28 Eylül 2023 04:21

Taraftar değil, taraf olma zamanı

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

Hayatın her alanındaki kirlenmenin yaygınlaşmasıyla birlikte “sporla aklanma” olgusu da giderek daha fazla karşımıza çıkmaya başladı.

Özellikle insan hakları konusunda kötü sicile sahip kimi devletler ve şirketler, ulusal ya da uluslararası nitelikteki spor organizasyonlarını kendilerini temize çekme fırsatı olarak görüyor ve bu organizasyonları üstlenmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Düzenleme işini doğrudan üstlenen devletlerin yanı sıra bir de bu organizasyonlarda sponsor olarak boy gösteren şirketler var. Sponsorluk; yaptıkları maddi katkı karşılığında şirketlere önemli bir tanıtım fırsatı ve saygınlık kazanma imkanı sağlıyor...

Spor, özellikle de futbol, dünya çapında gördüğü yoğun ilgiyle, bu anlamda devletler ve şirketler için büyük nimet…

“Sporla aklanma”ya en son Katar’da düzenlenen Dünya Kupası organizasyonunda tanık olmuştuk. Katar’ın, insan hakları alanındaki geri konumu ve Dünya Kupası için yapılan tesislerin inşaatında çalışan işçilere dayattığı ve binlercesinin ölümüne yol açan ağır sömürü koşulları, açıkçası pek fazla kişinin ilgisini çekmemiş, futbolun büyüsüyle(!) kendinden geçen kitleler, işin arka planında olup bitenleri görmezden/bilmezden gelerek organizasyona “tam not” vermişti...

Ülkemizde de son dönemde yıldızı parlayan Trendyol şirketi, 2023-2024 futbol sezonu için 700 milyon lira karşılığında Süper Lig’in ve Birinci Lig’in isim sponsorluğunu aldı. Ödenen bu bedele karşılık liglerin isimleri Trendyol Süper Lig ve Trendyol Birinci Lig olarak değişti.

Futbolda sermaye sınıfını temsil eden federasyon ve kulüpler ile onların kontrolündeki besleme medya ve hayatlarında tuttukları takımın maçı dışında bir gailesi olmayan tuzu kuru taraftarlar elbette Trendyol’un verdiği 700 milyon liradan ziyadesiyle memnun. Bu parayla ekonomik kriz içindeki kulüplerin bir nebze de olsa rahatlama imkanı bulacağına ve sonuçta gelişecek oyunla birlikte futbolun marka değerinin yükseleceğine inanıyorlar. Onlar için sponsorluk, herkesin kazanması yani “kazan kazan” hedefinin hayata geçmesi yolunda önemli bir adım anlamına geliyor. Eh, kendi çıkarları açısından hiç de haksız sayılmazlar…

Federasyon, kulüpler ve besleme medya minnet duygusu eşliğinde sponsor şirkete teşekkür ederken, şirket de isminin dünyanın en popüler sporu olan futbol ligleriyle birlikte anılacak olmasından dolayı memnun…

Ancak madalyonun, kimilerince görülmek istenmeyen, kimilerince ise gizlenmeye çalışılan diğer yüzünde ise bambaşka gerçekler, bambaşka mücadeleler yaşanıyor. Burada, Trendyol’un çalışanlarına dayattığı kötü çalışma koşulları ve sendikalaştıkları gerekçesiyle işten attığı işçiler var...

Öyle bir şirket ki, isim hakkı için bir çırpıda ortaya 700 milyon lira koyabilirken, işten attığı işçilerin sosyal haklarını dahi vermiyor.

Sendikalar, futbol taraftarlarına duyarlı olma, işten atılan işçilerinden yana tavır koyma ve direnişe geçen işçilerle dayanışma çağrısı yapıyor. Tribünlerden yükselecek kudretli ve kesintisiz protesto sesleri ya da maçları boykot etmek, işçilere destek anlamında akla ilk gelen dayanışma biçimleri…

Lakin her fırsatta hak ve adalet üzerine ahkam kesen ve bu konularda çok duyarlı olduklarını belirten taraftarlardan şu ana kadar çıt çıkmış değil. Anlaşılan o ki, onlar için pahalı transferlerden, takımlarının kazanmasından, sponsorluktan, marka değerinden daha önemli bir mesele yok ve olamaz da…

Trendyol’un işçi kıyımı ve işçi haklarına yönelik pervasızca saldırısı, sponsorluk üzerinden edinmeyi hesapladığı olumlu imajıyla kendisini her zaman temiz gösterebileceğine duyduğu inançtan kaynaklanıyor. Futbola verdikleri 700 milyon lira taraftarların gözünde adeta bir perde oluşturuyor. Bu perde, şirketlerin giriştiği “sporla aklanma” çabasının sorgulanmasını engelliyor...

Hak ve adalet konusunda duyarlı, vicdan ve ahlak sahibi herkesin direnen Trendyol işçileriyle dayanışmaya girme zamanıdır şimdi…

Ve tabii ki Metin Kurt’un, “Sporda fanatik taraftar olmak, patronlardan yana olmaktır” sözünü bir kez daha hatırlamanın ve hatırlatmanın…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa