Mücadele hattını doğru kurmak

Fotoğraf: Sümeyye Yeşil/Evrensel
Son resmi açıklamaya göre yıllık enflasyon yüzde 61,53. ENAG’a göre ise bu oran yüzde 130,13. İşçi ve emekçi kitleler geçen her ay biraz daha yoksullaşıyor ve açlığın pençesine itiliyor. Dişe diş verdikleri ücret artışı mücadelelerinden yetersiz de olsa alabildikleri zam haftalar içinde eriyor. İktidarın saldırısı sadece ekonomi alanında değil, politik alanda da tırmanarak artıyor. Festivaller yapılamaz hale geliyor, yorum yapan gazeteciler son olarak Ayşenur Aslan örneğinde görüldüğü gibi gözaltına alınıp, sorgulanıyor. Cumartesi Annelerine ise her hafta aynı zulüm yapılıyor. İster ekonomik hak arayışı için olsun, ister politik özgürlükler için olsun mücadele eden her kesim iktidarın şiddeti ve terörü ile karşılaşıyor. İktidarın ve sermayenin saldırısı şiddetini artırarak genişliyor.
Bu durum “Ne yapmalı, nasıl bir mücadele hattı kurmalı” sorularının daha sık sorulmasına neden olurken, bu konu önerilerin ve çağrıların da konusu oluyor. Yapılan önerilerden en yaygın olanı “Solun birlikte mücadele etmesi”dir. Bu arada TKP “cumhuriyetçilerin ve solun” birlikte mücadele etmesi çağrısında bulundu. Kuşkusuz bütün bu çağrılar iktidarın baskı ve terörünün püskürtülmesi, saldırılarının engellenmesi, bir mücadele hattının kurulması niyetiyle yapılıyor. Ama daha başlangıçta “sol” adına yapılmaları bu önerileri sakatlıyor ve yarımlaştırıyor. İlk defa burada yazılmayacak olsa da bunun nedenini de açıklamak gerekiyor.
Ülkede sol adına mücadele eden kesimlerin enerji ve kararlılıklarında bir sorun yoksa da, güçleri ve etkileri oldukça sınırlıdır. İşçi ve emekçi kitlelere sol adına yapılacak politik çağrıların etki alanı ve harekete geçirici gücü de bu nedenle istenilen sonucu vermekten oldukça uzakta kalmaktadır. Geçmişte bunun örnekleri bolca yaşanmıştır. Bugün “cumhuriyetçilik ve laiklik” sorunlarını -bunlar sorun olmadığından değil, önerilerde bulunanların bunlara kazandırdıkları içerik nedeniyle sorunludur- içerecek tarzda bu önerilerin yenilenmesi, yeni bir birliği geçmişte yaşananlardan daha geniş ve etkili yapmayacaktır. Ayrıca bu önerilerin daha baştan politik bir ayrım koyarak geniş emekçi kitleleriyle kendilerini ayırmak -niyet belki bu değil- gibi bir zaafı bulunmaktadır. Gericilik bu durumu kullanma konusunda epeyce ustalaşmıştır.
Oysa işçi ve emekçi kitlelerin mücadele dinamikleri bütünüyle başka bir biçimde harekete geçmektedir. Bugün yeterli genişlikte ve yaygınlıkta olmasa da işçi ve emekçi kitleler en acil talepleri için mücadeleye atılmaktadır. Bu acil talebin genellikle ekonomik bir talep olduğu görülmektedir. Mücadeleye atılan bu kesimlerin ve mücadele eğilimi içerisine girenlerin öncelikli taleplerinin ekonomik olmasında şaşılacak bir şey bulunmamaktadır. Talep çok somuttur ve kazanım olması halinde hemen etkisini göstermektedir. Bunun mücadele eden kesimlerde kendine, mücadelesine güven yarattığını tespit etmek zor değildir. Burada sorun hem mücadele eden kesimlerin daha yaygın harekete geçmesini sağlamak, hem de bu mücadeleleri ekonomik talepler sınırından genel politik talepler sınırına doğru genişletmekte düğümlenmektedir. Sözün özü hem ekonomik talepler için mücadele eden kesimleri politik savaşçılar -mücadeleciler anlamında- haline dönüştürebilme yeteneği gösteren bir mücadele hattına sahip olmak, hem de bunu gerçeğe dönüştürebilme yeteneği gösterebilmektir.
Kısacası ülkenin kaderini eline alması gereken işçi ve emekçi kitleler önce solcu, devrimci, sosyalist olup, sonra mücadeleye atılmıyorlar. Ancak giriştikleri mücadele ve bu mücadelede kazandıkları deneyim ve onlara bu konuda yardım eden sosyalist, devrimci vb. kesimler tarafından daha ileri bilince kazanılıyorlar. Kendi aralarında ne tür birlikler kurarlarsa kursunlar, mücadele hattını buraya kurmayan birliklerin ülkenin kaderini değiştirme gücü olmayacaktır. Bugün yaşananların, olup bitenin açıklaması da tam burada yatmaktadır. Amaç işçi ve emekçi kitlelerin mücadele gücünü ve potansiyelini harekete geçirmekse, bunun yolu onların ekonomik ve demokrasi, özgürlük vb. gibi politik taleplerle mücadeleye atılmalarını sağlayacak birlikler kurmaktan geçmektedir. İşçi ve emekçilerin mücadele birliğini kurmakta yeteneksiz kalan politik birlikler onlarla geniş bağlar kuramamakta, bu nedenle de çare ve çözüm olamamaktadır.
Evrensel'i Takip Et