Evet, gazetecilik soru sormakla, sorgulamakla başlar!
Ekran görüntüsü, Halk TV yayınından alınmıştır.
1991 yılının sonları ya da 1992 yılının başlarıydı. Staj için gittiğim Nokta dergisinin İstanbul’daki merkezine, sanki şartmış gibi özene bezene aldığım takım elbiseyle girmiştim(!) Sevgili dostum Mehmet Güç de şahittir. Benden başka herkesin daha rahat giyindiği binada ilk gün öğrendiğim şey gazeteciliğin öyle smokinli bir meslek olmadığıydı.
Henüz çaylak bir muhabir adayı olarak, yeni doğmuş bir buzağı şaşkınlığıyla sağı solu gözleyip bir şeyler öğrenmeye çalıştığım o binada o dönem Genel Yayın Yönetmeni Tuğrul Eryılmaz’dı ve Ayşenur Arslan da toplantı masasında onunla birlikte oturan bir yönetici konumundaydı. Her ikisi de dergi içeriğinin konuşulduğu toplantıları yönetirken hem haber ve yazı gündemlerini dinler hem de tartışırlardı. Ayşenur Arslan daha o günden itibaren benim açımdan dönemin ‘merkez medya’ standartları içinde geniş ufuklu bir bakış açısıyla sorgulayan bir gazeteci olageldi.
Aradan uzun yıllar geçtikten sonra basın özgürlüğü kampanyaları içinde bir ucundan birlikte yer aldığımız, aynı gazetecilik jürileri içinde bulunduğumuz da oldu.
Roboskî Katliamı sırasında ‘merkez medya’nın diğer kanalları haber vermezken, o CNN Türk ekranında “Çok fena bir haber geldi. Televizyonlarda resmi açıklama bekleniyor. Vali kısa süre önce açıklamayı yapmış, haber kanalları girer mi bilmiyoruz ama biz biraz sonra ayrıntısıyla vereceğiz” ifadelerini kullandı. Çizginin dışına çıktı ve göreceği hışmın habercisiydi bu.
Daha sonra o gün yaşadıklarını anlatırken, CNN Türk Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Boratav’ın kendisine “Uludere haberi verilmeyecek” diye bağırdığını, hatta yönetimin kendisini not göndererek uyardığını aktardı. “Ferhat Boratav rejiye girdi ve Uludere haberi verilmeyecek diye bas bas bağırdı. Vali açıklama yaptı dedim. Vali nereden bilecek dendi. Genelkurmaydan bekleniyormuş resmi açıklama!” dedi. O gün uyarı alan Arslan’ın programı bir süre sonra da tatil edilmişti.
Ayşenur Arslan şimdi de Medya Mahallesi programında (2 Ekim) Ankara’daki saldırıya dair yaptığı yorum nedeniyle hedefe konuldu. Ardından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, gazeteci Ayşenur Arslan ve Halk TV hakkında inceleme başlatıldığını açıkladı. Onun ardından da Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu, Twitter hesabından yaptığı açıklamayla Medya Mahallesi programının yayından kaldırıldığını duyururken, adını vermese de programın sunucusu olduğu bilinen Ayşenur Arslan’ın ‘Sınırı aştığını’ iddia etti. Oysa, gazetecilik faaliyeti karşısında sınırını bilmesi gerekenler medya patronlarıdır. Para sahibi olmak size gazetecilere sınır çizme hakkını vermez.
CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun bir televizyon kanalına bağlanarak yaptığı açıklamalar üzerine linç edilmesinin ardından partisinin yönetiminin aldığı tavrı, Ayşenur Arslan örneğinde Halk TV’nin sahibinden gördük.
Bu, Gazeteci Faruk Bildirici’nin Twitter hesabından yaptığı paylaşımda ifade ettiği gibi açık bir yargısız infaz tutumudur. Sansürdür.
Karşılaştığı muamelenin ardından soğukkanlılığını koruyarak, “Ben gazeteciyim yaptığım şey sorgulamaktı. Ha sonra nereye düşer. Mücella Yapıcı’nın yatağı boş, Silivri’ye giderim. Bol bol kitap okurum” diyen Ayşenur Arslan’ın ifadesinin ardından serbest bırakılması bu yaşananların herhalde tek sevindirici yanı.
Unutulmamalıdır ki, sorgulama düzeyi ve içeriğinden bağımsız olarak sorgulayan gazeteci kazandığı ekmek parasını hak eden gazetecidir. Yaşam konforunu riske atmamak adına suya sabuna dokunmadan ekran meşgul etmek, gazetelerde vakit öldürmek gazetecilik değildir. Ayşenur Arslan’a geçmiş olsun dileğinde bulunurken, gazeteciliğin suç olmadığını bir kez daha hatırlatarak bugün de Merdan Yanardağ’ın Çağlayan’daki ilk duruşmasında olacağız.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00