27 Eylül 2023

Olasılıklar gökkuşağı olarak hayat

Hayat prizma misali, bir olasılıklar gökkuşağı sunar.  Yaşadığımız coğrafya, zaman dilimi, barış ya da savaşın dili, demokrasi, yoksunluk, yoksulluk ve daha birçok şey bu olasılıkların oluş halini belirler. Buna sağlığın sosyal, yapısal belirleyenleri de diyebiliriz.

Hasılı sağlık aynı zamanda politik iyilik halidir. Öyle olmasaydı insülin direnci, şeker hastalığı 1980 askeri darbesi ardından bugüne değin tedrici olarak artmaya devam edebilir miydi hiç? Dünyada en fazla şeker hastalığı görülen ülkeler arasında ilk üçe oynamak, Avrupa’da en şişman ülke olmak ile demokrasi ve ekonomik kötü yönetim arasında bağıntı kurmamak bilim karşıtlığıdır.

Barış olmadan sağlıklı olabilmek mümkün mü? Elbette hayır. Barışın olmadığı bir coğrafya ve hayat, her birimizi kendimiz olmaktan uzaklaştırır, özbenliklerimizden korkar hale geliriz. Savaş ve çatışma her birimizden bir başkası yaratma yani yabancılaşma sürecidir.   

Sınırlarımızın yanı başında ve ülkede savaş ve çatışmalar her birimizi daha da yoksullaştırıyor. Yoksulların çocuklarında ölüm oranları daha yüksektir. “Kalp hastalığına bağlı erken ölümlerin yüzde 45’i sosyoekonomik eşitsizlikler nedeniyle ortaya çıkmaktadır”.  Yine, “yoksul bölgelerde kalp hastalığından erken ölümler zengin bölgelerden 2.5 kat daha fazladır”.

Yoksullar erken ölür. Ama işsiz yoksullar daha da erken ölür. Hele bir de güvencesiz çalışan iseniz ölümünüz iyice erkene çekilir. Kronik hastalıklar, ruh sağlığı sorunları ve sağlık hizmetlerine ulaşabilme koşulları bunda başat rol oynar. 

Yoksul ve güvencesizseniz salt ömrünüz kısalmaz, aynı zamanda yaşarken de yıllarınızı görece daha hastalıklarla haşır neşir geçirirsiniz. Beklenen yaşam süresi ile demokrasi arasında paralellik oldukça yüksektir.

Barışa dair bu hafta iki cümle manşetlere düştü. Birisi cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’a aitti. Nahçıvanda “Barışın kaybedeni olmaz” diyordu. Beklentimiz bu sözün bizim coğrafya için de hayata geçmesidir. Zor ama imkansız değil…

Bir diğer barış cümlesi Adana Altın Koza Film Festivali’nde “Sinemanın Yüzü” ödülünü Türkan Şoray ile birlikte alan Kadir İnanır’a aitti: “"2013'ten beri benim ağzımdan barıştan başka hiçbir şey çıkmadı. Ellerimizi birleştireceğiz, kalplerimizi kucaklaştıracağız ve büyük barışı mutlaka sağlayacağız. İşte o zaman bu dünyanın en güzel ülkesi ve burada yaşayan milyonlarca insan koca ülkeyi festival alanına çevirecek. Hep bir ağızdan coşkuyla bağıracak: Yaşasın tam bağımsız Türkiye!”

Hayat prizma misali olasılıklar gökkuşağı sunar. Şimdi gökkuşağından barış ve demokrasi damıtma zamanı. Birey, toplum ve ülke olarak sağlıklı olmanın başka yolu yok.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et