30 Eylül 2023

Göğe bakma durağında büyürken

Ekonomide kendi U dönüşünü Maliye Bakanlığında vasıta değiştirerek gerçekleştirmeye çalışan tek adam iktidarı, bizim çarşı pazarın değil ama uluslararası piyasanın takdirini topluyor. Havuz medyasının manşetlerinde Şimşek’in Financial Times’a verdiği söyleşi ile ekonomik denetleme merkezlerinin büyüme tahmin ve notları büyük başarı öyküsü olarak yayımlanıyor. Goldman Sachs Bankası Türk lirasının oyuna geri döndüğünü tespit ediyor. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Bölgesel Baş Ekonomisti Rafik Selim AA’nın sorularına verdiği yanıtta Türk ekonomisinde atılan adımların etkisinin görülmeye başlandığını “Yabancı sermaye akıyor, yabancı yatırımcılarının dönüşünün sinyalini veriyor ve rezervlerin yeniden inşasına yardımcı oluyor” diye açıklıyor. 2024 büyüme oranını da yüzde 3 tahmin ediyor.

Demek ki 200 kişilik Ortadoğu gezisinde, BM toplantısında ve G20’de, irili ufaklı bölge devletleriyle yapılan temaslarda satışa sunulan mal varlıkları ile bağıtlanan ‘imtiyazlar’ sermaye yatırımı konusunda gerekli ‘güven’ ortamını sağladı. Küresel sermaye buna çok memnun. Türkiye bir ölçüde bu sermaye akışının ve dolaşımının düğümlerini de çözerek sahada ilerliyor. İktidardan sürekli güven isteyen tekeller aradığını bulmuş durumda.

Bu güvenin bedeli uluslararası piyasa devlerinin her istediğinin yerine getirilmesi oldu elbette. Mehmet Şimşek’le uygulanan ekonomi politika Ortadoğu’nun en büyük açık pazarı Mısır’la hem rekabet hem eklemlenme arayışı içinde sürerken Sisi’yle, Suudi prensleriyle el sıkışmak için sırada en öne geçmeye çalışmak da bir bedel sayılabilir. Ne de olsa yakın zamana kadar iktidar bu ülkelerin liderleriyle kanlı bıçaklıydı.

Sermayeye Mısırlılaşmanın işçi sınıfına karşılığı ise Eski Bakan Nebati’den miras Çinlileşme olarak fatura ediliyor. Bu kuşkusuz daha büyük bir bedel. Yoksulluğu daha da derinleştiren düşük ücret politikası, kur artışı, vergiler ve ek vergiler emekçilerin sırtında büyük bir kambur oluşturdu. İç tüketimi kısarak ihracata abanmak için kendi vatandaşına daha az ye, iç, eğlen, aç kal politikası uygulayan Türkiye’nin ve küresel kapitalizmin bölgesel hevesleri motivasyonunu bulmuş oldu. Erdoğan bir kez daha alkışlanıyor.

“Açların deli göz bebekleri” ise bir çıkış, kurtuluş yolu arıyor. 2022 yılında iş bırakan, meydana-sokağa çıkan, grev yapan emekçiler 2023 yılında da sessiz sedasız eylemler yapıyorlar. Bu sınıf hareketi sermayenin mutluluğuna ayrılan yerin onda birini bulamadı gazetelerde. Kimisi dövülerek kimisi işten atılarak kimisi gözaltına alınarak susturulmaya çalışılan emekçiler arasında sus payı kadar zam alanlar da oldu. Fakat sermaye birikimi küçük maaş artışı taleplerine bile tahammül edemez durumda. Çünkü iç pazar daralmalı, emek gücü ucuzlamalı.  

Sermayenin istediği güven ortamının emekçilerle bir alakası yok. Bu güven küresel sermaye düzeninin kendi kuralları doğrultusunda yatırımlar için öngörülebilir bir coğrafya tesis etmekten ibaret. Bunda talepsiz, eylemsiz düşük ücrete kanaat getiren emekçilerin oynayacağı rol muazzam. Türk lirası oyuna geri dönerken tüketemeyen emekçilerin cebinden uçarak yerleşiyor sermaye birikimine.

Fakat Türkiye işçi sınıfının da güven ve güvenlik arayışı var. Güvenceli bir gelecek, ücret ve iş güvenliği, iş güvencesi, sağlık ve eğitim süreçleriyle öngörülebilirlik gibi ‘basit’ kalemler bunlar. Ama hepsi ateş pahası. Bunun karşısında Maliye Bakanı da öteki iktidar sözcüleri de halka “Bekleyin, sabredin” diyor. Yakın bir zamanda herkesin cebinin de büyüyeceği vaadinde bulunuyorlar. Yurttaşlar ileriye, kuşa baksınlar ki önlerini göremesinler. Güven ve güvence yerine hayal, öngörülebilirlik yerine muhayyel bir gelecek satıyor piyasa tacirleri.

Örneğin, önceki gün iktidar medyasının komiseryası Yeni Şafak bir dizi haber yayımladı. Üçüncüsü İzmir’de düzenlenen Havacılık Uzay ve Teknoloji Festivali-Teknofest’te gösteri yapan savaş uçakları ve sergilenen diğer savaş ekipmanları ile festival alanı bir göğe bakma durağı haline getirildi. Gazetenin yayımladığı fotoğraflarda ‘binlerce’ insan sabahın erken saatlerinden itibaren Bayraktar Akıncı, Bayraktar Kızılelma, Bayraktar TB2, Bayraktar TB3, Anka, F-16, T-129 Atak Helikopteri, Cezeri, Hürjet ve Gökbey helikopterlerini başları yukarıda izleyerek büyük sermayenin güven ve güvenlik bağlamına dahil edildiler.

Öyle ya askeri sınai kompleksin ekonomiye büyük katma değer kazandırdığını iddia edenler kazandıkları para kadar değil sadece, kazanamayanların ve sürekli kaybetmekten bunalanların dikkatini celbettikleri ölçüde güven içindeler. Bu silahları satmak için bile olsa savaş ve gerilim bölgelerini kaşımanın ve kışkırtmanın başarısı ancak kendi güven ve güvencesizliklerinin telafisini bir İHA-SİHA’nın uçuşunda görenler çoğaldıkça anlamlı olabilir.

Ekonomi yöneticilerinin ‘Bekleyin, sabredin, geliyor’ diye pazarladıkları güven ve zenginlik halka asla yaklaşamayacak oysa. Yandaş veya değil, sermayenin hava filoları, öngörülebilir bir refah beklentisini mitleştirilmiş yerli-milli güvenlik sanayisindeki büyüme heyecanına, iktidarın kendi coşkusuna entegre ediyor. Savaş edevatına monte edilen bir vida da emekçi yoksulluğu çünkü. Büyüme tebligatlarının satır aralarında bunlar yazıyor: Sen göğe bak, ben büyüyeyim.   

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Kamuda işçiden gizli pazarlık

Türk-İş ve Hak-İş’in üç genel başkan yardımcısı, 600 bin işçiyi kapsayan kamu toplu sözleşme görüşmeleri için önümüzdeki hafta Çalışma Bakanlığına sunmak üzere zam talebini belirledi. Ancak zam oranı açıklanmadı. Pazarlığı yapılacak rakamdan haberi olmayan işçiler tepkili: “Neyi kimden gizliyorsunuz, taslağı açıklayın.”

22 bin 131 TL Türk-İş'in belirlediği açlık sınırı

72 bin TL Türk-İş'in belirlediği yoksulluk sınırı

30 bin TL kamu işçisinin ortalama ücreti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
'Heybeden’ her gün yeni bir soruşturma çıkıyor. Yargı sopasıyla topluma gözdağı verilmek isteniyor.

Evrensel'i Takip Et