24 Eylül 2023 07:21

Devlerin aşkı büyük olur

Google

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

“Markete gittiğinizde sepetinize hep aynı marka mısır gevreğinin konduğunu düşünün. Evet çok popüler bir marka, hatta istemiyorsanız onu rafa koyup bir başkasını tercih edebilirsiniz.” Brian X. Chen New York Times’taki makalesine “Google savunması tam da bu” diyerek başlıyor. ABD Adalet Bakanlığı’nın (DOJ) Google’a arama motorları üzerinde bir tekel yarattığı suçlamasıyla açtığı dava geçen hafta görülmeye başladı. Oldukça gizli bir şekilde yürütülüyor, sınırlı sayıda gazeteci binadan ayrılmamak şartıyla ancak izleyebiliyor. İddialara göre Google, Apple, Samsung, LG gibi mobil cihaz üreticilerine cihazlarında Google’ın varsayılan arama motoru olması için her yıl milyarlarca dolar ödüyor. Hatta piyasaya girmeye çalışan başka arama motorlarını engelliyor. Google bu iddiaları reddediyor hatta Chen’in girişteki sözleri gibi kullanıcıların isterlerse Bing, DuckDuckGo gibi başka arama motorlarını tercih edebileceklerini söylüyor. Burada bir parantez açalım örneğin DuckDuckGo sizin arama verilerinizi saklamıyor, çerez kullanmıyor ve IP verilerinizi gizli tutuyor. Böylece Google’daki gibi bir ürün aradığınızda bir sonraki sayfada o ürünün ya da alternatiflerinin reklamlarıyla karşılaşmıyorsunuz. Aramalarınızı yönlendirmiyor. Bütün bu artılarına rağmen Google kadar popüler olamıyor. İşte ABD Adalet Bakanlığı burada rekabetin engellendiğini, kullanıcıların seçme özgürlüğünün kısıtlandığını savunuyor. İşin daha ilginç tarafı bu davanın kısmen ortaya çıkardığı anlaşmalar. Örneğin Apple’ın da bir arama motoru var, Safari, 2003’te başlayan ve 10 yıl süren Google ve Safari arasında Google reklamlarının yarı yarıya paylaşımını içeren bir anlaşma yapılmış. Ancak bu davayla Google’ın Apple telefonlarda varsayılan arama motoru olması için yüklü miktarda ödemeler yaptığı ortaya çıktı. Veriler şeffaf değil ancak iddialara göre Google, Apple’a 18 yıl boyunca her yıl 19 milyar dolar civarında ödeme yapmış. Şimdi bundan bize ne, alan razı satan razı diyebilirsiniz ya da ABD liberallerinin bakışıyla yeni arama motoru geliştireceğine hizmet satın almış da diyebilirsiniz. İlerleyen yapay zekâ teknolojisi ve algoritmanın hegemonyasını göz önünde bulundurarak en azından DOJ böyle düşünmüyor. Davanın haftalarca süreceği öngörülüyor. Medyanın ilgisini çeken birbirine rakip bu iki büyük teknoloji devinin yıllardır sakince nasıl iş birliği yaptığı. Birbirleriyle böyle iyi anlaşan şirketlerin devletlerle ilişkisini sorgulamak için de çok sebebimiz var. Ağustos ayında Journo’da Emre Kızılkaya ve İrem Gül’ün yaptığı araştırmaya göre “Türkiye’de binlerce haber sitesi var ama Google, haber konulu aramaların yaklaşık yarısında kullanıcıları sadece 14 siteye yönlendiriyor. Bu sitelerin ezici çoğunluğu siyasi iktidarın kontrolünde.” Sonuçta para konuşuyor. Buna bir de Türkiye gibi ülkelerde “habere erişim engeli” gibi sansür mekanizmalarını eklediğinizde olay daha vahim boyutlara varıyor. Geçen hafta Yargıtay Hakimi Yüksel Kocaman, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında adının geçtiği, kendi açıklaması da dahil, 26 habere erişim engeli kararı aldırttı. Gazeteciler bu sansürü aşmanın (savcının adını geçirmeden yazmak gibi) trajikomik yollarını arıyor, diğer taraftan sansürün büyüğü daha yukarıdan geliyor. Yani kurtuluşu Google’da ya da esas olarak kapitalizmde aramamak, iPhone 15 kuyruklarına da aldanmamak lazım.

‘PROFESÖR KABUS’ HABERLERİ ÜZERİNE

Geçen pazar Timur Soykan’ın “Profesör kâbusun icraatı” haberinde okuduklarımız bir Kuzey Avrupa suç draması senaryolarına benziyordu. Güven bir gazetecinin en önemli sermayesi. Soykan, Hiranur Vakfı’nda yaşanan altı yaşında çocuğa istismar davası haberinde de gündemi sarsmış, başta çok eleştirilmiş, hedef gösterilmiş ama hakkı sonunda iktidar medyasındaki köşe yazarları tarafından bile teslim edilmişti. Bu haber de benzer şekilde tepki aldı. Dahası iktidar medyası olayın üzerine atladı. Akit gibi gazeteler çocuklara yönelik istismarla mücadeleyi bu haber üzerinden istismar etmeye çalıştı. Muhalif cepheden bu haberin mücadeleyi sekteye uğratacağı söylendi. Oysa bu tür haberlerde bakmamız gereken birkaç önemli kriter var. İlki bu haberin yapılmasında kamu yararı var mı? İkincisi mağdur olanın hakları korunmuş mu? Üçüncüsü de doğru bir çerçeveden verilmiş mi, yani şüpheli kişi cevap hakkını kullanabilmiş mi? Konunun taraflarına ve uzmanlarına danışılmış mı? Topluma bu tür sorunlarla nasıl mücadele edebileceğine dair bir çözüm yolu sunulmuş mu?

İlkinin cevabı bence çok açık, ailelerin suç duyurusunda belirttikleri ayrıntılar önemli bir kamu yararı olduğunu gösteriyor. Soykan, haberinin arkasında, dikkatli bir dil kullanıyor. Olay esasen ailelerin ve çocukların bu tür sınır aşımlarında ne kadar kırılgan ve çaresiz olabildiğini ortaya koyuyor. Soykan mağdur çocukların ve ailelerinin korunması için gereken önlemleri alıyor. İlk haberin devamında Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu’nun avukatı aracılığıyla iddialarını da televizyon programında yayınladı.

Türkiye’de çocuklar, cinsel istismar, şiddet, yoksulluk, ayrımcılık gibi türlü mağduriyetler yaşıyor. Bu yoksulluk ve yoksunluk içinde bırakın fiziksel (bir öğün yemek dahil) ve sosyal gereksinimlerini karşılamayı onları şiddetten, istismardan koruyacak mekanizmalara dahi ulaşamıyor. Gazete Duvar’dan Meral Candan’a konuşan Prof. Dr. Burhanettin Kaya’nın “Türkiye’nin bir ruh sağlığı politikası olmamasına” yönelik eleştirisi ve bu politika eksikliğinin altında yatan neoliberal sağlık sistemini işaret etmesi çok önemli. Belki haberi bu çerçeveden vermek biraz daha iyi olabilirdi. Serinin ilk haberinde "Sadece hastane ortamında anestezi sırasında verilen ketamin isimli ilacı hayvanlarda kullanılan oranda çocuklara verdi" (buna dair bir kanıt sunulmamış), "Rapor Elif’in de Ayşe gibi bakire olduğunu ortaya koydu" (bu ise çok talihsiz ve cinsel istismarı tek fiile indirgeyen bir cümle) gibi ifadelerin Soykan’ın amacıyla çok uyuşmadığını düşünüyorum. Dehşet veren ayrıntılara odaklanmaktansa hak temelli bir çerçeveden genişletilmesi haberi kamu yararı açısından daha da güçlendirebilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa