06 Ekim 2023 04:48

Son Ermeni Karabağ’ı terk ederken dökülen timsah gözyaşları

Dağlık Karabağ'dan göç eden Ermeniler

Fotoğraf: Mil.ru CC BY 4.0

Paylaş

Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a 19 Eylül’de düzenlediği 24 saatlik “operasyon”un ardından 120 bin Ermeni’den 100 binden fazlasının Rusya’nın kontrolündeki Laçin Koridoru üzerinden Ermenistan’a göç etmek zorunda kalmasından sonra, bir bölge daha Ermenisizleştirilmiş oldu. Süddeutsche Zeitung, önceki gün, Kızılhaç’ın Ermenilere Karabağ’ı terk etmeleri yönünde megafonla anonslar yaptığını yazdı.

Bölgeye giden Birleşmiş Milletler gözlemcileri ise okul, hastane, inanç merkezleri gibi altyapı alanlarının sağlam kaldığını olumlu haber olarak veriyor. Bir direniş olmadığı için altyapının zarar görmemesi normal. Sağlam kalan altyapının bundan sonra Ermeniler tarafından kullanılacağına dair bir umut ise bulunmuyor.

Çünkü Karabağ yönetimi 1 Ocak 2024 itibarıyla yönetimin son bulacağını ilan etti. Başka bir deyişle bölge devletlerinin güç hesapları sayesinde Karabağ, Azerbaycan’a tepside sunuldu. Hem de Ermenisizleştirilerek.

1 Ocak’tan sonra olacaklar da artık belli. Muhtemelen Ermenilere ait mallar ve mülkler ucuza satışa çıkarılacak. Kendisini güvende hissetmeyen Ermenilerin Dağlık Karabağ’a bir daha dönmesini beklemek gerçekçi değil. Bunu güvenceye alacak ne uluslararası bir siyasi irade ne de Ermenistan’ın askeri gücü var. Artık Dağlık Karabağ, büyük bir olasılıkla tarihte birçok yerde olduğu gibi “Eskiden Ermenilerin yaşadığı bir bölge olarak” anılacak. Yaşadıklarına dair izler de zamanla yok edilecek.

Bunun baş sorumlusu elbette bölge devletleri ve emperyalist güçlerdir. Aralarındaki çıkar hesaplarına Karabağ’ı, satranç masasında piyonların feda edilmesi gibi harcadılar. Halk ise asıl faturayı ödüyor.

Bir bölgenin etnik temelde boşaltılmasının normal koşullarda uluslararası ilişkilerde büyük krizlere, tartışmalara, gerilimlere yol açması gerekiyordu. Irak’ta, Suriye’de, Libya’da rejimin halkına zulüm yaptığını, belli gruplara baskı uyguladığını gerekçe göstererek Birleşmiş Milletleri toplantıya davet eden, işgal harekatları düzenleyen emperyalist devletler Azerbaycan’a karşı tam anlamıyla suspus.

Azerbaycan’daki otoriter rejimin 100 binden fazla Ermeni’yi bu kadar kolay Ermenistan’a sürmesinin arkasında özellikle Putin’in sinsi emperyalist politikası var. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, 2020’deki savaştan sonra rotayı ısrarla NATO ve AB’ye çevirmesinin diyeti Karabağ oldu. Daha önce Gürcistan, Abhazya ve Güney Osetya’yı, Ukrayna Kırım ve Donbass’ı Batı yanlısı politikasının sonucu olarak kaybetmişti.

Bu, Rusya’nın etkisindeki ülkelerin eksen değiştirmesine seyirci kalmadığını, bedel ödettiğini gösteriyor.

Putin, Karabağ hamlesiyle hem kendisine mesafe koyan Ermenistan’ı cezalandırdı hem de Azerbaycan’ı Türkiye ile birlikte kendisine bir adım daha yaklaştırdı. Azerbaycan, Türkiye ve İsrail’den aldığı silah ve askeri teknoloji desteğiyle bölgede önemli bir güç haline gelmiş görünüyor.

Rusya’nın hedefi, verdiği tavizlerle Azerbaycan’ı Türkiye ile birlikte bölgede yakın müttefik haline getirmek. Kısmen de başarılı olmuş görünüyor.

Karabağ’ın Ermenisizleştirilmesini timsah gözyaşları içinde izleyen AB ülkeleri, bir bakıma olanları kabul edip mevcut durumu resmi bir metine dökme niyetinde. İspanya’nın Granada kentindeki zirve çerçevesinde İspanya, Almanya ve Fransa ara buluculuğuyla İlham Aliyev ve Paşinyan’ın bir araya getirilerek “Barış Anlaşması” imzalanması planlanıyordu. Ancak Aliyev, Türkiye’nin toplantıya davet edilmemesini gerekçe göstererek Granada’ya gitmeyeceğini açıkladı. Bir hamle ötesine bakıldığında ise asıl nedenin bölgenin hamisi Rusya’nın kendisine rağmen böyle bir masanın kurulmasına karşı çıkıyor olmasıdır. Moskova’nın kabul etmediği bir anlaşmanın bölgede karşılık bulması söz konusu bile olamaz.

Üstelik Azerbaycan ve Türkiye’nin Rusya’nın onayıyla bölgede daha yapacakları var iken...

Azerbaycan’ın bundan sonraki hedefinin kendi toprağı olan Nahçıvan ile karadan tek geçiş yolu olan 43 km’lik Zengezur koridorunu ele geçirmek olduğu anlaşılıyor. 19 Eylül’deki saldırıdan hemen sonra Erdoğan’ın Aliyev ile birlikte Nahçıvan’da gövde gösterisi yapması, bu planın tam destekçisi olduğu anlamına geliyor. Zira, Azerbaycan’ın kontrolündeki Zengezur Koridoru aynı zamanda Türkiye’nin Türki cumhuriyetlerle doğrudan kara bağlantısını sağlayacak. Bu nedenle, Karabağ son değil belki de başlangıç.

Son olarak; Karabağ Ermenilerinin başına gelenlerin nedenlerini sosyalizmde, Sovyetler Birliği’nde aramak, bunun üzerinden sosyalizmi karalamaya çalışmak bilgisizlik değilse kötü niyetten, sosyalizm düşmanlığından başka bir şey değildir. Denilebilir ki; farklı inançlar ve etnik kökenden halkların bir arada yaşamasının tek güvencesi sosyalizmdir. Artı Gerçek’te Alp Altınörs, “Karabağ özerk kalsaydı” başlıklı yazısında (https://artigercek.com/makale/karabag-ozerk-kalsaydi-266644) Sovyet Devrimi’nden sonra Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sorunların nasıl giderildiğini ve Lenin’in çözüm için ne düşündüğünün bir bölümünü yazdı. Sadece Sovyet cumhuriyetlerinde değil, aynı inanç ve etnik kimlikten insanların çoğunlukta olduğu kentlerde kurulan özerk yönetimlerle savaş, etnik temizlik, çatışma olmadan on yıllarca halklar bir arada yaşamlarını sürdürdüler. Sovyetlerin çökmesi, burjuva ulus devletlerin kurulmasıyla Kafkasya ve Balkanlarda bir arada yaşayan halklar emperyalist devletler ve bölgedeki iş birlikçileri tarafından birbirine boğazlatıldı.

Bu nedenle sorunun kaynağını sosyalizmde değil, sosyalizmin olmamasında aramak daha doğru olur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa