Kanun Hükmü

Kanun Hükmü afişi
TBMM’nin açılışında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan “Özellikle sanat öne sürülerek milli iradeye kastedenlerin propagandasının yapılmasını kabul edemeyiz”, “…terör örgütlerine siyasi hesaplarla moral aşılamanın vebali çok ağır olacaktır” demiş. Bu konuşmayı veren gazete de konuşmanın bağlamını şöyle açıklamış: “Açılış töreninde konuşan Erdoğan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunurken FETÖ ile mücadele konusunda da kararlılık mesajları verdi. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde KHK ile ihraç edilen 2 FETÖ mensubunu anlatan ‘Kanun Hükmü’ isimli belgeselin yarışma seçkisine dahil edilmesiyle başlayan tartışmalar sonrası festival iptal edilmişti.”
Yandaş gazetenin haberinde bir tek doğru yok. Yandaş medya Türkiye’yi bir yalan cennetine çevirdi.
Birinci olarak Kanun Hükmü belgeselinde anlatılan iki kamu emekçisi FETÖ üyesi değil. Biri SES üyesi doktor, diğeri Eğitim Sen üyesi öğretmen. Bilindiği gibi 15 Temmuz sonrası OHAL kararnameleri ile çok sayıda demokrat, devrimci, sosyalist kamu emekçisi kamu kurumlarından ihraç edilmişti. Evrensel Basım Yayın gibi sosyalist yayınevleri ve onun çıkardığı dergiler kapatılmıştı. Yani KHK ile ihraç edilen herkes FETÖ üyesi değildi. Örneğin bu belgeselde ihraç edilen doktor ve öğretmen sosyalist görüşleri ile tanınan kişilerdi.
O halde neden FETÖ’cüleri anlatan film diye yalan söylüyorlar? Çünkü yaptıklarını hukuk, adalet adına savunabilmeleri mümkün değil.
İkincisi festival tartışmalar sonrası iptal edilmedi. Üç bakanlığın baskısı sonrası baskılara direnemeyen festival komitesi ve Antalya Belediyesinin kararı ile iptal edilmişti. Tartışmalarda herkes filmin yarışmaya katılmasını savunan jüri üyeleri ve bakanlıkların baskılarına karşı çıkan sanatçıları, aydınları desteklemişti. Nitekim bu destek sonrası festivalden ihraç edilen belgesel film tekrar yarışmaya alınmıştı.
Bakanlıklar ve iktidar karşısında CHP ve CHP’li belediye dik duramadı. Teslim oldu.
15 Temmuz sonrası yapılan bütün ihraçlar, yargılamalar hukuka ve yargıya aykırı idi. Bu durumu kararlarıyla AİHM de açıkça gösterdi. Son AİHM kararında uzun uzun anlatılıyor hukuksuzluklar. “Verdiğin cezalar hukuki bir delile dayanmıyor” diyor. “Bylock’u telefonuna indirmiş” diyorsun ama “Bylock’u herkes telefonuna indirebilir, örgüt üyesi ile örgüt üyesi olmayanı nasıl ayırt ettin?” diyor. Üstelik “Bylock kullananların listesini nasıl elde ettin?” ve “Bu liste ile listeyi nasıl elde ettiğine dair bilgileri neden dava dosyalarına koymuyorsun, sanık ve vekillerinin bunları incelemesine neden izin vermiyorsun?” diyor. Çünkü “17-25 Aralık’ta telefon konuşmaları ve diğer deliller yasaya aykırı toplandı diye bütün sanıkları beraat ettirmiştin, burada ise farklı davranıyorsun” diyor. “Bylock kullananların bütün listesini mahkemelere vermiyorsun çünkü o listede olup da yargılanmayan ve iktidarın yanında olan çok kimse var, çifte standart uyguluyorsun” diyor. “Bank Asya’ya para yatıranların tamamının listesini dava dosyalarına koymuyorsun çünkü o listelerde şu anda senin yanında olan çok kişi var ve bankanın kurucuları, yöneticileri şu anda senin yanında görevli” diyor. “Örgütün okulları dediğin okullarda okumuş kişilerin hepsinin listesini dosyalara göndermiyorsun çünkü bunların içinde senin yakınların da var” diyor. “Örgüt 2013’e kadar terör örgütü değildi, sonra terör örgütü oldu” diyorsun “Ama ceza verdiklerinin çoğu 2013’ten önce yaptıklarından farklı bir şey yapmamış 2013 sonrası” diyor. “2013’ten önce suç olmayan 2013’ten sonra nasıl suç oldu” diyor. “15 Temmuz gecesi binlerce hakimin terör örgütü üyesi olduğunu bir gecede nasıl tespit ettin?” diyor. “Terör örgütü üyesi dediğin kişilerin uzak akrabalarını dahi iltisaklı diye cezalandırdın ama sen on yıl boyunca iktidarı bu örgütle paylaştın ve iltisaklı olmuyorsun bu nasıl olur?” diyor.
Tabii bu “diyor” dediklerim benim yorumum. AİHM benim aktardığım şekilde anlatmıyor kararını belki ama benim “diyor” diye anlattığım çelişki ve hukuk dışı durumlara dikkat çekiyor.
İşin aslını herkes biliyor. Tabii ki iktidar yanlışları bildiklerini söylemiyor. Gerçek şudur; FETÖ denilen örgüt ile AKP on yıldan fazla zaman iktidar ortaklığı yaptı. Örgüt baştan ordu, polis ve bürokrasiye gizlice sızmaya çalışırken, iktidar ortalığı döneminde üye ve taraftarlarını açıktan listeler halinde iktidar ortağına vererek devletin çeşitli organlarına yerleştirilmelerini sağladı. Hatta terör örgütü ilan edilmeden önce son seçimde örgütün elli milletvekili istediği yazıldı, söylendi. AKP’liler de söyledi bunu. O halde o elli kişiyi biliyordu AKP. Hakan Şükür’ü bilmiyor muydu?
Araları bozulup da Fethullahçıları tasfiye etme kararı alınca ellerindeki listeleri mahkemelere ve kurumlara verdiler. İhraçlar ve yargılamalar bu şekilde başladı. Önce Fethullahçı olup kavga başladıktan sonra AKP’ye iltihak edenlere dokunulmadı. Hatta içlerinden ödüllendirilenler oldu.
15 Temmuz’dan sonra bir uyanıklık daha yaptılar ve FETÖ’cü dediklerinin yanı sıra devrimci, demokrat, sosyalist, Kürt, Türk tespit ettikleri kim varsa onları da ihraç ettiler ya da yargıladılar. Siz ne kadar bunların FETÖ ile bir ilişkisi yok deseniz de onlar o devasa propaganda aygıtları ile herkesi FETÖ’cü terörist potasına attılar.
15 Temmuz sonrası ihraçlar ve yargılamalar bugünkü tek adam yönetimine gidişin yolunu temizledi.
İhraç etmek ve yargılamakla kalmadılar. Sigortalı bir işe girmesini engellediler, yurt dışına çıkarmadılar, gayrimenkullerini sattırmadılar, yani düşman gördüklerinin verdikleri ihraç ve hapis cezası dışında yaşamalarını da engellemeye çalıştılar. Kanun Hükmü filmindeki doktoru tanıyorum. Yıllarca işsiz kaldı. Geçimini sağlamakta güçlük çekti. Hastalandı. Sağlığını yitirdi. Açtığı davalarla işine iade edildi, memuriyetten ayrı kaldığı özlük haklarını aldı ama yitirdiği sağlığı, çektiği acıların telafisi yok.
Böyle bir zulüm Yunanistan’da İkinci Dünya Savaşı sonrası devrimcilere yaşatılmıştı. Benim bildiğim başka bir örnek yok.
Gerçeklerin geniş kitleler tarafından öğrenilmesini ne kadar engellemeye çalışsalar da bu mümkün değil. Yaptıkları zulüm yüzyıllarca anlatılacak. Gelecek kuşaklar onları çok iyi tanıyacak.
Evrensel'i Takip Et