıfı ve emekçiler arasındaki devrimci sosyalist çalışmaya daha geniş bir alanın açılması, etki gücünün artacağı koşularının daha fazla olgunlaşması anlamına gelmektedir.

İktidar ise işçi ve emekçi halkın hoşnutsuzluğunu bir taraftan baskı ve şiddet aygıtları ile engellemeye çalışırken, diğer taraftan milliyetçiliği ve dini ideolojiyi kullanarak pasifize etmeye çalışmaktadır. Ama iktidarın bununla yetinmeyeceğinin güçlü belirtileri bulunmaktadır. Meclisin açılmasıyla birlikte politik yaşamı faşizme doğru daha da gericileştirecek olan anayasa değişikliği gündemin ilk sıralarında yer alacaktır. Eğitimi daha da gericileştirecek adımlar da peş peşe atılmaktadır. İktidar gerici politik amaçlarını gerçekleştirebilmek için kitle temelini genişletme ve militanlaştırma hedefiyle hareket etmektedir. Ama aynı kitlelerin sıkıntı ve zorluklarını da aşırı oranda artırmaktadır. Üstelik gelecek aylar hem sorunların hem de mücadelenin yükseleceğinin işaretlerini vermektedir.

Bütün bu gelişmelerin, işçi sınıfı ve emekçiler içinde yürütülen devrimci politik çalışmanın etki alanını genişletmesi ve harekete geçirici gücünü artırması gerektiğini ortaya koyduğunu vurgulamak gerekiyor. Politika boşluk tanımıyor. Bir boşluk ortaya çıktığında bu bir biçimde mutlaka dolduruluyor. İşçi ve emekçi sınıfların içinde bulundukları nesnel koşullar, kitlelerin temel ve acil talepleri üzerinde yükselmesi gereken devrimci sosyalist çalışmaya çok geniş bir alan açıyor. Bu durum olağanüstü bir sorumluluk ve dönüştürücü bir enerji ile hareket edilmesi gerektiğini kanıtlamıyorsa başka neyi kanıtlıyor?

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa