05 Ekim 2023 04:29

Yükselen enflasyon, eriyen ücretler

eylem yapan işçiler

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) eylül ayı tüketici fiyatları enflasyonunu aylık yüzde 4,75; yıllık yüzde 61,53 olarak açıkladı. Böylelikle resmi enflasyon sadece son üç ayda yüzde 23,33’e ulaştı. Yıllık enflasyon Merkez Bankasının yıl sonu enflasyon tahmini olan yüzde 58’in üzerine çıktı.

Seçim sonrası başlayan vergi artışları, akaryakıt fiyatlarındaki yükseliş ve kurdaki hareketliliğin önümüzdeki aylarda enflasyonu daha da arttırması ve 2023 yılı enflasyonun yüzde 70’in üzerine çıkması bekleniyor. Bu durumun en somut sonucu ise ücretlerin erimesi ve satın alım gücünün azalması olacak.

Türkiye’nin ekonomik göstergelerinde, bilerek ve isteyerek bizzat iktidar eliyle yaratılan bozulma, yüksek enflasyon ve dış ticaret açığındaki hızlı artışın maliyeti katlanarak artıyor. Gıda başta olmak ürete zorunlu olarak tüketilen ürünlerin fiyatları sürekli artarken, söz konusu artışları TÜİK’in inandırıcılıktan uzak hesaplamaları bile gizleyemiyor.

Erdoğan’ın ‘faiz sebep, enflasyon netice’ ısrarı sonucunda hızla yükselen enflasyon nedeniyle büyük bir ekonomik enkaz oluşmuş durumda. Nitekim hesaplama yöntemi sürekli tartışılan TÜİK’in ölçümlerine göre eylül 2021-2023 yılları arasındaki tüketici enflasyonu kümülatif (birikimli) olarak yüzde 196’ya ulaştı. Aynı dönemde 100 liranın alım gücü 34 liraya kadar düştü. Enflasyon yükselirken ücretler erimeye devam etti.  

Milyonlarca insanı ilgilendiren ücret ve maaş artışları gerçek enflasyona göre değil, gerçeklikten uzak TÜİK enflasyonuna göre belirleniyor. Bu durum ücretli emekçilerin iki kez mağdur edilmesi anlamına geliyor. Yüksek enflasyonla emekçilerin cebindeki üç kuruşa el konulması yetmezmiş gibi, adeta bir soygun mekanizması gibi işleyen vergi dilimi uygulaması milyonlarca emekçinin ücretlerinde yaşanan erimenin daha fazla olmasına neden oluyor.

‘Yeni ekonomi programı’nın başarısız olması ve yarattığı ekonomik enkazı kaldırmak için seçim sonrasında göreve gelen yeni ekonomi yönetimi ‘rasyonel politikalara dönüş’ adına enflasyonu düşürmeyi hedeflediğini açıklasa da işleri hiç kolay değil. O yüzden kendi elleriyle yarattıkları devasa ekonomik enkazın yükünü halkın sırtına yıkmak için formül aramaya devam ediyorlar. 

Yüksek enflasyonun ücretleri eritmesi ve satın alma gücünü azaltmasının en somut sonucu halkın daha fazla borçlanması, kredi ve kredi kartı kullanımının belirgin şekilde artması oldu. Ancak özellikle son üç ay içinde kredi faizlerinin artmaya başlaması, borçlanarak geçinmeye çalışan milyonlar açısından yeni bir borç krizinin yaklaşmakta olduğunu gösteriyor.

Merkez Bankasının son verilerine göre sadece kredi kartı borçları son iki yıl içinde beş kat artarak 935 milyar liraya dayandı. 2023’ün ilk sekiz ayında kredi kartı borçlarında yaşanan artış yüzde 100’ü bulmuş durumda. Borçlanma faiz oranlarının belirgin şekilde artmasıyla birlikte önümüzdeki dönemde biriken borçların geri ödenmesinde ciddi sorunlar yaşanması kaçınılmaz görünüyor.

Günlük hayatın içinde yaşanan ve hissedilen enflasyon oranı toplumdaki sosyal sınıflara göre değişiyor. Yüksek enflasyon oranları toplumun düşük gelirlileri ile yüksek gelirlileri arasındaki uçurumun daha da derinleşmesine, gelir dağılımının zenginler lehine, yoksullar aleyhine bozulmasına neden oluyor. Yüksek gelirliler satın alma gücünü enflasyona karşı koruma şansına sahipken, sabit ya da düzensiz gelirle yaşamını sürdürmeye çalışan milyonlarca insanın gelirinde gerçek enflasyon kadar artış olmadığı için ülke tarihinin en kitlesel yoksullaşma süreci yaşanıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa