03 Ekim 2023 04:33

Nedir, ne yapmalı?

Şireci işçileri

Fotoğraf: Erdem Ayçiçek/Evrensel

Paylaş

Geçtiğimiz hafta tek adam yönetiminin aklına neyi koyduğunu gösteren net belirtilere yeniden tanık olduk.

İlki, açıklanan Gezi davası kararıydı. Tek bir kanıta bile dayanmadan suçsuz insanlara ağırlaştırılmış müebbet ve 18 yıllık cezalar kesildi. Mahkemenin herhangi bir kanıtı olmayan kararı memlekette yargının ne halde olduğunu tekraren ilan etti.

Yargının hali üstelik 2020’de davayla ilgili beraat kararı veren İstanbul 30. Ağır Ceza hakimlerinin başına gelenlerle perçinli. O. Kavala’nın cezaevi kapısından alınıp bir başka suçtan tutuklandığı o bilinen beraat kararları. Karar üzerine Erdoğan “Onu bir manevra ile beraat ettirmeye kalktılar” demiş ve HSK derhal soruşturma izni vermişti. Üç HSK müfettişi iki yıllık soruşturma sonucunda “Etki altında karar verdikleri yönünde delil elde edilememiş” olduğunu açıkladı. Hakimlerin tüm aile fertlerini, okul arkadaşlarını, telefonlarında “FETÖ”cülerin kullandığı ByLock uygulaması olup olmadığını… her şeylerini araştırmışlardı. Sorun yoktu!

Durum ortada: Beğenilmeyen kararı veren hakimler görevden alınıp soruşturulmuş ve siyaseten istenen kararı atanan yeni heyet vermişti.

FETÖ” ya da başkası etkilemedi karar sürecini, ama iktidar etkilemekle kalmadı, belirledi. Yargı siyasal. İdam cezası olsa onu verecekti Kavala’ya. Muadilini verdi. Hem de delilsiz kanıtsız!

İkinci olay, Antalya Altın Portakal Festivali’ni iptale götüren gelişmeler. Özetlemek gereksiz. KHK ile görevlerine son verilen iki kişinin uğradığı mağduriyeti konu alan belgesel yine hoşa gitmeyip “festival dışı” edilmek istendi, jüri ve yapımcılarla başlayan tepkiler bakanlık ve THY türünden sponsorların festival destekçiliğinden çekilmelerine götürdü. Sonuçta festival yapılamaz hale geldi ve iptal edildi.

İktidarın beğenmedikleri resmen yapılamıyor ve anlaşılan yapılamayacak. Geriye “kora kor” kalıyor. Anayasal olanı fiilen yapmak. Antep Şireci Tekstil’de olan bu. İşçiler zam talepleri etrafında sıkıca birleşti ve Altın Portakal’la ilgili olanlar türünden tepkilere rağmen istediklerini elde etti. Polisin, belediye başkanının, düzen yandaşı vekilin patronun yanında yer alması yetmedi.

Geçen haftanın üçüncü olayı bu türdendi. Ağustos sonunda, hızla gelişen yeni yetme şirketlerden Trendyol, Esenyurt deposunda çalışan 54 işçiyi işten atmış, işçilerden 14’ü şirketin genel merkezi önünde gösteri yapıyordu. Vay sen misin yapan?! Müdahale eden polis, DGD-Sen ve PTT-Sen genel başkanları dahil 15 kişiyi gözaltına aldı.

İşten atma nedeni işçilerin sendikalaşmaları. Sendikal örgütlenme net bir anayasal hak. Hatta AKP bir önceki anayasa değişikliğini sendika hakkı vb. güzellemeleriyle yapmış, “Yetmez ama, evet”çi liberal solcular desteklerini, değişikliğin “Birden fazla sendikada bile örgütlenebilme” hakkı türünden “hakları” kapsamasına dayandırmıştı.

2000 işçinin çalıştığı Şireci’de tüm işçiler birleşip kazanırken, Trendyol’un diğer iş yerleri bir yana sadece Esenyurt deposunda çalışan 600 işçiden 14’ünün direnmesi yetmedi. Yürünecek yol belli: Asgari bir örgütlülük. Birlik ve mücadele.

Siyaset, ancak işçilerin kazanılabileceğini gösterdikleri yoldan yapılabilir. Hoşuna gitmeyen her şeyin üzerini çizmekte ve izin vermemekte olan bir iktidarın varlığı koşullarında “Ben yaparım, ederim” türünden afaki ve karakteristik özelliği emekçi halk ve talepleriyle ilgili olmayan “değiştirme” iddialarıyla yapılacak burjuva siyasetle bir kazanım elde edilemez. Siyaset, emekçilerin talepleri sahiplenilerek, onlarla birlikte ve bu taleplerin savunucusu parti ve grupların geniş bir ittifakıyla güç oluşturarak yapılabilir. Şu ya da bu parti ya da hizbin iddiaları ve son seçimle “olmaz”ı kanıtlanan üstten ve koltuk paylaşımına dayanan, kolay dağılır ittifaklarıyla değil!

Üstelik Gezi kararlarını bir tweetle eleştirmekle yetinerek de yapılamaz siyaset! Bu tür siyaset, zorunlu olarak iktidar önünde eğilip bükülür, hatta Altın Portakal Festivalinde CHP’li Antalya Belediyesinin iktidarınkinden ayrılamayan tutumunda olduğu gibi, onun uygulamalarıyla birleşir.

Yasakçı iktidarın “özgürlükçü” iddialı yeni anayasa dayatması karşısında onunla birleşip birleşmeyeceğini bir kez daha göreceğiz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa